Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Boğaziçi Üniversitesi Öğretim üyesi Prof. Dr. Ayşe Buğra’yı hedef alan açıklamalarına tepki yağdı. Buğra'nın öğrencileri, "Biz Ayşe Buğra’ya şahidiz. Hocamızın hedef gösterilmesinden duyduğumuz üzüntü ve rahatsızlığı yineliyoruz. Bu saldırılar bir an önce dursun istiyoruz" dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Boğaziçi Üniversitesi eylemlerini değerlendirirken Prof. Dr. Ayşe Buğra'yı hedef alan açıklamalarda bulundu. Erdoğan, "Yani aynı zihniyet şu Osman Kavala denilen bu ülkede Soros adeta ofisi olan temsilcisi olan kişinin karısı da yine aynı şekilde Boğaziçi Üniversitesi'nde bu provokatörlerin içerisinde yer alan bir kadındır. Şimdi biz ülkemizi, böyle nadide bir üniversitemizi bunları alın istediğiniz gibi karıştırın mı diyeceğiz. Buna müsaade etmemiz mümkün değil" ifadelerini kullandı.
AYŞE BUĞRA'DAN ERDOĞAN'A YANIT
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın açıklamalarına "Esefle karşılıyorum" sözleriyle yanıt veren Ayşe Buğra, eşi Osman Kavala'nın İstanbul Çağlayan Adliyesi'deki duruşması sonrasında, "Bu olan biteni bir hukuk süreci olarak yorumlamak imkansız. Üç buçuk yıldır süren ve gittikçe ağırlaşan bir eziyet süreci olduğunu düşünüyorum. Cumhurbaşkanı'nın açıklamalarını esefle karşılıyorum, memleketim adına üzülüyorum" açıklamasında bulundu.
Prof. Dr. Ayşe Buğra'nın, Erdoğan tarafından hedef alınmasına tepki yağdı.
Oya Baydar T24'te yer alan köşesinde "Cumhurun başı olan kişinin karısına" başlıklı bir yazı kaleme aldı.
Baydar'ın "Cumhurun başı olan kişinin karısı'na açık mektup" başlığıyla kaleme aldığı yazısının ilgili bölümleri şöyle:
"Hitabın saygılı olmadığının farkındayım. Mazur görün lütfen Sayın Emine Erdoğan. Bilirsiniz, balık baştan kokar; başın üslubu ayaklara da bulaşıyor çaresiz.
Eşiniz, Cuma namazı sonrası cami çıkışında kendisine Boğaziçi ile ilgili sorular yönelten muhabirlere cevap vermeye çalışırken aynen şöyle dedi: "Osman Kavala denilen, bu ülkede Soros'un adeta temsilcisi olan kişinin karısı da yine aynı şekilde Boğaziçi Üniversitesi'ndeki bu provokatörlerin içerisinde yer alan bir kadındır."
Ben yine de terbiyemi korumaya çalışıyorum. Başlıkta "şahsı"nın üslubuyla, "Şu Tayyip Erdoğan denilen kişinin karısı" demedim. Hem size hem de kendisine oy vermiş seçmenlere hürmeten…
Bilmem izliyor musunuz, haberiniz var mı? Bu sözlerin söylendiği saatlerde Osman Kavala, beraat ettiği davadan eşinizin talimatları doğrultusunda bir kez daha tutuklu yargılanıyor ve Tayyip Bey iktidarda kaldığı sürece gün yüzü görmesin diye tutukluluğunun devamına karar veriliyordu...
...Asıl söylemek istediğim; "cumhurbaşkanı" sıfatı da taşıyan kocanızın yıllardır bu haksızlığı ve zulmü Osman'la birlikte yaşayan eşi Ayşe Buğra'yı, tümüyle gerçek dışı ithamlarla töhmet altında bırakması, saygısızlık etmesi, hedef göstermesi...
Emeritus Profesör Dr. Ayşe Buğra dünya çapında tanınan saygın bir bilim kadınıdır. Ne Boğaziçi olaylarıyla ne de sonuna kadar haklı ve yasal protestolarını sürdüren öğrencilerle ilişkisi vardır. Benim gibi "terör iltisaklı bir bozguncu" açısından, eleştirilse eleştirilse böyle direnişlere, toplumsal hareketlere katılmamakla, siyasî görüşlerini akademik yaşamına hiçbir şekilde katmamakla, sadece bilimin "militanı" olmakla eleştirilebilir. Çeşitli protesto bildirilerinde, iktidara çağrı metinlerinde, ortak açıklamalarda da imzasını bulamazsınız. Eşiniz Tayyip Bey'in, "bu provokatörlerin içerisinde yer alan bir kadındır" sözlerine cevabı da, "Erdoğan'ın sözlerini esefle karşılıyorum, ülkem için üzülüyorum" olmuştur sadece. Eğer okursa, bu satırları yazdığım için bana bile kızabilir.
Aşağılayıcı kaba üslup bir yana, "Provokatörlerin içerisinde yer alan kadın" ithamını, daha doğrusu yalanını kim uydurup da eşinize servis etti, merak ediyorum. Biliyorsanız, eşinizin ve kendinizin selameti için o kişiyi/kişileri hemen çevrenizden temizleyin. Yok kocanızın kendi fikriyse… Artık siz bilirsiniz...
...Şimdi size sormak istiyorum: Ayşe Buğra için söylenen ve gerçekle en küçük ilişkisi bulunmayan bu sözleri bir kadın olarak, bir anne, bir eş olarak içinize sindirebiliyor musunuz? "Evet" diyorsanız, yazık. Demek insanın midesi bu kadar genişleyebiliyor! Hayır, diyorsanız, o zaman lütfen bir şey yapın. Bu dilin, bu üslubun hepimizi, bütün Türkiye'yi nasıl zehirlediğini eşinize anlatmaya cesaret edin. Öldürülen çocuğun annesini yuhalatmanın ve/veya Ayşe Buğra'yı terörist ilan etmenin, hem ülkeye hem de iktidar hırsıyla sadece siyasî değil insanî değerleri de unutan eşinizin şahsına gelecekte nelere mal olacağını, tarihin ne diyeceğini hatırlatın lütfen.
Hani bazen çocuklar kötü bir şey yaparlar da anneleri yerin dibine geçer, çocuk adına anne özür diler. Eğer eşiniz Sayın Erdoğan, ülkenin sürüklendiği cinnet ortamından bir an sıyrılıp Berkin'in annesinden ve Ayşe Buğra'dan af dilemezse, bir kadın ve bir anne olarak onun adına siz özür dileme büyüklüğünü gösterin. Çünkü siz, herhangi bir eş değil "first lady"siniz, örnek olmalısınız.
Sağlık dilekleri ve selamlarla..."
ÖĞRENCİLERİ DE HOCALARINA SAHİP ÇIKTI
Ayşe Buğra'nın öğrencileri yaptıkları yazılı açıklamada, hocalarının hedef gösterilmesinden duydukları üzüntü ve rahatsızlığı ifade ettiler.
Açıklamada şunlar kaydedildi:
“Bizler Prof. Dr. Ayşe Buğra’nın öğrencileriyiz…
1986 - 2020 yılları arasında Boğaziçi Üniversitesi Ekonomi Bölümü, Atatürk Enstitüsü ve Sosyal Politika Yüksek Lisans Programında verdiği derslerde öğrencileri olduk, yüksek lisans veya doktora tez çalışmalarımızı onun danışmanlığıyla yürüttük. 40 seneyi aşkın akademik yaşamında yetiştirdiği, Türkiye’de ve dünyanın dört bir yanında, akademide, iş dünyasında ve kamuda çalışan öğrencileri olarak ona destek vermek üzere bu metni kaleme alıyoruz. Boğaziçi Üniversitesi’ne yapılan rektör ataması sonrası gelişen süreçte hocamızın hedef gösterilmesinden büyük üzüntü duyuyoruz. Ayşe Buğra, yetiştirdiği binlerce öğrenci, sosyal politika disiplininin gelişmesine sunduğu katkılar, bilimsel üretkenliği ve uluslararası saygınlığı ile Boğaziçi Üniversitesi’nin ve Türkiye’nin kıymetli bir değeridir.
Hocamız sosyal politikadan kimlik siyasetine, devlet-piyasa ilişkilerinden emek hareketlerine kadar uzanan geniş bir çalışma sahasında, birçok dilde onlarca kitap ve makale yazmıştır. Çalışmaları Türkiye’nin ve dünyanın birçok üniversitesinde temel kaynak olarak kullanılmaktadır. Ayşe Buğra, bugün dünyanın en prestijli üniversitelerinde akademik çalışmalarını sürdüren yüksek lisans ve doktora tez öğrencileriyle, sosyal bilimler içerisinde önemli bir gelenek yaratmıştır.
Kurucusu olduğu Sosyal Politika Forumu’nda, Türkiye Cumhuriyeti Bakanlıkları, TÜBİTAK gibi kamu kurumları, Birleşmiş Milletler gibi uluslararası kuruluşlarla birlikte sayısız araştırma projesi yürütmüştür. Ülkemizde, sosyal politika, yoksulluk ve eşitsizlikle mücadele, kadınların güçlenmesi, sosyal adaletin sağlanması ve insan hakları temelli politikaların geliştirilmesine öncülük etmiştir. Ayşe Buğra hocamız, bu değerli çalışmalarıyla Dünya Bilimler Akademisi Sosyal Bilimler Ödülü (TWAS - The World Academy of Sciences - Celso Furtado Prize 2015) dahil hem uluslararası hem de ulusal çeşitli ödüllere layık görülmüştür.
Ancak tüm bunların ötesinde, Ayşe Buğra iyi kalpli, nazik, sağduyulu ve tevazu sahibi bir insandır. Bunu, yaşamının en zor yıllarında dahi üretmekten, öğrenmekten ve biz öğrencilerine dokunmaktan vazgeçmemesinden biliyoruz. Biz Ayşe Buğra’ya şahidiz. Hocamızın hedef gösterilmesinden duyduğumuz üzüntü ve rahatsızlığı yineliyoruz. Bu saldırılar bir an önce dursun istiyoruz.
Ayşe Buğra’nın öğrencileri...”
SOSYAL MEDYA TEPKİLERİ
Prof. Dr. Ayşe Buğra'nın Erdoğan tarafından hedef alınmasına sosyal medyadan da tepki geldi.
Prof. Dr. Ayşe Buğra için şu yazı kaleme alındı:
"Provokatör... Karısı... Bir kadın...' gibi suçlamalara ve değersizleştirme çabalarına maruz kalan Prof. Dr. Ayşe Buğra, Türkiye'nin çok değerli, parmakla gösterilen ailelerinden birine mensup.
Annesi Jale Baysal Türkiye'de kütüphanecilik dalında ilk profesörlerden biri...
Babası Tarık Buğra, Türk edebiyatının unutulmaz çınarlarından...
Yıllarca sağ kesimin gazeteleri Tercüman ve Türkiye'de yazarlık yapmış. TRT'de yayınlanan Küçü Ağa eseri ile milliyetçi-muhafazakar kesimin gönüllerinde ayrı bir yere sahip.
Kendisine gelince... Yurt içinde ve dışında önde gelen üniversitelerde eğitim almış olmanın yanı sıra...
Bu ülkenin en değerli bilim kadınlarından biri.
Bu nitelemenin net ve objektif ölçüleri var. Örneğin:
196 rektör arasında uluslararası yayını olmayan 68, yayınlarına hiç atıf yapılmayan 71 rektör varken ve onların bir bölümü Erdoğan'ın atadığı rektörler arasında iken...
Ayşe Buğra'nın bilimsel yayınlarına atıf sayısı 5 bin 756!.."
Daha başka ölçüler de var.
Örneğin:
"Her biri kendi alanında bilime katkı niteliğindeki kitaplarının yanı sıra...
Çoğu yabancı bilimsel dergilerde yayınlanan 165 bilimsel yayına sahip."
Daha başka ölçüler de var:
Genel anlamda, çeşitli bilimsel makaleler tarafından bir bilim insanın yayınlarına ne kadar atıf yapıldığını ölçen farklı endeksler var, H ve I endeksleri...
Nedir o endeksler?..
"Nobel Bilim Ödülü kazanmanın başarı ölçüleri arasında yer alan bu endekslerde, H endeksinde 36, I endeksinde 71 atıf var Ayşe Buğra'nın eserlerine!.."
Kazandığı uluslararası başarı ödülleri ayrı!..
Eşiyle bağlantı kurarak...
Bu çapta bir bilim insanını suçlamak...
Öyle bir üslup kullanmak bir yana...
Erdoğan'ın, ülkeyi yöneten biri olarak, Ayşe Buğra'yı el üstünde tutması gerekiyor.
Geldiğimiz durumda ise, sözlerini düzeltmesi gerekiyor!.."
Kendisine muhalif olan kitleleri, grupları, ayrıca tek tek insanları hedef alarak sürekli "nefret dili" kullanmakla bir ülke yönetilmiyor.
Ve bu dilin, bu suçlamaların, bu bağırıp çağırmaların artık kendisine oy verenleri bile çoktan rahatsız ettiğinin farkında mı acaba?.."