Oluç, Meclis’te düzenlediği basın toplantısında, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın açıkladığı asgari ücret tutarına ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
Açlık sınırının 7 bin 800, yoksulluk sınırının ise 27 bin liraya dayandığını dile getiren Oluç, bir ailede üç şahsın çalışması halinde ancak yoksulluk sınırına ulaşıldığını belirtti.
Oluç, işçi ve emekçilerin milli gelirden aldığı payın her geçen gün azaldığını, asgari ücretlilerin yüzde 26 civarında milli gelirden pay aldığını belirtti. Açıklanan asgari ücretle alınan bu payın daha da düşeceğini söyleyen Oluç, şöyle devam etti:
”İşçi, emekçi, dar gelirli, ücretli ve asgari ücretle personel vatandaşlarımız enflasyona ezdirilmiş oldu. Temel ihtiyaç mallarına 2022’de yapılan zamlara bakıldığında bunu görüyoruz. TÜİK verilerine göre; karabiber yüzde 259, elma yüzde 257, tereyağı yüzde 150, makarna yüzde 126, ekmek ve tahıllar yüzde 100 oranında zam görmüş. Asgari ücretle çalışanlara ’zam müjdesi veriyoruz’ diyorlar ve yüzde 54,66 açıklıyorlar. Böyle bir müjde olabilir mi?”
Oluç, dünyada asgari ücretin, çalışma hayatının bir istisnası olarak kabul edildiğini, ancak Türkiye’de asgari ücretle çalışmanın kural haline geldiğini söyledi.
Asgari ücretin, vatandaşları açlığa ve yoksulluğa mahkum ettiğini, bu rakamla insanların alın terinin ödenmesinin mümkün olmadığını ileri süren Oluç, şunları kaydetti:
”Cumhurbaşkanı, açıklamasında, ’sırtımızda yumurta küfesi var’ diyor. O küfeyi indirin, halka dağıtalım. O küfenin içinde sarayın her gün harcadığı paralar, örtülü ödenek harcamaları var. Bu asgari ücret en geç 4 ay içinde eriyecektir. Seçimleri kazanmak için de ya yeniden asgari ücreti belirlemeye kalkacaklar ya da asgari ücret vaadinde bulunacaklar. Asgari ücreti belirlerken o masada sendikacılar, işçilerin, emekçilerin temsilcileri yoktu. Sermayeyle birlikte asgari ücreti belirlediniz. Asgari ücret artışı adil değil ve sefalet ücreti dayatmasıdır.”
