İstanbul
Açık
13°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
35,8609 %0.2
37,2521 %-0.26
99.036,00 %-2.865
3.228,24 0,00
Ara
Muhalif. GÜNDEM Mülksüz yeni nesil ve İzmir, Selçuk’ta mülksüzlük içinde kaybolan 5 minik can

Mülksüz yeni nesil ve İzmir, Selçuk’ta mülksüzlük içinde kaybolan 5 minik can

Sadık Çelik yazdı: Mülksüz yeni nesil ve İzmir, Selçuk’ta mülksüzlük içinde kaybolan 5 minik can

Okunma Süresi: 2 dk

1980 sonrası doğanlar, özellikle de çocukluklarını 90'lı ve 2000'li yıllarda geçirenler, Cumhuriyet tarihindeki belki de en büyük “mülksüzleşme” sürecinin özneleri olmayı tecrübe edecek gibi görünüyor. Eski nesillerin, memurluk, öğretmenlik gibi orta sınıf meslekler ile yalnızca bir parça “dişini sıkarak” ev ve araba sahibi olabildiği bir dönemden, bu imkanların pembe bir hayal olduğu zamanlara geçiş yapıldı. Henüz 90'ların sonları ve 2000'lerin başlarında da emeklilik ikramiyeleri birikim yapmanın ve mülk edinmenin bir aracıydı. İşçiden memura, çiftçiye, esnaftan öğretmene herkes, yaşları kemale ermeden bir şekilde varlık sahibi olabiliyordu.

Peki Y ve Z kuşağı için mülk sahibi olmak neden ve nasıl bir hayale dönüştü?

KISA VADELİ KURTULUŞ, UZUN VADELİ YOKSULLUK

2018'den itibaren Türkiye, ağır bir ekonomik buhranın içine girdi. 2021 ile birlikte bu durum, kontrolden çıkan bir enflasyon sarmalıyla daha da derinleşti. Artık yeni normalimiz bu: Sürekli yükselen fiyatlar, eriyen satın alma gücü, refahın paylaşılamaması, korkunç bir gelir adaletsizliği. Açlık sınırının altında kalan asgari ücret ve emeklilerin hali pür melali… İki yakası bir araya gelmeyen beyaz yakalılar… İşçiler, memurlar, emekçiler… Nitelikli gıdaya, ete, süte ulaşmaya çalışan fakat boş kalan eller… Emeklilik artık, huzur bulma umudunu yitirmiş bir neslin yorgun adımlarıyla eş değer. Gıda fiyatlarına yetişemeyen maaşlar, temel ihtiyaçlara bile ulaşamayan bütçeler… İşsizlik, bu karanlık tabloya eklenen bir başka çaresizlik.

Yazının devamını okumak için lütfen tıklayın…

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *