Siyasetteki kısırdöngünün karamsarlığından biraz uzaklaşmak isterseniz, gelin kitaplar arasında kaybolalım.
Gerçi o da kolay değil, örneğin her elime alışta başa dönmek gibi bir durum hasıl oldu Proust’un Sodom ve Gomorra’sını okurken. İkide birde sözlüklere başvurmak, “Google’ı açıp kapamaktan yalama etmek” de cabasıydı bu okuma maratonunun. Proust Ustanın toprağı bol olsun da, “yazarlar anlaşılmamak için mi yazarlar?” Diye bir soru dönüp durdu hep kafamda.