İstanbul
Orta şiddetli yağmur
7°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
35,4675 %-0.04
36,6128 %0.06
3.513.390 %2.089
3.055,25 0,06
Ara
MUHALIF GAZETECILIK GÜNDEM İsak Nino Debehar yazdı: Tabiat Ana kızdı mı? 

İsak Nino Debehar yazdı: Tabiat Ana kızdı mı? 

"Halbuki hem süreli hem de kısacık hayatımızda mutlu olmak, hayattan keyif almak için yapılacak o kadar çok şey var ki… Mesela, akşam güneşinin batışını seyretmek, rüzgârda salınan yaprakların dansını izlemek, bir deniz kenarında dalgaların ritminde kaybolmak, bir enstrümandan çıkan melodiye eşlik etmek…" Sadece parayla saadet olmaz görüşünü savunan yazarımız İsak Nino Debehar, "Hayattan keyif alın ama doğamızı da koruyun, Tabiat Ana'yı kızdırmayın" dedi...

İsak Nino Debehar'ın, hayat tecrübelerini de paylaştığı ve önerilerde bulunduğu, "Tabiat Ana kızdı mı?" başlıklı yazısı şöyle:

Sevgili Okurlarım…
Tabiata neden Ana denir, hiç düşündünüz mü? 
Bence tabiat kendini sürekli yenilediği için, yani bir nevi yeniden doğum yaptığından ona Tabiat Ana diyoruz. Nasıl bizleri Dünyaya yani hayata getiren analarımız ise Tabiat Ana da her an Dünyamızı düzeltir, yeniden yaşatır, gereken ilaveleri doğurur, kısacası sürekli kendini yenileyerek Dünyamızı yaşanır bir yer haline sokar.

Biz insanlar ise her şeyi kırıp döken, bozan yaramaz çocuklar gibi Dünyamızın dengesini bozmaya çalışıyoruz mütemadiyen. Bunu neden yapıyoruz acaba?

Biraz daha fazla mal sahibi olmak için mi? Doymak bilmez bir açgözlü olduğumuz için mi? Yoksa daha fazla, en fazla, en fazladan da fazla maddi varlık elde edip, “bakın bende ne çok araba, gayrimenkul, mal var?” diye caka satmak, hava atmak için mi? 

Halbuki hem süreli hem de kısacık hayatımızda mutlu olmak, hayattan keyif almak için yapılacak o kadar çok şey var ki…
Mesela, akşam güneşinin batışını seyretmek, rüzgârda salınan yaprakların dansını izlemek, bir deniz kenarında dalgaların ritminde kaybolmak, bir enstrümandan çıkan melodiye eşlik etmek… Üstelik verdiğim bu örneklerin hepsi de ücretsiz!.. 
Devam edeyim; bir parkta sevdiğiniz kişi ile el ele oturmanın verdiği hazzın değeri ölçülebilir mi? Fotoğraf, resim ya da heykel, bir sanat eserinin içinde kaybolmanın keyfi parayla satın alınabilir mi?

Kucağındaki bebeğiyle göz göze gelen, dünyaya getirdiği varlığın o ilk tebessümünü yakalayan annenin mutluluğunu satın alabilecek para birimi henüz icat edilmedi!..

Bakın, milyarlarca doları olan ama yakalandığı amansız hastalık nedeniyle 56 yaşında hayata gözlerini yuman Apple kurucusu Steve Jobs ne demişti son günlerinde:

“… Fark ettim ki;
Gururlandığım şöhretim ve servetim,
Ölümün karşısında ne kadar da manasızmış…

Arabayı kullanması için,
Size para kazandırması için,
Birilerini işe alabilirsiniz…
Ancak;
Hastalığınızı taşıması için,
Kimseyi işe alamıyorsunuz…

Kaybedilen maddi şeyler bulunabilir veya yerine başkası konur.
Fakat,
Kaybedildiğinde bulunamayacak veya
Yeri dolmayacak tek şey var…
O da hayat…
… Çocuklarınızı zengin olması için eğitmeyin; onları mutlu olmaları için eğitin.
Böylelikle büyüdüklerinde;
Her şeyin fiyatını değil, değerini bilirler…”

Günümüz dünyasında elbette ki para da çok önemli. Bu örneklerle bunu ehemmiyetsiz hale getirmeye çalışmıyorum asla… Ama unutmayın ki para her şey demek değil ve paranın satın alamayacağı duygular, keyifler de var.

Belki de bu yüzden Tabiat Baba değil de Tabiat Ana daha yakışıyor doğamıza… Ve tabiat da ne kadar değer verir, özen gösterir, hak ettiğini saygıyı gösterirsek o da bize analarımızın yaptığı gibi kat be kat fazlasını geri verir. 
Analarımıza verdiğimiz sevginin ve değerin onda birini Tabiat Ana’ya verirsek karşılığını misliyle alırız. Çünkü onun sevgisi de karşılıksızdır, menfaate dayanmaz. Bizden istediği sadece özen, saygı, değer. Ve bunları yine bizim iyiliğimiz, daha güzel bir dünyada yaşamamız için istiyor…

Bütün bu girizgâhı niye yaptım?
Son zamanlarda felaket haberleri o kadar çoğaldı ki…

Gün geçmiyor ki sel, hortum, kum fırtınası haberlerini duymayalım… Demek ki bizler, yani insanoğlu Tabiat Ana’ya gerekli hürmeti göstermiyoruz…

Zaten baktığınızda, Dünyanın her tarafında insanların tabiatı bozdukları yerlerde yaşanıyor seller, fırtınalar, hortumlar…  

 

 

Yukarıdaki fotoğraflarda dünyada ve Türkiye'de yaşadığımız bazı felaketlerin fotoğraflarını yakından incelemenizi öneririm. O zaman mesajımın önemi daha iyi ortaya çıkar düşüncesindeyim. 

İnsanoğlu bu kısa ömründe ihtiyacından kat kat fazlasını ister ve vefat edince hepsini bırakıp gider.

Ben bu yaşa gelince, (Gerçi daha çok gencim!..) kalanlara bu öğütleri vermeyi bir borç biliyorum. Gelecek nesillere yaşanabilir, daha temiz bir Dünya bırakmak, geride bıraktığımız maddi varlıklardan çok daha değerlidir.

Bazı durumlarda bir bardak suyun milyonlarca liradan daha önemli olduğunu biliriz. O zaman haydi gelin önce yakın çevremizden başlayarak Dünyamızı daha temiz tutalım. Gelecek nesillere bırakacağımız en büyük hediye bu olacaktır…
Saygı ve Sevgilerimle

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *