Gıda fiyatlarındaki önlenemez yükselişle ilgili her gün başka bir teori değerlendirilirken, konuyla ilgili olarak hal yasasındaki düzenleme dair gıda fiyatlarına etkisi olması için yapılan ve yapılabilecel çalışmaları Dünya Gazetesi'nde Ali Ekber Yıldırım aşağıdaki şekilde özetlemiş;
Son 10 yılda neler yapıldı?
1- İthalat kapıları sonuna kadar açıldı: Tarımda üretim azaldığı için fiyatlar yükseldi. Artan fiyatlar ithalatla düşürülmeye çalışıldı. Bunun için hükümetin en çok başvurduğu yol, ithalatta gümrük vergilerini sıfırlamak. Hububat, bakliyat başta olmak üzere birçok üründe gümrük vergisi sıfır. Et fiyatı yüksek denilerek yıllarca canlı hayvan ve et ithal edildi. Hangi ürünün fiyatı artarsa hemen gümrük vergisi sıfırlanıyor ve ithalat başlıyor. Yani üretimi artırmak yerine ithalat destekleniyor. İthalat arttıkça üretim azalıyor. Üretim azalınca fiyatlar daha çok artıyor. Fiyatlar artınca daha çok ithalat yapılıyor. Hükümet bu sarmaldan kurtulamadı. Faturasını çiftçi, tüketici, toplumun her kesimi ödüyor. Geçen hafta yazdım 2021'de sadece hububat ürünleri ithalatına verilen para 50 milyar lira, yaklaşık 2 milyon çiftçiye verilen toplam destek 23 milyar lira.
2- Hal Yasası ile fiyat düşecek yanılgısı: Yaş meyve sebze fiyatlarını düşürmek için Hal Yasası değiştiriliyor. Hükümet aynı, bakan değişince hal yasası değiştirilerek fiyatlar düşecek diye toplum aldatılıyor. 2010 yılında kapsamlı bir Hal Yasası çıkarıldı, Yasa, 2012'de yürürlüğe girdi. Dönemin Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı, "Hal Yasası ile yaş meyve ve sebze en az yüzde 25 ucuzlayacak" dedi. Ucuzlamadı.
Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak, 2019'da Hal Yasası’nı değiştirerek komisyonculuğu kaldıracaklarını üreticiden doğrudan ürün alınarak satılacağını ve fiyatların düşeceğini söyledi. Fiyatlar düştü mü? Yine düşmedi.
3- Gıda Komitesi, Fiyat İstikrar Komitesi: Gıda fiyatlarını kontrol altına almak için 2014 yılında "Gıda Komitesi" olarak bilinen Gıda ve Tarımsal Ürün Piyasaları İzleme ve Değerlendirme Komitesi kuruldu. Komitenin yapısı iki kez değiştirildi. Sonra yerine Fiyat İstikrar Komitesi Kuruldu. Komitede yer alan bakanlar değiştikçe film başa sarıldı her şey yeniden ele alındı. Fiyatlar düşürülemedi.
4- Erken uyarı sistemi: Gıda Komitesi defalarca toplandı. Gıda fiyatlarını düşürmek için sürekli ithalatın önünü açacak kararlar alındı. Gümrük vergileri sıfırlandı. Erken uyarı sistemi için çalışmalar yapıldı. Erken uyarı sisteminden alınacak sinyallerle gıda fiyatları düşürülecekti. Sinyal bir türlü alınamadı.
5- Tanzim Satışlar kuruldu: 2019 seçimleri öncesinde Ankara, İstanbul ağırlıklı olmak üzere çadırlarda tanzim satış mağazaları kuruldu. Üreticiden alınan ürünler doğrudan tüketiciye sunulacak, fiyatlar düşürülecekti. Halk "ucuz" meyve sebze alabilmek için uzun kuyruklar oluşturdu. Yerel seçim geçince kapatıldı. Fiyatlar yine düşmedi.
6- Depo baskınları: Soğan ve patates fiyatı çok yüksek diye 2018 sonu 2019 başında depolara baskınlar yapılarak soğan ve patatesçiler "terörist" ilan edildi. Ağır cezalar kesildi. Fiyatlar yine düşmedi.
7- Rekabet Kurumu devrede: Gıda fiyatlarını düşürmek için Rekabet Kurumu çalıştırıldı. Ülke genelinde faaliyet gösteren 23 market zincirine, piliç eti üreten 19 firmaya ve Beyaz Et Sanayicileri ve Damızlıkçıları Birliği Derneği'ne, gübre üreticisi 6 firmaya, 34 un fabrikası ve un sanayici derneklerine, zincir marketlere soruşturmalar açıldı, milyonlarca lira ceza kesildi. Fiyatlar yine düşürülemedi.
8- İhracat engellendi: Belli dönemlerde ihracat engellenerek fiyatlar düşürülmeye çalışıldı. Soğan, patates, limonda ihracat belli dönemler ön izne bağlanarak fiili olarak yasaklandı. 2019'da domateste 2021 başında portakalda analiz bahanesiyle ihracat yavaşlatıldı, engellendi. Son olarak 20 üründe ihracat ile ilgili yetki Tarım Bakanlığına verildi. Halen, nohut, şeker, buğday ve diğer bazı ürünlerde ihracat izne bağlı yani fiili olarak yasak. Ama fiyatlar yine de düşmedi, düşürülemiyor.
9- Tarım Kredi Kooperatifi marketleri: Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan göstermelik olarak alış veriş yaptığı Tarım Kredi Kooperatiflerinin market sayısını 1000'e çıkararak ucuzluk sağlanacaktı. Anlaşıldı ki o marketler birçok üründe daha pahalı. Fiyatlar yine düşürülemedi.
10- Modern, Teknolojik seralar kuruldu: Devlet seracılığa soyundu. Ziraat bankası desteği ile Tarım Kredi Kooperatifleri bünyesinde Sera AŞ şirketi kuruldu. Devlet seracılıkla fiyatları düşürecekti. Yine düşmedi.
11- Sütte sabit, kırmızı ette tavan fiyat: Gıda Komitesi, peynir, tereyağı, yoğurt, ayran fiyatı artmasın diye çiğ süt fiyatlarını 13 ay sabit tuttu, artırmadı. Süt ürünleri fiyatı düşmedi. Çiftçi ineklerini kesmek zorunda kaldı. Faruk Çelik'in Tarım Bakanı olduğunda kırmızı ette tavan fiyat uygulandı. Fiyatlar yine düşürülemedi.
12- Sözleşmeli üretim: Fiyatları düşürmek için Tarım Kredi Kooperatifleri Sera AŞ ve Türk Şeker üreticilerle sözleşmeli üretim yaptırdı. Fiyatlar üreticide baskı altında tutuldu ama tüketicide fiyat artışı durdurulamadı.
13- DİTAP kuruldu: Normal pazarlarda, marketlerde fiyatlar kontrol edilemeyince dijital pazar kuruldu. Tarım Bakanlığı Dijital Tarım Pazarı kurdu. Sanal pazarda bile fiyatlar düşürülemedi.
14- Enflasyon Timleri kurulacak: Hazine ve Maliye Bakanı Nurettin Nebati, enflasyonla mücadele için "enflasyon timleri" kuracaklarını açıkladı. Cumhurbaşkanı Erdoğan'da buna destek verdi. Enflasyon timleri de fiyatları düşüremeyecek.
15- Mobil uygulama ile ucuz gıda pazarı: Eski Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak, Eski Ticaret Bakanı Ruhsar Pekcan ve şimdi de Hazine ve Maliye Bakanı Nurettin Nebati'nin yüksek gıda fiyatlarına karşı buldukları "mucizevi" bir buluş var. Mobil bir uygulama ile tüketici nerede hangi ürünün daha ucuz olduğunu görecek. Böylece ucuz ürünler teşvik edilecek ve fahiş fiyat uygulayanlar piyasadan silinecek. Bu rekabet ile gıda fiyatları düşecek. Yıllardır aynı projeyi pişirip gündeme koyuyorlar. Bu konuda zaten özel sektörde uygulamalar var. Bu gıda fiyatlarını düşürecek uygulamalar değil.
16- KDV İndirimi: Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın açıkladığı ve 13 Şubat tarihli Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren temel gıda ürünlerinde Katma Değer Vergisi'nin yüzde 8'den yüzde 1'e indirilmesi gıda fiyatlarını düşürmeye yetmedi.
Yine bunun yanı sıra denetimler, cezalar, baskınlar yani polisiye tedbirlerinin hiç birisi malesef işe yaramadı.
Öyle ki; Sorunun kaynağı tarlada başlıyor, tarlada yaşananları görmezden gelerek markette, pazarda çözüm arayarak sonuca ulaşmak mümkün değil.
Yapılması gereken, üretim maliyetlerini düşürmek, üretimi artırmak. Dış ticaret politikasını üretimi destekleyecek şekilde uygulamak ve yoksullaşan halkın alım gücünü yükseltecek önlemler almaktır.