İstanbul
Orta şiddetli yağmur
7°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
35,4679 %-0.04
36,6762 %0.23
3.511.629 %2.251
3.057,91 0,15
Ara
MUHALIF GAZETECILIK GÜNDEM Sarayların Çevre Günü kutlu olsun!

Sarayların Çevre Günü kutlu olsun!

Önder Algedik'in Gazete Duvar'da kaleme aldığı "Sarayların Çevre Günü kutlu olsun!" adlı yazı şöyle:

Gezi’de insanların sokakta olması çok politik bir şeydi. Ama Gezi’nin şimdi hapiste olması daha politik bir şey. Bu ülkede artık iki tane 5 Haziran Çevre günü var. Biri Atatürk Orman Çiftliği’nin ortasına kondurulmuş ve adına “saray” denilen yerde kutlanan sarayların çevre günü. Diğeri ise Gezi ile boyut atlamış, çevre meselesinin bu ülkenin ortak değeri olduğunu herkese göstermiş, sembol isimlerin hapse atıldığı çevre günü. Bugünü saraylar kutluyor, halk ise mücadelesini veriyor.

5 Haziran Dünya Çevre günü şimdiye kadar kutladığımız en politik çevre günü aslında. 5 Haziran 2013’deki Türkiye’yi düşünün. Milyonlar sokağa çıkmış, kente ve doğaya karşı her türlü suça karşı toplum birleşmişti. Bu 5 Haziran ise 2013’den çok daha politik bir anlama sahip. Çünkü Gezi davası ile Osman Kavala'ya ağırlaştırılmış müebbet, Mücella Yapıcı, Tayfun Kahraman, Mine Özerden, Çiğdem Mater Utku, Yiğit Ali Ekmekçi, Ali Hakan Altınay ve Şerafettin Can Atalay’a 18 yıl hapis cezası verildi ve şu an Yiğit Ali Ekmekçi hariç hepsi hapiste.

Gezi’de insanların sokakta olması çok politik bir şeydi. Ama Gezi’nin şimdi hapiste olması daha politik bir şey.

Ama yukarı mahallede bir şenlik, bir mutluluk var ki 5 Haziran’a çoşku ile giriliyor.

5 Haziran kutlamaları yukarı mahallede erkenden başlamıştı. 1 Haziran günü Emine Erdoğan'ın öncülüğünde hazırlanan 'Dünya Ortak Evimiz' kitabının tanıtımı yapıldı. Kitaba Doğal Hayatı Koruma Vakfı (WWF), TEMA Vakfı, TURMEPA, Akdeniz Koruma Derneği, Yuvam Dünya Derneği, Çöpüne Sahip Çık Vakfı gibi STK’ların yöneticileri, doğa fotoğrafçısı, doğa korumacı ve hatta çevre gazetecileri de yazıları ile katkı koydu.

Emine Erdoğan’ın bu kitabına 28 yerli ve yabancı isim yazıları ile destek vermişti. Şehircilik Bakanlığı da ortakevimiz.com gibi bir web adresi açarak desteğini esirgememişti.

ÇEVRENİN YÜKSELEN DEĞERİ

Gezi davasının sonuçlanması ve Taksim Dayanışması’ndan isimlerin içeri alınması bu 5 Haziran’ı tek başına anlamlı kılmaz. Bu 5 Haziran’ın süreci de anlamını güçlendiriyor.

Hatırlayalım, 2018 yılı biterken poşet paralı olmuş, iktidar çevreyi kirletenden para kazanmanın yolunu bulmuştu. Çünkü poşet paralı olmuyor, doğa ve topluma yeni bir fatura ödetiliyordu. 2019'da Sıfır Atık Vakfı, 2020’de ise meclis kararı ile Türkiye Çevre Ajansı kuruldu. Vakıf’ın ve Ajans’ın başındaki isim sayın Emine Erdoğan idi. Bu açık açık telaffuz ediliyordu.

Düşünsenize poşetin 25 kuruş olması sonrası ilk yıl vakıf, ikinci yıl ajans kurulmuş, üçüncü yıl ise Gezi direnişinin isimleri hapse atılarak önleri kesilmiş, çevre STK’ları ve bakanın desteği, bakanlığın imkanları ile Emine hanım çevre konusunda ülkede bir otorite haline gelmişti.

Böyle bir yükseliş, bu kadar muhalefetsiz ilerleme herhalde görülmemiştir. 

Pürüzsüz dememiz abartı gelebilir ama gazeteci Bahadır Özgür’ün bir twitini haber yapan bütün yayınlara yayın yasağı getirilmesi bunun en absürt ispatı değil mi?

Twite dair habere getirilen yasak nedeniyle haberi değil twiti paylaşalım;

HEYECAN DORUKTA 

Bu 5 Haziran’ı anlamlı kılan başka şeyler de var. Meclis’e yeni bir kanun daha geldi. O da sessiz sedasız görüşülüyor. "Çevre Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi” adıyla çevre diyerek başlayan ve devamında 11 kanunu değiştiren teklif Cumhurbaşkanı’na, “hanımına” ve gayri menkul şirketlerine yetki, imtiyaz sağlıyor, istisnalar getiriyor. Atık su, atık bertaraf tesisi ve atık geri kazanım tesislerinin yapımının şirketlere devredilmesi, yani hasta garantili hastane, yolcu garantili köprüye çevrilmesi. Dert yeni bir sermaye transferi, ülkeyi batıran modeli buraya taşımak. Bunları geçen hafta yazmıştık.

Şimdi tam oldu değil mi? Çevre STK’larını, mahkemeleri, TBMM’nin yasama yetkilerini arkasına almış bir first lady’imiz var.

Bu ülkede artık iki tane 5 Haziran Çevre günü var. Biri Atatürk Orman Çiftliği’nin ortasına kondurulmuş ve adına “saray” denilen yerde kutlanan sarayların çevre günü. O günün anlamı vakıf, ajans, stk’lar ile desteklenen yeni bir ekonomik yapı.

Diğeri ise Gezi ile boyut atlamış, çevre meselesinin bu ülkenin ortak değeri olduğunu herkese göstermiş, Osman, Mücella, Tayfun, Mine, Çiğdem, Ali Hakan ve Can gibi sembol isimlerin hapse atıldığı çevre günü.

Bugünü saraylar kutluyor, halk ise mücadelesini veriyor.

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *