İstanbul
Parçalı az bulutlu
10°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
35,7521 %0
37,3298 %-0.54
102.308,77 %2.632
3.177,28 0,84
Ara
Muhalif. GÜNDEM İyi hissetmek zorunda mıyız?

İyi hissetmek zorunda mıyız?

İyi hissetmek de, popülerleşen her kavram gibi zamanla içi boşalmaya ve maksadından uzaklaşmaya mahkum görünüyor. İyi hissetmek ya da pozitif olmak, her ne olursa olsun gülümsemek veya acı, öfke, korku, kaygı gibi gerçek ve her biri çok kıymetli olan çeşit çeşit duyguyu yok saymak demek değildir. Yüzeysel bakıldığında haz düşkünlüğü ya da hedonizm gibi algılanabilir, fakat ondan da oldukça uzaktır.

Okunma Süresi: 2 dk

İyi hissetmek, öncelikle pragmatist (faydacı) bir yaklaşımdır. Bize faydası dokunmayan, gerçekte varolmayan, tamamen kendi iç seslerimizle ürettiğimiz “üretilmiş stres”e karşı bir tutumdur. Üretilmiş stresimizi fark edip gerçek streslerden ayırmadığımız sürece, ne mutluluğu ne de acıyı layıkıyla yaşayabiliriz.

Üretilmiş stres nedir?

Olaylara, durumlara ya da kişilere bakış açımızla, bizzat bizim tarafımızdan “üretilmekte olan” stres diyebiliriz. Zihnimizde, sahte bir stres üretiyoruz ve bütün bedenimiz, hormonlarımız, duygularımız, kararlarımız vb. bizim tarafımızdan üretilen sahte strese göre şekillenip gerçeklik kazanıyor.

Düşüncelerimiz, hayatı algılama ve yorumlama biçimimiz, bizi ya bir stres üreticisine ya da çevresine neşe ve ferahlık dağıtan bir yaşam güneşine çevirebilir! Kabul etmesi zor olsa da, evet, bu bizim bakış açımıza bağlı.

Üretilmiş stres, karşılaştığımız şey her ne ise, onu tehditkar tarafından ele almaktan kaynaklanır. Kişi tarafından olabilecek en kötü senaryolar tasarlanır ve gerçekleşme ihtimali en yüksek olanlarmış gibi algılanır. İnandığımız şey gerçek olur.

Bu bakış açısıyla olumsuz yorumladığımız her şey, üzerinde düşündükçe büyür, büyüdükçe negatif etkileri artar ve sonuçta ya fiziksel hastalıklar olarak ya da yaşam tarzı problemleri olarak yeniden karşımıza çıkar.

Uykusuz geceler, sebepsiz gerginlikler başlar. İlişkilerimizde sorunlar yaşarız. Dünya gittikçe daha kaotik ve çözümsüz görünür, umutsuzluk ve karamsarlık hissetmeye başlarız. Bu dünyada mutlu olmak gerçek dışıymış gibi gelir.

Kişinin üretilmiş stres seviyesini fark etmesi ve bunun üzerinde bilimsel tekniklerle çalışması, yaşam kalitesinde ve motivasyonunda harika sonuçlar yaratabiliyor.

İyi hissetmek zorunda değiliz elbette. Fakat olumsuz tutumlar her zaman kişiyi olduğundan daha kötü bir noktaya çeker. Haklı ya da haksız olmayı bir kenara bırakıyorum, olumsuz tutumların zararı vardır ve faydası yoktur. Üretilmiş stresle yaşamak, bize kötü hissetmekten başka çare bırakmaz.

Üretilmiş stresinizden kurtulduğunuzda, günlük hayatınızın çok büyük bölümünde zaten iyi hissederek yaşayabileceğinizi fark edersiniz.

Şimdi, başlıktaki soruyu değiştirip yeniden soruyorum o halde: Kötü hissetmek zorunda mıyız?

Görüşmek üzere!

Kaynak: Uplifers

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *