İstanbul
Orta şiddetli yağmur
7°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
35,4679 %-0.04
36,6762 %0.23
3.511.629 %2.251
3.057,91 0,15
Ara
MUHALIF GAZETECILIK GÜNDEM Kılıçdaroğlu: Seçim gezilerine katılmayacağım

Kılıçdaroğlu: Seçim gezilerine katılmayacağım

Eski CHP lideri Kılıçdaroğlu, "Partimizin genel başkanı varken, önceki genel başkan olarak benim sahaya çıkmam yanlış anlaşılabilir” diyerek seçim gezilerine katılmayacağını ifade etti.

Eski CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, seçim gezilerine katılıp katılmayacağı yönündeki soruya "Partimizin genel başkanı varken, önceki genel başkan olarak benim sahaya çıkmam yanlış anlaşılabilir. Genel başkan gölgelenmiş olur” yanıtını verdi.

Eski CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Sözcü gazetesi yazarı Saygı Öztürk'ün sorularını yanıtladı. Gezi tutuklusu Can Atalay’ın milletvekilliğinin düşürülmesi hakkında konuşan Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:

“Can Atalay konusu, aslında Türkiye’de hukuk düzeninin olmadığını, hukukun tamamen ayaklar altına alındığını, yargı düzeyinin de 100 yıllık cumhuriyetimizin korunan saygınlığının yerle bir edildiğini görüyoruz. Ormanda bile ‘Orman Kanunu’ deriz. Oranın bile kendine göre kuralı varken koskoca Türkiye Cumhuriyeti devletinin var olan kuralları yargı açısından ifade edeyim tümüyle yerle bir edildi.

"KİMDEN GÜÇ ALIYORLAR?"

‘Anayasa Mahkemesi kararları kesindir. Bütün idare organlarını yargıyı vs bağlar’ diye açıkça hüküm olmasına rağmen Yargıtay ‘Beni bağlamaz’ noktasına getirdi. Bunu büyük olay olarak görüyor, Anayasa’ya bir darbe olarak adlandırıyoruz. Ama bunun geçmişine gittiğimiz zaman Anayasa Mahkemesi kararlarına ya da Yargıtay kararlarına, alt mahkemece uygulanmadığını da gördük, buna da tanık olduk. Mahkeme kararlarını uygulamayanların kimden güç aldığına bakmamız lazım. Yargıyı etkileyebilecek güç odaklarına bakmamız lazım. O odakların saray kaynakları olduğunu, gücünü saraydan aldığını, yani yürütme organından aldığını dolayısıyla yasama, yürütme, yargı arasındaki dengenin yürütmenin lehine değiştiğini, yürütme ne derse yasama organının, yargı organının buna uyduğunu görüyoruz. Anayasa Mahkemesi kararı da bunun bir örneği.

Dolayısıyla belki en baştan toplumsal tepki olabilseydi, en baştan bu ülkenin aydınları o tepkileri zamanında gösterebilselerdi belki daha farklı sonuçlar çıkabilir miydi bilmiyorum ama en azından Anayasa Mahkemesi kararlarına karşı Yargıtay’ın direnci toplumsal tepki üzerine biraz daha kırılabilirdi. Ancak olmadı. Anayasa Mahkemesi kararlarına uymamak ne demek? Bu ülkede adaletin olmadığını, bir kişinin idaresine bağlı olarak yargının karar verdiğini ve o iradeye sadık kalanların yani saraydan gelen telkinler doğrultusunda karar verenlerin belli bir zaman dilimi içinde terfi ettiklerini de görüyoruz. Alt mahkemeden Yargıtay üyesi olabiliyor. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığından otomatikman Yargıtay üyesi, yani bir Yargıtay kararı altında imzası olmadan Anayasa Mahkemesi üyeliğine seçilme olayını yaşadık. Bunların yargı kararlarına daha doğrusu sarayın istediği şekilde karar veren yargı mensuplarının ki bunlara savcılarda dahil yükseltildiklerini görüyoruz.

"AKP'YE OY VEREN HERKESİN VİCDAN SORGULAMASI YAPMASI LAZIM"

Dolayısıyla uymamanın yani yargıyı ya da adaleti ayakları altına alıp çiğneyenlerin yargının önemli makamlarına taşındığını görüyoruz. Bu karşılıklı saraydan gelen telkinlere açık olmanın kapılarını açıyor ve diyor ki: ‘Terfi etmenin yolu saraydan gelen telkinlere uymak, o telkinleri yerine getirirsek biz de yükseliriz’. Cumhurbaşkanın avukatları bu konuda oldukça etkililer. Ayrıca daha dramatik olanı da Anadolu Cumhuriyet Başsavcısı İsmail Uçar, ‘Yargıda çeteleşme var’ diyor. Bu iddiasıyla ilgili olarak şu ana kadar yapılan hiçbir şey yok ya da biz bilmiyoruz. Kamuoyuna açıklama yapılmıyor. O kişi Yargıtay Üyeliğine seçildi. Başsavcılığı döneminde yazdıkları, söyledikleri de büyük bir ihtimalle kapatılıp gidecek. Türkiye bu halde. Bütün bunlara rağmen çok umutsuz olmamak lazım. Türkiye’nin saygın hakimleri, saygın yargı mensupları, diri bir Türkiye Barolar Birliği var. Dolayısıyla umutsuzluğa kapılmamalıyız. Bu tür olaylar 21.yüzyıl Türkiye’sinde oluyorsa, aslında bu ülkede AKP’ye oy veren herkesin bir vicdan sorgulaması yapması lazım.”

"SİYASETTE KİM ZENGİNLEŞİYORSA BİLİNİZ Kİ ÇALIYOR"

Kılıçdaroğlu, “Bürokraside liyakat kalmadı. Yargıda müthiş bir çürüme var. Yolsuzluk yapanın itibar gördüğü, ahlaklı insanın ötekileştirildiği bir süreçteyiz” diyor ve sözlerini şöyle sürdürüyor: “Siyasette zenginleşmek mümkün değil. Kim siyasette zenginleşiyorsa biliniz ki çalıyor. Ne yazık ki ülkemizde çalan daha saygın kişi oluyor! Böyle garip bir ülke olduk.”

CHP Kurultayı sorulduğunda ise Kılıçdaroğlu, “Siyaset kin ve nefret üzerine inşa edilemez. Adaylar belirlendi, onların tamamı için başarılar diliyorum. Seçimi kazanıp heyecanla görevlerine başlamalarını yürekten arzuluyorum” diye yanıt verdi.

AKŞENER'İN SÖZLERİNE YANIT

Kılıçdaroğlu, Akşener’in “CHP’den bir kuruş para almadıklarına” ilişkin sözlerini de doğruladı. “İYİ Parti ile CHP arasında herhangi bir para alış verişi asla söz konusu olmadı. Meral hanım, gerçeği söylemiş” dedi.

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *