İstanbul
Orta şiddetli yağmur
7°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
35,4679 %-0.04
36,6762 %0.23
3.511.629 %2.251
3.057,91 0,15
Ara
MUHALIF GAZETECILIK GÜNDEM Kadavrasız kalan doktor adayları için kadavra ithal ediliyor

Kadavrasız kalan doktor adayları için kadavra ithal ediliyor

Türkiye’de tıp fakültesi öğrencileri beden bağışının az olması nedeniyle en önemli eğitim materyalleri kadavra üstünde el becerisi kazanamıyorlar. Uzmanlar, doktor adaylarının ilk hastasının kadavra olması gerektiğini belirtiyor. Ege Üniversitesi (EÜ) Tıp Fakültesi’nden Prof. Dr. Servet Çelik, kadavra bulunmadığında ithal etmek durumunda kalındığını ifade ederek, ”İthal kadavralara ciddi bedeller ödemek zorunda kalıyoruz” ifadesi kullandı.

Tıp fakültelerinin en önemli derslerinden anatominin ana eğitim materyali olan kadavranın temin sorunu sebebiyle eğitimin kalitesi düşüyor. Öğrencilerin el becerisi kazanması, beden üstünde uygulama yapması için kadavra büyük önem taşıyor. Ülkemizde beden bağışının az olması dolayısıyla büyükşehirlerdeki üniversitelerde bile bir elin parmaklarını geçmeyecek kadar az sayıda kadavra bulunuyor. Çoğu tıp fakültesi öğrencisinin kadavra görmeden mezun olduğunu dile getiren uzmanlar, kadavra bulunamadığında ithal etmek zorunda kalındığını söylüyor.

400 öğrenciye 40 kadavra gerekiyor

Ege Üniversitesi (EÜ) Tıp Fakültesi Anatomi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi ve EÜ Girişimsel Anatomi Plastinasyon Uygulama Araştırma Merkezi Müdür Yardımcısı Prof. Dr. Servet Çelik, 20 yıl önce bir kadavra üstünde çalışabildiklerini vurgulayıp, ”2010’dan sonraki yıllarda ufak ufak bağışlar artmaya başladı. 3-4 yılda bir kadavra gelirken, yılda 1-2’lere çıkmaya başladı. Son yıllarda da bağış konusunda biraz daha iyi duruma geldik. İzmir gibi büyükşehirlerdeki üniversitelerde bağış sayısı yılda 5-6 olabiliyor. Bağışlar artmaya başladı ama hâlâ yeterli düzeyde değil. Batıdaki standartlara ulaşmamız için sadece EÜ Tıp Fakültesi’ndeki 400 1’inci sınıf öğrencisinin yılda 40 adet kadavrayla çalışması lazım” dedi.

”Hekimin ilk hastası kadavra olmalı”

Tıp fakültesi öğrencilerinin beden üstünde uygulama yapması, el becerisini kazanmasını istediklerini dile getiren Prof. Dr. Çelik, ”Beden bağışı eksik olunca eğitim, öğrencinin bire bir el becerisi kazanmasından ziyade kadavraların, organların, kasların, yapıların önceden anatomi hocaları tarafından hazırlanıp, öğrenciye gösterilmesine, yani müze formatına dönmüş oluyor. En azından gerçekçi bir dokuyu görmelerini, bunun yanında ölmüş şahsın bedeniyle karşılaşmaları onları psikolojik olarak da hekimliğe hazırlıyor. Hekimin ilk hastası kadavra olmalı” diye konuştu.

Türkiye’de bire bir kadavrayla personel öğrenci sayısının az olduğunu söyleyen Prof. Dr. Çelik, ”Bir yılda 15-20 civarında öğrencinin belli bölgeleri araştırma şansı oluyor. Günümüzde kadavrada çalışmayı bırakın, kadavra görmeden mezun olan çok sayıda sağlık profesyoneli var. Çoğu fakültede sadece var demek için bir veya iki adet kadavra var. Beceri kazanamadan hekimler mezun oluyor. Anatomi asistanları, uzmanlarının dahi çoğunun kadavrada çalışma şansı olmuyor” ifadeleri kullandı.

