Kılıçdaroğlu, konuşmasında şu ifadelere yer verdi:
“Türkiye’yi huzuru, bereketi sizler getireceksiniz. Her evde bereketin olması lazım, tencerenin kaynaması lazım. Her evde anne- babanın yetiştirdiği, eğittiği evladı işsizse anne huzur içinde değildir.
Her bir annenin huzuru için huzurunuzdayım. Hiç endişe etmeyin, bunun mücadelesini vereceğim. Bunun kavgasını vereceğim. Kavgaysa kavga edeceğiz, mücadeleyse mücadeleyi yapacağız. Bütün mücadelem bu topraklarda hiçbir çocuk yatağa aç girmesin.
Topraklarımız, bereketli ovalarımız, çalışkan insanlarımız var, niye biz kendi kendimi doyurmuyoruz, neden dışarıya ihraç etmiyoruz, en azından bir Hollanda kadar.
Bunun önündeki tek engel siyaset kurumudur. Bu siyasetle Türkiye büyüyemez, gelişemez. Zam üzerine zam! Çiftçiden ne istiyorsunuz siz ya, gübreye, elektriğe, ilaca, her şeye zam. Bu insan ne üretecek, nasıl üretecek?
Milletin iktidarında kim alınteri döküyorsa hakkını, hukukunu teslim edeceğiz. Elektriğe büyük paralar verdiğinizi biliyorum, Şanlıurfa’ya gittim. Dedim ki ‘Şanlıurfa Büyükşehir Belediye Başkanlığı’nı bize verin, Şanlıurfa’daki bütün çiftçilere elektriği bedava vereceğiz’ dedim. En başta 6 ile… Aynı şeyi Konya’da da söylüyorum.
Ama onların yaptığı gibi değil. Beşli çetelere Allah’ın güneşini teslim etmek değil. Beşli çeteler yerine, bu ülkenin tarım kooperatifleri, çiftçileri, ziraat, ticaret odaları var. Çiftçi kendi elektriğini kendisi üretecek. Ürettiği elektriğin bir kısmını bedava kullanacak, artan kısmı satacak. Çiftçi ayrıca ektiği üründen pay alacak, elektrikten de kâr elde edecek. Güneş enerjili kooperatif olacak. Her biriniz o kooperatifin üyesi olacak.
Allah’ın güneşini beşli çeteye teslim etmeyeceğiz. Orayı kamulaştıracağız, çiftçilere vereceğiz. Allah’ın güneşi bedava. Güneş tarlalarını kurarsınız, elektrik elde edersiniz. Bu geliri Konya’da kime veriyorlar şimdi? Beşli çeteden birisine veriyorlar.
Size sözüm söz, beşli çeteden alacağım, çiftçiye vereceğim. Benim verilmeyecek hesabım yok, birileri gibi değilim. Ben halktan birisiyim, ben onlar gibi saraylarda yaşamıyorum. Saraya gideceğim diye bir çabam yok. Mütevazı, sizler gibi yaşayan bir insanım. Benim evlatlarım öyle parayla pulla oynamıyorlar, benim evlatlarım sarayları arkalarını almıyorlar. Kimse ne yaptığını bilmez herkes alınteriyle çalışır.
Dönem değişiyor. Değişimi yapacak olanlar, kadınlar sizlersiniz. Tarlalarda çalışıyorsunuz, hakkınızı teslim edelim, kocalarınızdan daha çok çalışıyorsunuz. Niye sigortanız yok, neden emekli olamıyorsunuz? Bu kardeşiniz onları yapacak, hiç meraklanmayın. Aile destekleri sigortasını getireceğiz, prim ödemeyeceksiniz.
Geliri asgari ücretin altında olan ya da hiç geliri olmayan ailelerin asgari bir gelir güvencesi olacak, para kadının banka hesabına yatacak. Siz emekli, memur gibi paranızı çekeceksiniz. Kocalarınıza muhtaç etmeyeceğiz sizi, hiç endişe etmeyin.
Bir toplumda kadın ne kadar güçlü olursa toplum o kadar güçlüdür. Bunu sadece ben söylemiyorum, sevgili peygamberimiz, ‘Cennet kadınların ayaklarının altındadır’ diyor. Kadınların hakkını, hukukunu teslim etmek gerekiyor."