HDP İstanbul Milletvekili Züleyha Gülüm'ün Cumhurbaşkanı Yardımcısı Sayın Fuat Oktay'a cevaplaması amacıyla yönerttiği önerge şöyle:
"Her yıl Haziran ayının sonlarında dünya genelinde kutlanan LGBTİ+ Onur Haftası ve Onur Yürüyüşü yıllardır Türkiye’de barış içerisinde gerçekleştirilmesine rağmen 2015 yılından itibaren yasak ve engellemelerle karşılaşmaktadır. Bu yıl da 20-26 Haziran tarihlerinde Beyoğlu ve Kadıköy’de gerçekleştirilmesi planlanan 30. İstanbul LGBTİ+ Onur Haftası etkinlikleri, Beyoğlu ve Kadıköy Kaymakamlığı tarafından yasaklanmıştır.
Bununla birlikte 17 Haziran’da İstanbul Üniversitesi Eşitlik Topluluğu’nun düzenleyeceği Onur Pikniği, kampüs önünde toplanan bir grubun tehditleri nedeniyle iptal edilmiştir. Kolluk güçleri tarafından LGBTİ+’ları tehdit eden gruba yönelik herhangi bir müdahalede bulunulmadığı gibi koruma bahanesiyle 26 LGBTİ+ hak savunucusu gözaltına alınmıştır.
En temel demokratik ve anayasal hakların başında gelen toplantı ve gösteri yürüyüşü hakkının engellenmesi, varoluşları için mücadele eden LGBTİ+’lara yönelik yaşam hakkı ihlaline varan saldırılara, nefretin büyümesine, önyargıların yerleşmesine ve nefret suçlarına zemin hazırlamaktadır.
Bu bağlamda;
1) Yıllarca barışçıl bir biçimde gerçekleştirilen LGBTİ+ Onur Haftası ve Onur Yürüyüşü’nün 2015 yılından bu yana sistematik biçimde yasaklanmasının gerekçesi nedir? LGBTİ+’ların varlığına yönelik kasıtlı uygulama ve özel tutumlardan ne zaman vazgeçilecek?
2) LGBTİ+’ların anayasal hakkını gasp eden yasaklama kararı, eşitlik ilkesinin ve Anayasa’nın 34. maddesinin ihlali değil midir?
3) LGBTİ+’ların eşit yurttaşlık haklarını güvence altına almak ve LGBTİ+’lara karşı ayrımcılık ve nefreti önlemekle yükümlü devlet organlarının ayrımcı bir tutum benimsemesini nasıl açıklıyorsunuz? Ayrımcı yasaklama kararları, LGBTİ+’ların maruz kaldığı nefret suçlarının ve hak ihlallerinin artmasına yol açmayacak mıdır?
4) İstanbul Üniversitesi Eşitlik Topluluğu’nun düzenleyeceği Onur Pikniğinin güvenlik içinde yapılmasını sağlamak yerine, LGBTİ+’ların hukuksuz ve keyfi olarak gözaltına alınması saldırgan grubu cesaretlendiren, LGBTİ+’lara yönelik şiddeti teşvik eden bir yaklaşım değil midir? "