”Öğrenciler en azından bir kadavra görsün diye alımlar yapılıyor”

Beden bağışının artmasının hekimlerin el becerisinin ve yapı bilgisinin artmasını sağlayacağını aktaran Prof. Dr. Çelik, ”Ayrıca kadavra üstünde yapılacak araştırmaların tıbbi cihazların, yeni ameliyat tekniklerinin geliştirilmesi gibi imkanlar sağlıyor. Dolayısıyla daha kaliteli sağlık hizmeti olarak ülkemize katkıda bulunuyor” diye konuştu.

”Kadavralara ciddi bedeller ödüyoruz”

Kadavra bulunmadığında ithal etmek durumunda kalındığını vurgulayan Prof. Dr. Çelik, ”İthal kadavralara ciddi bedeller ödemek zorunda kalıyoruz. Bunlar ülkemizin parası. İhtiyacı karşılayacak kadar ithalat da yapılamıyor. İşin doğrusu bir bedene fiyat biçilmesini de doğru bulmuyoruz ama çok sayıda fakültemiz, öğrencimiz var. İhtiyaçtan dolayı da bakanlık bu yola gitmek zorunda kaldı. Öğrenciler en azından bir kadavra görsün diye üniversitelerde alımlar yapılıyor” dedi.

”Kadavra en iyi eğitim materyali”

EÜ Tıp Fakültesi Anatomi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi ve Girişimsel Anatomi Plastinasyon Uygulama Araştırma Merkezi Müdürü Prof. Dr.

Hekim adayları için kadavra ithal ediliyor

, kadavra gerçek dokunun, yapının öğrencilere aktarılabileceği en iyi eğitim materyali olduğuna dikkati çekip, ”Kadavraları bağış öncelikli sonrasında da sahipsiz cenazelerden karşılamaya çalışıyoruz. Avrupa standartları en fazla bir kadavrada 10 adet öğrencinin çalışabileceği ve bu öğrencilerin de bire bir kendilerinin diseksiyon yaparak anatomiyi öğrenmeleri şeklinde. Ancak 400’ün üzerindeki öğrenci nüfusunda bunu gerçekleştirmemize imkan yok” dedi.

Cerrahi branşta uzmanlık eğitimi alan asistanların hasta üstünde değil kadavra üstünde cerrahi teknikleri öğrenmelerinin çok daha güvenilir ve etik olduğunu söyleyen Prof. Dr. Bilge, kadavraya bu anlamda da çok büyük ihtiyaç olduğunu belirtti.

”Bağış kadavralar en az 5 yıl kullanılıyor”

Toplumun kadavra bağışı konusunda bilinçlenmesinin olumlu geri dönüşü artırdığını vurgulayan Prof. Dr. Bilge, insanların bedenlerini bağışladıklarında ileride ne olacağını öğrenmek istediklerini söyledi.

Prof. Dr. Bilge, şöyle sürdürdü:

”Bağış kadavralarda ailelerden 5 yıl süre istiyoruz. Çünkü düzgün saklanabilmesi ve bozulmasının önlemesi için bedenin yaklaşık 6 ay ilaçlı bir şekilde kalması gerekiyor. Ancak 6 aydan sonra kullanılabiliyor. 3-4 yıl bedeni kullanabilmek için süreye ihtiyacımız var. Sonrasında bağışçı ailelerimize iade ediyoruz. Onlar da gömülmesini sağlıyorlar. Bazı aileler süresiz bağış yapıyor cenazeyi geri istemiyorlar. Ayrıca sahipsiz cenazelerimiz var. Sahipsiz cenazelerde süre söz konusu olmadığı için en iyi şartlarda saklamaya çalışarak olabildiğince fazla kullanmaya devam ediyoruz. 10-20 yıl kullanabiliyoruz. Sonrasında belediyeye teslim edilip gömülmeleri sağlanıyor.”(DHA)

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *