İstanbul
Orta şiddetli yağmur
7°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
35,4573 %-0.07
36,4748 %-0.32
3.508.266 %3.257
3.061,67 0,27
Ara
MUHALIF GAZETECILIK GÜNDEM Prof. Dr. Tevfik Dalgıç yazdı: Siyasetin Acizliğine Gülebilmek ve Mizah

Prof. Dr. Tevfik Dalgıç yazdı: Siyasetin Acizliğine Gülebilmek ve Mizah

Teksas Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Tevfik Dalgıç, mizah, nüktedanlık, siyaset, cehalet üzerine bilimsel bir yazı kaleme aldı...

Prof. Dr. Tevfik Dalgıç'ın, "Siyasetin Acizliğine Gülebilmek ve Mizah" başlıklı makalesi şöyle:

Mizah duygusu, çelişkiler, yanlışlıklar, görgüsüzlükler, cehalet, dil sürçmeleri, hatalar ve düşüncesizlikleri, aldatılmaları, kandırılmaları ve yaşamın komik yanlarını öne çıkarıp anlatan zekâ ürünlerini yaratır. Bu zekâ ürünleri bir tür ders verdiği için, bir anlamda “örnek olay-case” olarak da nitelendirilebilirler. Yani bunlardan ders malzemesi de çıkar üniversite öğrencilerine. Bu uygulamalarla tekrarını önleyici tedbirler alınabilir. 

Mizahın türleri, konuları, gülünç yanları kültürden kültüre göre değişse de bir de evrensel boyutu vardır. Bu boyut kültürler üstü diyebileceğimiz bir nitelik taşır. Yani her kültür için geçerli çelişkiler, komiklikler, aptallıklar, hatalar içerir.

Hükümette, siyasi parti ve şirket ve devlet yönetimlerinde, yöneticilerinin hareketlerinde ve eylemlerinde ortaya çıkan hatalar, düşüncesizlikler, acelecilikler, bilgisizlik ve görgüsüzlükler, dil sürçmeleri mizahın kültürler üstü nitelikleri arasına girer. Mizah kavramını halkımız “espritüellik” olarak tanımlar ve bu tür kişileri “espritüel” kişiler olarak niteler. Bazen bu tür kişilere daha eski bir deyimle “nüktedan-nükte yapan” deyimi kullanılır. “Kıssadan hisse” deyimi ise kısa öykülerden ders alma anlamına gelir.

Mizah duygusunun ve mizahı konuşmanın, “kendi kendine güven” niteliği ile doğru orantılı ve zekâ ürünü olduğu da genel kabul gören bir olgudur. Yani mizah duygusu aslında ince bir zekâ ürünüdür. Çünkü mizahın gerektirdiği bağlantıları kurabilmek, ilgisiz gibi gözüken fakat aslında birbirleri ile bağlantılı olayların arasındaki neden-sonuç niteliğini öne çıkarabilen bir zekânın normalden daha üstün olduğuna inanılır. Kısaca fıkra, nükte, espri gibi kelimelerle tanımlanan ve sözlü olarak anlatılan mizah ürünleri, kısa öyküler, bazen gerçek bazen de uydurulmuş konuları ve karakterleri içerir.

Bundan birkaç yıl önce bir akademik toplantıda tanıştığım ve isminin başında “Lort” kelimesi de bulunan bir akademisyen meslektaşla bu konuda uzun bir sohbet yapmıştık. İngiliz asıllı bu meslektaş İspanya’daki bir üniversitede MBA düzeyinde seçmeli bir ders veriyordu, “mizah ve yönetim” konusunda. Derslerinin büyük bir ilgi gördüğünü, hatta MBA öğrencisi olmadığı halde derslerini izlemek isteyen bazı kamu yöneticilerinin de bulunduğunu belirtmişti.

Türk siyaset ve iş yaşamında çok nüktedan veya espritüel dediğimiz kişiler oldu, halen de var. Önemli olan insanın kendi hatalarına gülebilme olgunluğunu gösterebilmesidir. İngilizcedeki “Human is err” deyiminin eşiti olarak bizde “insan beşer, elbet şaşar” deyimi vardır. Bu ise hatasız olmanın, hatadan münezzeh -yani hatadan muaf olmanın- koşulunun Peygamberlere ve Tanrı’ya ait olduğunu anlatan güzel bir deyimdir. Yani hata yapmak insana aittir.

Çoğu kere “hata yapmayan iş yapmıyor” deyimi de kullanılır. Yani herkes şu veya bu şekilde gerek özel gerek kamu gerekse iş yaşamında zaman zaman hata yapmıştır ve yapmaktadır. Önemli olan hataları görebilmek, zararını önleyecek önlemleri alabilmek veya tekrarını önlemek ve bunlardan ders alabilmektir. Bu konuda bir Hollanda’daki meslektaşımla yazdığımız “İş yönetimi hataları” isimli makalemiz International Marketing Review isimli hakem heyetli dergide yayımlanmıştı.

Bazı üst yönetici veya devlet ve hükümet adamlarının espriden anlamadıkları, eleştiriye tahammülsüzlükleri, komik bir olaya gülüp geçmek yerine, kendilerini eleştiren veya kendilerini espri konusu yapan yazarlara, karikatürcülere, sosyal medya kullanıcılarına ve yayın organlarına karşı takındıkları olumsuz tavrın, bu kişilerin “kendilerini fazla ciddiye aldıkları” şeklinde yorumlanır genellikle. Oysa kişilerin kendilerini değil, yaptıkları işi ciddiye almalarının daha doğru olduğu görüşü ağır basar. 

Bu tip gruplara giren siyasetçilerin ve yöneticilerin içinde bulundukları sorunların temelinde kendilerini ezik hissetmeleri ve aşağılık duygusu içinde bir takım hatalar yaptıklarını anlatıyor psikologlar. Eziklik içindeki yeteneksizlerin, kendilerini ciddiye almayan seçkinlere kendilerini kabul ettirmek için gereksiz harcamalar yaparak pahalı, lüks araç ve gereç kullanmaya meyilli oldukları da bir gerçek.

Ülkeleri veya şirketleri mali kriz içinde iken pahalı araç gereç, otomobil, binlerce dolarlık çantalar ve uçak alımlarına yoğunlaşan kişiliklerin de davranışlarını bu açıdan yorumlamak gerekiyor. Bunlar pahalı araç gereç kullanarak akıllarınca başkalarından daha üstün, zeki ve yaratıcı olduklarını düşünüyorlar. 


 

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *