Yeni Yol Grubu Grup Başkanvekili ve Muğla Milletvekili Doç. Dr. Selçuk Özdağ, geçtiğimiz hafta 13 maddesi hafta kabul edilen ve Genel Kurul gündeminde olan Siber Güvenlik Kanun Teklifi üzerinde eleştirilerini sıralarken, “Bu yasa, daha önce getirilen dezenformasyon düzenlemeleri ve RTÜK yetkilerinin genişletilmesiyle birlikte, ifade özgürlüğüne ağır bir darbe vuruyor. İktidarın ‘güvenlik’ adı altında vatandaşların özel hayatına müdahale etme yetkisini sınırsız hale getirdiğini görüyoruz. Burada asıl amaç, halkı susturmak ve muhalif sesleri sindirmektir” dedi. Özdağ, etki ajanlığı düzenlemesinin olasılığına da işaret ederek, “Dezenformasyon Yasası, RTÜK ve Etki ajanlığı (ki yakında tekrar getirecekler) bir paket programının devamıdır” dedi.
Muhalif- Ankara
Doç. Dr. Selçuk Özdağ, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde (TBMM) düzenlediği basın toplantısında, gündemdeki Siber Güvenlik Yasası’na ilişkin çarpıcı değerlendirmelerde bulundu. Yaklaşık 2.5 sene önce tüm çabasına rağmen yasalaşan Dezenformasyon Yasasının kendisinden sonra gelecek paketlerden ilki olduğuna dikkat çeken Özdağ, etki ajanlığı düzenlemesi olasılığına işaret ederek, “Dezenformasyon Yasası, RTÜK ve Etki ajanlığı (ki yakında tekrar getirecekler) bir paket programının devamıdır” dedi. TBMM’de görüşülen yasanın, kişisel verilerin korunmasını hiçe sayarak devletin geniş çaplı bir gözetim mekanizması kurmasına zemin hazırladığını dile getiren Özdağ, “Bu yasa ile tüm internet kullanıcılarının verileri toplanabilecek, kişisel mahremiyete keyfi müdahaleler yapılabilecek. Daha önce benzeri yasalarla basına sansür uygulanmıştı, şimdi ise bireylerin dijital alandaki özgürlükleri hedef alınıyor” dedi. Söz konusu düzenlemenin, “kritik altyapı” ve “kritik kamu hizmeti” gibi belirsiz kavramlarla muğlak hale getirildiğini belirten Özdağ, “Bunlar hukuk devleti ilkesiyle bağdaşmayan, subjektif yorumlara açık tanımlamalardır. Yargının bağımsız olmadığı bir ülkede, bu yetkilerin nasıl suistimal edileceğini hepimiz çok iyi biliyoruz” diyerek tehlikeye dikkat çekti.
SİBER GÜVENLİK TEKLİFİNE MADDE MADDE İTİRAZ GEREKÇESİ
Özdağ’ın açıklamaları şöyle:
Söz konusu teklif ile kurulması düşünülen Siber Güvenlik Başkanlığı’nın yetkileri tam bir belirsizlik içermektedir.
Türk hukuk sistemimizde daha önce hiç adını duymadığımız “kritik altyapı” ve “kritik kamu hizmeti” gibi ne olduğu belli olmayan soyut kavramlarla şapkadan yeni tavşanlar çıkarılmaktadır.
Mesela teklifin 3. maddesinin j bendinde düzenlenen “SOME” (Siber Olaylara Müdahale Ekibi) isimli birimle ilgili olarak SOME’lerin kimlerden oluşacağı, yetkilerinin ne olduğu ve burada çalışacak kişilerin seçiminin nasıl yapılacağı hususları belirsiz bırakılmış. Zira 5. maddeye göre SOME’ler Başkanlık tarafından kurulup denetlenecek ve 6. madde gereğince detayları Cumhurbaşkanlığı tarafından çıkarılacak bir yönetmelikle belirlenecektir.
Ancak, kanunun kendisinin sınırlarını çizmediği bir konuda Cumhurbaşkanlığı yönetmeliğiyle düzenleme yapılması Anayasa’nın kanunilik ilkesine aykırıdır. Bu belirsizlikler, hukuki öngörülebilirliği zedelediği gibi kişilerin haklarını keyfi müdahalelere karşı savunmasız bırakmaktadır.
Teklifin 6. Maddesinde Siber Güvenlik Başkanlığına sınırsız bir erişim yetkisi tanınmış. Buna göre Başkanlık, “her türlü bilgi, belge, veri ve log kayıtlarını” Başkanlık sistemlerine aktarabilir; elektronik bilgi işlem merkezlerinden, iletişim altyapılarından ve arşivlerden sınırsız şekilde faydalanabilir. Kamu kurumları ve kritik alt yapı kuruluşlarından veri ve Log kayıtlarını toplama, iki yıl süreyle saklama ve çalışma süresi sonunda imha yetkisi öngörülmesine rağmen mevcut verilerin korunması, imha koşulları, kötüye kullanımın önüne geçilmesi, kurumun denetlene bilirliği, hukuki sorumluluğuna ilişkin belirsizliğe rağmen insanlara 2-5 yıl arasında hapis cezası öngörülmesi objektif olunmayacağının açıkça göstergesidir.
Keyfi işlemlerin ucunun açık bırakılması ileri demokrasi planları yerine git gide gerileyen demokrasiye sebebiyet verecektir ki talimatlar ile yargının uygulamak zorunda kaldığı hukuksuzluklar bunun ispatıdır.
Bu düzenlemelerde Başkanlık tarafından elde edilecek bilgi ve belgelerle ilgili yasal güvenceler yer almadığı gibi (bu kapsamda hakim onayı şartı aranabilir), yasal süreçlerin nasıl işleyeceği de belirsiz bırakılmıştır.
Bu durum, kişilerin özel hayatına ve kişisel mahremiyetine keyfi bir müdahale riski taşımaktadır, zira geçmişte Anayasa Mahkemesi benzer yetkileri iptal etmiştir.
Teklifin 8. Maddesinde sınırsız yetki veren ve Anayasa ile ilgili kanunlara açıkça aykırı olarak gecikmesinde sakınca bulunan hallerde hakim onayı olmaksızın arama yapma, dijital materyallere el koyma ve veri toplama yetkisi verilmektedir. Gecikmesinde sakınca bulunan haller net şekilde belirtilmelidir. Uygulamada bilindiği üzere güvenlik birimleri yetkisini kullanırken neredeyse tüm işlemlerinde gecikmesinde sakınca bulunan hal kapsamında işlem yapmaktadır.
Ancak hukuki gerçeklik göz önüne alındığında çok az olay için gecikmesinde sakınca bulunan hal olmasına rağmen sübjektif işlemler ve takdir yetkisinin kötüye kullanılması ile usulüne uygun hale getirilmeye çalışılmaktadır. Teklif bu haliyle, Anayasa’da düzenlenen konut dokunulmazlığı hakkının ve el koyma ve kopya alma bakımından da Özel Hayatın Gizliliği ve Kişisel Verileri koruma hakkının keyfi şekilde ihlal edilmesine yol açabilecek niteliktedir.
Teklifin 12. Maddesinde Bakanlıkta kadrolu veya sözleşmeli statüde görev yapanlardan Bakanlık ile herhangi bir nedenle ilişiği kesilenler, Bakanlıktan muvafakat almadan iki yıl süreyle yurt içi veya yurt dışında siber güvenlik alanında resmi veya özel başka hiçbir görev alamaz ve bu alanda ticaretle uğraşamaz, serbest meslek faaliyetinde bulunamaz ve özellikle bu sektörde faaliyet gösteren bir şirkette hissedar veya yönetici olamaz diyor. Niye?
Teklifin 16. Maddesinde kamu kurum ve kuruluşları hariç olmak üzere bu Kanunla yetkilendirilen mercilerin ve denetim görevlilerinin görev ve yetkileri kapsamında istedikleri bilgi, belge, yazılım, veri ve donanımı vermeyenler veya bunların alınmasına engel olanlar bir yıldan üç yıla kadar hapis ve beşyüz günden binbeşyüz güne kadar adli para cezası ile cezalandırılır. Bu hükmün hapis cezası ile ilgili kısmına yaptığımız itirazlar şimdilik kabul gördü ve bu kısmı metinden çıkarıldı. Ama bundan önce geçen 6. Ve 8. Maddelerde zaten bundan farklı hükümler içermiyordu.