Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın NATO’nun genişleme sürecine ilişkin 13 Mayıs’taki ilk açıklamasını dikkat çekici bulmuştum. Özelikle de Finlandiya’dan bahsetmeyip, İsveç ve Hollanda vurgusu yapmasını.
Merakım bunun bilinçli bir tavır olup olmadığıydı. Acaba devlet aklı, Finlandiya ve İsveç’i iki ayrı dosya olarak ele alarak, olumsuz tavrını ilkesel bir zemine mi oturtmaya karar vermişti?
Erdoğan’ın hemen ardından İbrahim Kalın’ın “kapıyı kapatmıyoruz” açıklaması ve PKK konusunda “özellikle İsveç’teki varlıkları ve Stockholm’ün tavrı” vurgusu, bu düşüncemi destekleyen ikinci adım oldu.