Amerika, Fransa ve Almanya’nın aralarında bulunduğu 10 ülkenin büyükelçisi tutuklu bulunan Osman Kavala’nın serbest bırakılması için “çağrı”da bulunmuştu. Cumhurbaşkanı Erdoğan, büyükelçilerin “istenmeyen kişi” ilan edileceğini açıklamıştı. Erdoğan’ın bu açıklamalarının ardından 10 ülkenin büyükelçisi sosyal medya hesaplarından ve elçilik sitelerinden “Viyana Sözleşmesinin 41’inci maddesine riayet ettiklerini” duyurmuştu. Basında ve AK Parti kanadında bu açıklama “geri adım” olarak yorumlanmıştı.
Akademisyen, yazar ve Gazeteci Dr. Erol Mütercimler, söz konusu açıklamanın bir geri adım atma olarak yorumlanamayacağını eğer “özür dileme” ifadesi kullanılırsa bir “geri adım” atma olarak yorumlanabileceğini açıkladı. Mütercimler, büyükelçilerin “Kasım ayında Kavala duruşması var. Biz bir deklarasyon yayımladık, bir ara çözüm de bulduk” söylediğini ifade etti.
Mütercimler’in konuşması şöyle:
"...Dünyadaki bütün devletler Ankara’ya göndereceklerini büyükelçileri titizlikle seçerler. Buraya diplomat göndereceklerse çok önemserler. Bu büyükelçiler sıradan insanlar değil, onlar bilmez mi madde 41? Burada bir gerilim stratejisi uyguladılar. Büyükelçiler lafını geri alıyorum, devletler geri adım atmış değiller, bu böyle yorumlanamaz. Devletin geri adım atması “özür dilerse” eğer bu ifadeyi kullanırsa bunun adı geri adım atmaktır. Ne yaptılar? Ara çözüm buldular.
Uluslararası İlişkiler'de ve dış politikada diplomasi araçlardan birisidir. Sert diplomatik üslup kullanılabilir, yumuşak üslupta kullanılabilir ve gizli diplomasi kullanılabilir. Şimdi siz bu gizli diplomasi yöntemini kullanınız, Türkiye zaten dünyada yalnızlaştırıldı. Bu büyükelçiler bir şey söylüyor; kasım ayında Kavala duruşması var, bir deklarasyon yayınladık biz bir ara çözümde bulduk.
Türkiye ile Batı arasında Şark Sorunu devam etmektedir. Şark sorunu nedir? Bir, Viyana kapılarına kadar gelen Türkler, geldikleri yere gönderileceği kadar mücadelemiz devam edecek. İki, Osmanlı parçalandı son elde kalan Anadolu parçası da parçalatacak.
Burada mücadele ulusal üniter devleti ayakta tutma mücadelesidir. Bu söylenen deklarasyona sahip mi çıkacağız? Böyle saçmalık mı olur? Ben bir muhalifim ama muhalif olmuş olmam Tayyip beyin dışarıda merkezlerden tarafından siyasetten arındırılması değil. O sandıkta muhalif unsurlar, siyasi partiler becersin…"
