Muhalif Özel / Cahilin İzlencesi
İstanbul Balık Üreticileri Su Ürünleri Kooperatifi Başkanı İlyas Torlak, müsilajın 27 senedir görüldüğünü, su yüzüne çıkınca dikkate alındığını kaydederek, evsel, tarımsal ve endüstriyel atıklara, denize dökülen hafriyatın ve dolgu alanlarının eklendiğini anlatıyor. Marmara’nın göç balıkçılığı yaptığına işaret eden Torlak, kalıcı çözüm bulunmaz ise Marmara ile tüm Türkiye balıkçılığının da biteceği tespitini yapıyor.
Prof. Dr. Mustafa Sarı, ekibiyle birlikte Marmara Denizi’nin altında yaptıkları çalışmayla müsilajda Türkiye’nin geldiği son noktayı bilimsel olarak ortaya koyan isim. Prof. Dr. Sarı, müsilajı tetikleyen üç etmenden değiştirilebilir atık sorununun çözümlenmemesi durumunda, müsilajın kalıcı hale geleceğini belirterek, kasım ayında yeni müsilaja hazır olun, mesajı veriyor.
Müsilajı oluşturan nedenleri ortadan kaldırmadan müsilaj bitmiyor. Peki ne mi yapılıyor. Yüzeyden temizlenen tehdit ile müsilajın geri dönülemez noktaya doğru evrilmesine kapı açılıyor.
Türkiye’nin yarısını besleyen endüstriyel, denizcilik gibi tüm atıkları doğru düzgün arıtmadan Marmara Denizi’ne atıyoruz. Küresel ısı 1,1 derece yükseldi. Marmara durağan bir deniz, küresel krizin üstüne, kirlilik yükünü de artırdığımızda Marmara müsilajla kaplandı. Yani, yeni fark ettiğimiz sorun sadece bir sonuçtur. Nedenlerini ortadan kaldırmadığımız hiçbir sonuç da ortadan kalkmaz.
SARI: GÖRÜNÜR OLMAKTAN ÇIKARDIK!
Tüm Marmara’dan Karadeniz’e kadarki deniz altını, kendisi de bir dalgıç olan Prof. Dr. Mustafa sarı periyodik olarak gözlemliyor. Ne gördüğünü ise şöyle anlatıyor:
“Gönüllü gözlem ağım aracılığı ile Bozcaada’ya kadar yapılan gözlemler sonucu gördük ki, yüzeyle dip arasında müsilaj görünür olmaktan çıktı. Yok olmadı.”
Olan ise şu, yüzeydeki karışımların artması ile müsilaj kırıldı. Büyük parçalar ise denizin dibine çöktü. Akıntının az olduğu yerlerde devam ederken, kuvvetli akıntı ile sürüklenme ihtimalleri var. Nedenler ortadan kalkmadığı için, Prof. Dr. Sarı kasım ayında tekrar müsilajla karşılaşacağımızı kaydediyor.
“Müsilaj 2020 Kasımında başladı. Yüzeyi kaplayıncaya kadar, ne kadar söylediysek de,sesimizi kimse duymadı!..”
Peki, müsilaj Marmara’ya ne kadar zarar verdi? Prof. Sarı, eko sisteme olan etkilerinin bitmediğini, 30 metreye kadar ki derinlikte bütün sünger ve mercanın önemli bir kısmının öldüğünü, pina, istiridiye, midye gibi deniz dibine bağlı hareketsiz yaşayan organizmaların ise çok büyük hasar gördüğü tespitini yapıyor.
AŞIRI AVLANMA MÜSİLAJIN TEK NEDENİ DEĞİL
Aşırı balık ve yanlış balık avı müsilaj oluşumuna katkı sağlasa da, ana neden değil. Ki bu süreçten de yine en çok balıkçılar zarar gördü ve iflasın eşiğine geldiler.
MÜSİLAJIN 3 TETİKLEYİCİSİ
Üç tetikleyiciden, küresel iklim değişikliğine bağlı deniz yüzeyindeki sıcaklık artışına ve Marmara’daki durağanlığa müdahale edilemiyor. Marmara’daki kirliliğe ise müdahale edebiliyoruz. Deniz sıcaklıkları artmaya devam edecek. Ve Akdeniz Havzası ve Marmara’nın orijinal yapısı da değişmeyecek. Kirlilik yükünü azaltmamız gerek. 25 milyonun atığını arıtmadan Marmara’ya veriyoruz. Türkiye’yi besleyen tarımsal atıkları Marmara’ya, yeni endüstriyel atıkları da Marmara’ya veriyoruz. İleri arıtmaya tabi tutmadan Marmara’ya vermemeliyiz.
Çevre Bakanlığı’nın, 22 maddelik eylem planı bu konuda standartları karşılıyor. Ancak sorun uygulamada.
“MÜSİLAJ BALIKÇILIĞI BİTİRİR”
İstanbul Balık Üreticileri Su Ürünleri Kooperatifi Başkanı İlyas Torlak, müsilajın 27 seneden beri ara ara göründüğünü ve sadece görünür olduğunda dikkate alındığını belirtiyor. Torlak, geçmişte 1 ay görünen müsilajın, ilk kez sekiz ay sürdüğünü, av sezonunu 7,5 aydan 2 aya indirip, sorunun geçici olarak çözüldüğüne dikkat çekiyor. Marmara’da göç balıkçılığının yapıldığına değinen Torlak, atıklara çözüm bulunmaz ise Marmara ile tüm Türkiye balıkçılığının biteceği tespitini yapıyor.
“HALİÇ’İN TEMİZLİĞİ MÜSİLAJI GETİRDİ”
Torlak, müsilajın nedenini Haliç’in temizliği olarak görüyor. Tüm sorunların o dönemde başladığına işaret ediyor.
“90’lı yıllara kadar bu yoktu. 80’lerin ortalarından bu yana Haliç’in temizlenmesi projesiyle beraber müsilaj başladı. İnsan nüfusu da etmendir. Marmara Denizi’ni temizlemeniz için sirkülâsyondan geçirmeniz lazım ama bunun imkânı yok.”
KANALİZASYON ARITIMSIZ DENİZE AKIYOR
“Deniz ekmek teknemiz. Balıkçı olarak bunun bir sürü tedbirleri var. Yaşayan insanların kişisel, tarımsal ve endüstriyel atıklarını arıtarak denize vermenin yolları bulunmalı. İncelediğiniz zaman Marmara Denizi’ni Tuzla’dan Tekirdağ’a kadar 70-80 millik sahilde kanalizasyon boruları var. Zor ama Körfez’den Çanakkale’ye kadar ki arıtmasız bu kanalizasyon borularını sökmek lazım.
Prens adalarının etrafını 13 yıl önce balık avcılığına kapadılar. En basitinden adalardan denize doğru 300 metre kanalizasyon boruları uzanıyor. Balıkçıdan koruyorsun ama atıktan değil.”
GÖÇ BALIKÇILIĞININ MERKEZİ MARMARA
Torlak, Türkiye balıkçılığının can damarı Marmara Denizi’nin kuzey’den güneye göç balıkçılığının merkezi olduğuna dikkat çekiyor.
“Havyarını Karadeniz’e atsa bile dönüşte konaklama yeri yine Marmara’dır. Kuzey’den güneye göç aralıktan ağustosa kadar sürer. Biz göç balıkçılığı avcısıyız. Balıkların duraklama, semirme yerleri Marmara’dır. Biz Marmara’yı kaybedersek, Türkiye balıkçılığı biter.”
HAFRİYAT DENİZE DÖKÜLÜYOR, GÖRÜLMÜYOR!..
Kazlıçeşme’de, Kadıköy ve Maltepe arasında da futbol sahası kadar dolgu alanları olduğuna işaret eden Torlak, Pendik’ten Kadıköy’e kadar 800 metreye kadarlık alanın doldurulduğunu, taş ve harç döşendiğini, diğer balıkçılarla gördüklerini anlatıyor.
“Müsilaj bile denizin üstüne çıktı, kaldı. Oysa klasik hareketini yapıp, rüzgârlarla sahillere vurup oradan toplanmasını bekliyorduk. Ama her taraf taş ve beton. Etrafı betonla çevrilmiş bir akvaryuma dönüştürdüler Marmara’yı.”