İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu,Fatih Kocamustafapaşa’da esnaf ziyaretlerinde bulundu, halkla muhabbet etti.
Vatandaşların sorunlarını dinleyen İmamoğlu ve halk sırasında sıcak bir ortam vardı.
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu,Fatih Kocamustafapaşa’da esnaf ziyaretlerinde bulundu, halkla muhabbet etti.
Vatandaşların sorunlarını dinleyen İmamoğlu ve halk sırasında sıcak bir ortam vardı.
İşte Faruk Bildirici'nin o yazısı:
Gündemimiz siyasi çalkantılar, felaketler, skandallar ile o kadar dolu ki, günlerce tartıştığımız gündem maddelerini hızla unutup geriye bakmıyoruz bile…
78 insanımızın yaşamını yitirdiği Kartalkaya’daki Grand Kartal Otel’deki yangın sonrasında yaşanan “Sorumluluk kimde” tartışması da bunlardan biriydi. Televizyon kanallarında hareketli bir tartışma konusuydu sorumluluk mevzuu.
Anımsatayım, o günlerde “Mühür kimdeyse sorumlu odur” (Türkiye), “Can yakan 9 soru” (Yeni Şafak), “Katilsin Tanju” (Yeni Akit), “Sorumluluk bizde değil demişti” (Akşam) manşetleri atan iktidar medyası, sorumluluğun tamamen Bolu Belediyesi ve itfaiyesinde olduğunu savunuyordu. Bolu Belediye Başkanı Tanju Özcan da programdan programa koşuyor, denetim yetkisinin Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın olduğunu söylüyordu. Bakan M. Nuri Ersoy, sadece bir kez CNN Türk’e çıktı, o da topu belediyeye attı.
Muhalif medya da CHP’li Bolu Belediyesi’nin sorumluluğunu, itfaiyenin hazırladığı olumsuz raporla ilgili işlem yapılmamasını görmezden geldi. “Otel sahibinden bakanlık itirafı” (Cumhuriyet) ve “Her yol bakanlığa çıkıyor” (BirGün) haberleri gördük orada da.
Bilirkişi raporu geçen hafta yayımlandı. Tahmin edileceği gibi, Anadolu Ajansı’nın rapor haberi medyada geniş yer bulamadı. Otel sahip ve yöneticilerinin asli kusurlu olduğu belirtilen raporda, bakanlıklardan belediyeye kadar tüm kurumların sorumlulukları vurgulandı:
“Otelin işletme belgesini veren ve onaylayan Kültür ve Turizm Bakanlığı yetkilileri inceleme konusu olayda denetim süreçlerinde yetersiz kaldıklarından, Bolu İl Özel İdaresi yetkilileri gerekli denetimleri zamanında ve gereği gibi yapmadıklarından, Bolu Belediyesi İtfaiye Müdürlüğü yetkilileri gerekli tüm denetimleri özensiz ve yetersiz yaptıkları, mevcut eksiklikleri gereği gibi işlemediklerinden, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı yetkilileri gerekli denetimleri zamanında ve gereği gibi yapmadıklarından birinci derecede etkili olmuşlardır.”
Rapor, M. Nuri Ersoy’un bütün açıklamalarını ve Tanju Özcan’ın savunmasının da itfaiye ile ilgili bölümünü yalanlamış oldu. Asıl olarak da böylesi vahim bir olayda taraflı bakışın gerçeklerin aktarılmasını nasıl etkilediğini gösterdi.
Fakat raporda başta Kültür ve Turizm Bakanlığı olmak üzere bütün kurumların sorumluluğu vurgulanırken. Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, raporda sadece Bolu Belediyesi ve itfaiyesi suçlanmış gibi konuştu:
“Şimdi bakıyorlar ki raporda itiraz edilecek sadece kendi arkadaşları var. O da dahil olmuş. Belediye de itfaiye de sorumlu olmuş, ama onlar zannettiler ki birileri sorumluluk dışına çıkarılacak. Şimdi sesleri çıkıyor mu? O zaman çıkın, evet biz yanlış yapmışız. Rapor karşısında susuyorsanız o zaman ikiyüzlüsünüz.”
Bakan Tunç, raporun tamamını okumamış olamaz. Rapor, belediye ile birlikte iki bakanlık ve valiliğin de eksiklik, yanlışlık ve sorumluluklarına değinirken Bakan Tunç’un muhalefeti eleştirmekle yetinmesi hukukçu kimliğiyle bağdaşmayan bir tavır. Keşke özeleştiri yapabilse ve yangından sonraki günlerde bakanlıkların sorumluluğunu örtmeye çalıştıkları için yangında yaşamını yitirenlerin yakınlarından ve tüm toplumdan özür dileseydi.
Kuşkusuz Kültür ve Turizm Bakanı M. Nuri Ersoy, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Bolu Valisi Abdülaziz Aydın, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan’a da özeleştiri ve özür yükümlülüğü var.
Onların yanısıra bütün medya kuruluşlarının da yangına dair haber, yazı ve yorumlarını, bu raporun ışığında inceleyerek özeleştiri yapması gerekli. Özellikle de Kültür ve Turizm Bakanı’nı cansiperane savunan iktidar medyasının…