Bu satırlara başladığım saat, 19.07 yani bazıları için AŞK’ın da saati. Öyle ya taraftar olunca bütünüyle endeksleniyor ve bazıları içinde her şeyden üstün oluyor.
Bir kadın olarak sporun her dalı gibi bilhassa futbolu da severdim. Severdim, çünkü ne doğru dürüst bir lig var, ne centilmenlik, ne de futbol. Şanlı tarihini arkasına alıp, kimselerin söylemediğini söylediği, örnek olduğu için teşekkürler, Fenerbahçe Spor Kulubü. Hem üretti, hem çabaladı, hem örnek oldu.
Elbette, ülkemizde Spor Toto Süper Lig olarak; öncelikle Galatasaray Spor Kulübünün, “futbol alanında” emek veren malzemecisinden, futbolcusuna tüm teknik ekibi kutluyor, başarılarının devamını diliyorum. Futbolu sevdiğim yıllarda lig, geçmişten gelen ve geleneksel hale gelmiş; biri olmadan bir diğerinin esâmesinin okunmadığı yıllar olarak; ayrılmaz üçlü ve bir artı ile yani Galatasaray, Fenerbahçe, Beşiktaş ve Trabzon diye bir efsane zincirdi. Şimdilerde sadece “La Liga” ile futbol keyfimizi dengelemeye çalışsak da, adaletin olmadığı yerde her yere sirayet etmiş düzenin parçalarının yansıması, toplumun rengini belirliyor. Bu kadar ayrışırken; hem bir yandan boğuşmak zorunda kalan, diğer yandan işini yapmaya çalışmak ve toplumun dinamitlerinin ateşini yakmak.
FENERBAHÇE SPOR KULÜBÜ FARKI
Ses oldu, nefes oldu; ardından maç tezahüratlarından ayrışıp da susmak bilmeyen, bazı futbol takımı taraftarlarının da ağza alınmayacak küfürlerinin ne yazık ki sahibi. Galatasaray’ın, son maça kalan ve ezeli rakibi Fenerbahçe ile oynayacağı maç öncesinden kazanılan şampiyonluk sonrası bile çın çın küfürler dolaşıyordu, sokaklarda. Üstelikte kadın taraftarlara hiçte yakışmayacak sözlerdi. Adet bu olmuş, maç olsun olmasın ligde, Fenerbahçe’ye karşı sürekli küfür sallamak, gayet normal bir durum olmuş. Peki, Fenerbahçe SK, ne ve neler yapmış?