Duvardaki çifte pandüllü, ağır zincirli, konsolu abanoz ağacından yapılmış İsviçre saati, boğuk sesli gonglarla vaktin gece yarısına geldiğini duyurdu. Birisi elektrik düğmelerine dokundu. Tavandaki kristal avizelerden yayılan ışık söndü. Bütün perdeler sıkı sıkıya kapatıldığı ve ayrıca kalın siyah kumaşlarla pencereler örtüldüğü için, ağır ve kapkara bir karanlık her yanı kapladı. Sonra ortalığa kükürt kokusu yayan bir kibrit çakıldı. Bu kibritle tutuşturulan bir tek mum, üzeri çintiyani motiflerle süslü siyah bir örtüyle kaplanmış kocaman yemek masasını cılızca aydınlattı. Yuvarlak masaya oturmuş altı kişi, mumun ölgün ışığında bile pırıl pırıl parlayan büyük porselen fincanı ve içine harfler ile bazı kelimelerin yazılı olduğu kartonların konmuş bulunduğu Allura kırmızısı kadifeyle kaplı altıgen kutuyu gördüler. Masanın etrafında bulunanlardan Bedri Ruhselman adındaki doktor, Gayret Kitabevi sahibi Mösyö Garbis’in ‘Cinlerle Muhabere’ adlı kitabından bir iki satır okudu.
Yorumlar
*
Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *