BMGS’nin “iyi niyet” treni “federasyona” gider
Bilindiği üzere, KKTC Cumhurbaşkanı Tatar Ekim - Kasım 2020 döneminde KKTC Devleti için “federal çözüm” arayışının artık bittiğini ve KKTC’nin “egemen eşitlik temelinde iki devletli çözüm” hedefi doğrultusunda politika güdeceğini açıklamıştı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan diplomasi hamlesine çekincesiz tam destek vermişti.
İki Cumhurbaşkanı bu hamlenin gerekçelerini de açıklamışlardı.
Geçen 4 yıl 3 ay içinde her iki devletin Liderleri, devlet adamları kararlı ifadelerle “egemen eşitlik temelinde iki devletli çözüm” hedefine desteklilerini sürdürmüşlerdir.
Tatar – Fidan Buluşması
KKTC Cumhurbaşkanı Sayın Tatar’ın ve Dışişleri Bakanımız Fidan’ın 8 Ocak’ta Lefkoşa’da basın toplantısında dile getirdikleri içinde hamaset de bulunan karşılıklı ifadeler, KKTC’nin “egemen eşitlik temelinde iki devletli çözüm” siyasetinin ilân edildiği günden itibaren son 4 yıldır işittiğimiz söylemden farklı bir içerik ve mahiyet taşımamıştır.
KKTC Cumhurbaşkanı’nın görev süresi 2025 içinde sona erecektir. Muhtemelen önümüzdeki Ekim ayında KKTC’de Cumhurbaşkanlığı için seçim yapılacaktır. Sayın Dışişleri Bakanı Fidan’ın KKTC’ni ziyaretinin ana amacından birinin Sayın Tatar’a Türkiye’nin desteğini göstermek olduğu düşünülebilir.
Diğer amacın da önümüzdeki dönemde 17 – 19 Mart’ta İsviçre’de BMGS’nin sürmekte olan “iyi niyet görevi” çerçevesinde Kıbrıs konusunda plânlanmış bulunan muhtemelen 5+1 sözde gayrıresmî toplantı hakkında iki Devlet arasında istişare yapmak olduğu da söylenebilir.
Erdoğan’ın “KKTC’ni tanıyın” çağrıları
Hatırlanacağı üzere, Sayın Cumhurbaşkanı Erdoğan 2022 Eylül ayında BM 77. Genel Kurulu’nda milletlerarası camiaya KKTC’ni “resmen tanıyın” çağrısını yaptı. Bu çağrıyı BM Genel Kurulu’nun 78. ve 79. dönem toplantılarında da tekrarladı.
Söylemler eyleme dönüşmedi
Bununla beraber, bir sade vatandaş olarak dışarıdan bakınca görebildiklerimin ifadesi mahiyetinde isteksizce söylemem gerekirse, aradan geçen 4 yıl 3 ay zarfında, KKTC’de ve Türkiye’de “egemen eşitlik temelinde iki devletli çözüm” hedefi hakkındaki resmî söylemleri diplomasi sahasında destekleyen, böylece kararlılığımızı pekiştiren somut bir adım atılabilmiş değildir.
KKTC Meclis’inden destek yok
KKTC Cumhuriyet Meclisi’nden “egemen eşitlik temelinde iki devletli çözüm” hedefine destek beyan eden bir kararın veya bildirinin çıkması mümkün olamamıştır. KKTC’de ana muhalefet Partisi’nin GKRY’deki komünist AKEL Partisi ile olan ilişkileri ve bağlantıları bilinmektedir. Bu olgu KKTC’deki muhalefetin KKTC’nin egemen devlet olarak yaşatılması hamlelerine mesafeli durmalarının başlıca sebeplerinden biridir.
BMGS’nin “iyi niyet” misyonu “eski tas eski hamam” misali
KKTC’nin “egemen eşitlik temelinde iki devletli çözüm” hamlesini yapmasından bu yana KKTC’nin diplomasi sahasında yaptığı uygulamalar “eski tas eski hamam” misali tecelli etmiştir.
KKTC Hükûmeti, BMGS’nin hedefi “iki toplumlu, iki kesimli ve BM Güvenlik Konseyi’nin (BMGK) tarif ettiği şekildeki siyasî eşitlik temelinde federal çözüm” olan “iyi niyet” görevi çerçevesinde kalmaya devam etmiştir.
KKTC BMGS’nin “iyi niyet” görevi çerçevesinde Ada’daki taraflarla yürüttüğü bütün diplomatik temas ve görüşmelere katılmayı sürdürmüştür ve sürdürmektedir.
“Gayrıresmî” etiketi göz boyamadır
BMGS Kıbrıs’taki iki lider arasında ve zaman zaman 5+1 esasında düzenlediği görüşme ve faaliyetlere “gayrıresmî” etiketini yapıştırarak adeta “göz boyama” hileleri yapmaktadır. Oysa BMGS 2020’den bu yana BMGK’ne sunduğu 18 raporda da “Kıbrıs Türk tarafıyla” veya “Kıbrıs Türk toplumu Lideriyle” kendisinin ve mesai arkadaşlarının yaptığı, gayrıresmî olanlar da dahil, her görüşmeyi, buluşmayı, karşılaşmayı, hattâ nezaket icabı el sıkışmayı BMGK’nin kendisine 1975’te tevdi ettiği “iyi niyet görevi” çerçevesinde gerçekleşen faaliyetler olarak takdim etmektedir.
BMGS’nin raporlarında çözüm arayışı sürüyor tablosu
Bu raporlar BM sistemi içinde İngilizce, Fransızca, Rusça, Çince, İspanyolca ve Arapça yayınlanmaktadır. Yani, bu raporları dünyada milyarlarca insan kendi ana dilinde okuyabilmektedir. Bu raporların ortaya koyduğu tablo Kıbrıs uyuşmazlığına çözüm arama çalışmalarının BMGS’nin “iyi niyet görevi” çerçevesinde devam ettiği şeklindedir. Bu tablo milletlerarası camianın diplomasideki reflekslerle “pişirilmekte olan aşa su katmayalım” düşüncesiyle Türkiye’nin “KKTC’ni resmen tanıyınız” çağrısını dikkate almazdan gelmeleri ağır basan bir ihtimaldir.
BMGK’nin ve BMGS’nin amacı KKTC’nin hamlesini önlemek
BMGK’nin ve BMGS’nin amacı, Avrupa kıtasında ve Orta Doğu’da yaşanmakta olan savaşlar ve çeşitli bölgelerdeki gerginlikler döneminde KKTC’nin ve Türkiye’nin “egemen eşitlik temelinde iki devletli çözüm” hedefi istikametinde ilerleme sağlamasını, ABD ve AB’nin Türkiye’ye yapacağı baskılarla, önlemeye çalışmaktır.
“Başkaları ne der, muhalefet ne der” dememeli
Dış politikanın uygulanmasında “başkaları ne der ne yapar” düşüncesi, kaygısı hâkim olursa, millî menfaatler istikametinde yürünmesi zorlaşır, imkânsızlaşabilir.
KKTC’de belirli bir muhalefet cephesi, sözde GKRY’ne toplum olarak yamanmak suretiyle adı “federasyon” kendi “gerçek federasyon olmayan” bir çözüm yoluyla, kapağı, Türkiye’nin de tam üye olarak yer almadığı AB’ne atma hülyası içindedir. Bu sebeple KKTC’nin BMGS’nin iyi niyet görevi çerçevesinde kalmasını ve Cumhurbaşkanı Tatar’ın BMGS’nin her girişiminin içinde olmasını istemektedirler. Tatar’ın “egemen eşitlik” ve “iki devletli çözüm” söyleminden rahatsız görünmektedirler. Cumhurbaşkanı Tatar’ın bu söylemiyle “Kıbrıs Türk toplumunun tecridini derinleştirdiğini” iddia etmektedirler. Muhalefetin amacın KKTC’deki seçim yılında Tatar’ı siyasî baskı altına alarak KKTC’nin tanınması yönünde yapılması gereken somut hamleleri önlemek olduğunu değerlendiriyorum. KKTC muhalefeti bu yaklaşımıyla GKRY ve önde gelen Batılı çevrelerle amaç birliği içinde hareket ediyor olmaktadır.
Dünya işine geldiği gibi hareket ediyor
Bu durum bana ABD’nin ve AB’nin Annan Plânı döneminde KKTC’deki Aralık 2003 Genel Seçiminde Plân’ı savunan muhalefete destek verdiğini hatırlatmaktadır. Bu husus ABD’de Kıbrıs konusunda Kongre’ye sunulan yıllık raporlarda kayıtlıdır.[i]
Günümüzde İsrail’in yaptıklarına bakınız! İsrail kendi kısır menfaatleri için “soykırım” yapıyor. Dünya bir şeyler diyor ama ne yapabiliyor? Soykırım yapanı alkışlayan ABD Kongresi’nin üyeleri “dünya bize ne der ne düşünür, imajımız ne zarar görür” diyorlar mı?
Günümüzde BMGS’nin bizzat kendisi son iki yıldır “BMGK’nin Konseyi’nin felç olduğunu, etkisizleştiğini” söylemiyor mu?
Demokrasi şampiyonluğu yapan ABD halkı 4 yıl önce ABD Kongresine yapılan baskını alkışlayan, dış politikadaki söylem ve eylemleri sebebiyle “dünya barış ve güvenliği için tehdit” olarak görülen Trump’ı yeniden Başkan seçmedi mi? Yeniden seçildikten sonra Trump “Kanada’nın bir eyalet olarak ABD’ne katılmasını talep etmedi mi? Danimarka’dan Grönland’ı kendisine parayla satmasını istemedi mi?
Devletler günümüzde kendi işlerine geldiği durumlarda bir devletin “terör örgütü” dediği veya BMGK’nin “terör örgütü” tasnifinde yer alan silâhlı örgütlerle işbirliği yapmakta beis görüyor mu?
“Etkisini kaybetmiş” ve “felç olmuş” BMGK’nin 1975’te aldığı tek yanlı kararla BMGS’ne Kıbrıs’ta federal çözüm için verdiği “iyi niyet görevi” çerçevesinde kalmayı KKTC neden sürdürmektedir?
Eski filmler vizyonda
Sayın Tatar 2020 Ekim ayında KKTC Cumhurbaşkanı seçildikten hemen sonra BMGS’ gelen GKRY Lideri ile buluşma ve 5+1 toplantı teklifleriyle karşılaştı.
O dönemde kaleme aldığımız “BM Yapımı Eski Film Vizyona Konulmaktadır” [ii] ve “Kıbrıs'ta Aynı Hatalar Yapılmamalı” [iii]başlıklı benzer muhtevalı yazılarda, diğer hususlar meyanında şu görüşümüze de yer vermiştik:
“...Sayın CB TATAR, 5’li Konferansa katılmayı da kabul ettiğini açıklamış. Ancak Sayın CB Tatar şunu bilmelidir ki, şimdiki haliyle o masadaki tezgâhtan sadece, adı “federasyon”, kendi “mahalli muhtariyetten” farklı olmayan; Türkiye’nin etkin ve fiili garantilerinin en iyi ihtimalle sulandırıldığı ve Cumhurbaşkanı seçildiği kendi Devleti’nin de lağvedilmesi sonucunu doğuran bir çözüm şekli çıkar. Ayrıca, böyle bir çözüm halinde de Kıbrıs Türk halkı, Kıbrıs Cumhuriyeti’ne yamanarak AB’ne katılmış olacağı için, içinde Türkiye’nin yer almadığı AB ile bütünleşmiş olur. Yani Kurucu Cumhurbaşkanı merhum Denktaş’ın “ben Türkiyesiz Cennet’e bile girmem” diyerek reddettiği Türkiyesiz AB’ne giriş tahakkuk etmiş olur... BM’nin Kıbrıs müzakere masasına oturduktan sonra masayı devirmek kolay hattâ mümkün değildir... Barış çağrısı, barış politikasına ‘evet’ ama, Sayın Tatar KKTC Cumhurbaşkanı olarak davet edilmeden ve BMGS’nin iyi niyet görevi KKTC olgusuna, gerçeğine göre yeniden tarif edilmeden, eski parametreler sıfırlanıp KKTC gerçeğine uygun yeni parametreler belirlenmeden masaya oturulmasıyla teslimiyetin ilk adımı atılmış olur...”
BMGS “Ben BMGK ne derse onu yaparım” diyor
Nitekim BMGS Guterres 28 Ocak 2021 günü New York’ta BM Merkezi’nde düzenlenen basın toplantısında Anadolu Ajansı muhabirinin bir sorusu üzerine şöyle demiştir:
“Benim BM’nin müzakerelere katılımı çerçevesinde bir görevim var. Bu görev, bildiğiniz gibi, açık biçimde iki kesimli, iki toplumlu çözüm hakkındadır...”
BM parametreleri federal çözüm için
Filhakika, Güvenlik Konseyi BMGS’nin Kıbrıs hakkındaki iyi niyet görevine ilişkin talimatı düzenlerken iki toplum ihtiva eden bir (one) Kıbrıs Devleti’nin mevcudiyetine dayalı çözüm öngörmüştür.” (Kararda “Kıbrıs Devleti” ibaresinde baş harfler büyük harfle yazılıdır. Kastedilen sözde “Kıbrıs Cumhuriyeti’dir”)
BM’nin resmî kaynaklarında Kıbrıs sorununun çözümü için BMGS’ne verilen görev hakkında “…iyi niyet görevinin ifasında güdülen hedef, Kıbrıs Devleti için, Kıbrıs’taki iki toplum arasındaki ilişkileri federal, iki toplumlu ve iki kesimli temel üzerinde düzenleyecek yeni bir anayasadır” ifadesi yer alır.
Zikrettiğimiz bu tarifler, ifadeler, BMGK’nin 11 Ekim 1991 tarihli ve 716 sayılı kararıyla benimsemiştir. 716 sayılı Karar’da ayrıca Kıbrıs sorunu için aranan çözümün temel ilkeleri şu şekilde ifade edilmiştir:
“…Kıbrıs (sorununun) çözümünün temel ilkeleri, Kıbrıs Cumhuriyeti’nin egemenliğinin, bağımsızlığının, toprak bütünlüğünün ve bağlantısızlığının (korunması) ve bütün olarak veya kısmen herhangi bir ülkeyle birleşmesinin ve taksiminin her şeklinin veya ayrılmanın (önlenmesi) ve Kıbrıs’ta Kıbrıs Rum ve Kıbrıs Türk toplumlarının refah ve güvenliğini iki toplumlu ve iki kesimli federasyon içinde sağlayacak yeni bir anayasa düzeninin kurulmasıdır.”
BM’nin döşediği raylar federal çözüm yönünde
Bu izahattan anlaşılacağı üzere, KKTC’nin ve Türkiye’nin “egemen eşitlik temelinde iki devletli çözüm” hedefine yönelmeleri ve “bundan böyle çözüm arayışının artık Ada’daki iki egemen halkın bağımsız devletleri arasındaki müzakere ile yapılabileceğini” açıklamaları, Türk tarafının Kıbrıs uyuşmazlığının çözümü için BM zemininde BMGS’nin 1975’te üstlendiği “iyi niyet” rolünden yararlanmasını imkânsız kılmıştır. Yaralanmaya devam olunması söylemle eylem arasında sakıncalı bir tenakuz oluşturmuştur. Yapılan hamlede inandırıcılığı yok etmiştir.
Çünkü, Kıbrıs uyuşmazlığına çözüm aranması için BMGK’nin 1975’te döşediği yolda kullanılan BMGS’nin “iyi niyet görevi” çerçevesindeki “toplumlararası görüşmeler” aracı, engellerle karşılaşmadan ilerleyebilse bile, varacağı son nokta “iki toplumlu, iki kesimli federasyon” olacaktır.
Yani, sözde “Kıbrıs Cumhuriyeti’nin” içinde yapılacak yeni anayasal düzenlemeyle ortaya çıkacağı hayal edilen ve Ada’ya BMGK kararlarıyla yukarıdan aşağıya indirilen bir sözde “federasyon”!
KKTC BMGS’nin “iyi niyet görevini” sorgulamış değildir.
Bu gerçeklere rağmen KKTC Ekim 2020’den sonra geçen 4 yılı aşkın süredir BMGS’nin 1975 modeli “iyi niyet görevini” sorgulamış değildir. BMGS’nin “iyi niyet görevinin” iki tarafından biri olarak kalmaya devam etmiştir. BMGS’nin “iyi niyet görevi” çerçevesindeki iki veya çok taraflı temasları sürdürmüştür. Ada’daki “iki toplumu” müstakbel federal çözüme alıştırmak, “iki toplum” arasında yakınlaşmayı ve kaynaşmayı bu maksatla kolaylaştırmak için BM’nin ve AB’nin siyasî ve parasal katkılarıyla kurulmuş bulunan bütün “iki toplumlu” yapılar içinde kalmış, faaliyetlere katılmayı sürdürmüş ve sürdürmektedir.
KKTC, BMGK’nin tek yanlı bir kararına dayanarak BMGS’nin “iyi niyet görevi” çerçevesindeki “iki toplumlu” faaliyetler hakkında “güncelleme” bildirimlerinde de bulunmaktadır. Bu yazılı bildirimler BMGS’nin devrevî raporlarının eki olarak yayımlanmaktadır. Bütün dünyada okunmaktadır.
BMGS’nin raporlarından alıntılar
KKTC’nin Ekim 2020’de “egemen eşitlik temelinde iki devletli çözüm hamlesini yapmasından bu yana BMGS BMGK’ne “iyi niyet görevi” ve “BM’nin Kıbrıs’taki koruma faaliyeti” hakkında 18 rapor sunmuştur. 6 dilde dünyada okunan bu raporlarda BMGS Kıbrıs’ta çözüm arayışının “iyi niyet görevinin” çerçevesinde, yani “federal çözüme yönelik olarak” sürdüğünü başlıca şu ifadelerle tebarüz ettirmiştir:
● “Birleşmiş Milletler çerçevesinde ve ilgili BMGK kararlarına uygun olarak Kıbrıs'ta kapsamlı bir çözüm.”
● “Kıbrıs müzakerelerinde Birleşmiş Milletler parametrelerini belirleyen ilgili BMGK kararları Genel Sekreter olarak, bana rehberlik ediyor.
● “BMGK, yaklaşık 50 yıldır aldığı çok sayıda kararla Kıbrıs adasında tek egemen devletin bulunduğunu açıkça ortaya koymuştur”.
● Kıbrıs'ta Birleşmiş Milletler çerçevesinde ve ilgili BMGK kararlarına uygun olarak kapsamlı bir çözüm.
● “Yeşil Hat Yönetmeliği’nin uygulanmasında memnuniyet verici bir gelişme de Kıbrıs Türk toplumunda üretilen hayvansal kökenli olmayan işlenmiş gıdalar ve gıdayla temas eden ambalaj malzemeleri üzerindeki yasağın Kıbrıs Cumhuriyeti tarafından bazı hatlarda kaldırılmasıdır.” (Sözde Kıbrıs Cumhuriyeti’nin” bütün Ada üzerindeki egemen olduğu iddiasını destekleyen bir ifade, 5 Temmuz 2023 tarihli ve 498 sayılı Rapor).
● BMGS raporlarında “benim iyi niyet görevim” (my mission of good offices) ibaresine defalarca yer vermeğe özen göstermektedir.
BMGS’nin son Ocak 2025 raporu da “BM parametreleri” diyor
BMGS “iyi niyet görevi” hakkında BMGK’ne sunduğu 14 Ocak 2025 tarihli raporda da çözüm arayış çalışmalarının “federal çözüm” istikametinde olduğunu şu ifadeyle ortaya koymuştur:
“Barışçı bir çözüm yolu arayışında taraflarla ve Garantör güçlerle kararlılıkla sürdürmekte olduğum temas ve diyalogda Birleşmiş Milletler parametrelerini belirleyen ilgili Güvenlik Konseyi kararları bana rehberlik etmeye devam ediyor.”
BMGS “federal çözüm” kavramını kullanmadan çözüm arayışının “federal çözüm” istikametinde olduğunu “BM parametrelerini belirleyen ilgili BMGK kararlarına” atıf suretiyle ortaya koymuştur. Bilindiği gibi ilgili BMGK kararları “federal çözüm” öngörmekte ve “parametreleri” de buna göre belirlemiş bulunmaktadır.
BMGS’nin Ocak 2025 raporunun ortaya koyduğu tablo
BMGS’nin “iyi niyet” görevine dair 14 Ocak 2025 tarihli son raporunun içeriği basın yayın organlarımızda yer almadı. Bazı paragraflarını Türkçe’ye çevirerek kamu oyumuzla paylaşmak istiyoruz. Dünyanın büyük çoğunluğunun kendi dilinde okuyabildiği raporun Kıbrıs’ta çözüm arayışı hakkında ortaya nasıl bir tablo koyduğunun anlaşılmasına yardımcı olacağını düşünüyoruz:
“2. Rapor, 13 Haziran 2024'ten 11 Aralık 2024'e kadar olan gelişmeleri kapsıyor. Kıbrıs Özel Danışman Yardımcısı Colin Stewart'ın liderliğinde Genel Sekreter'in iyi niyet misyonu tarafından yürütülen faaliyetlere ilişkin bir güncelleme sunuyor. Raporda ayrıca Genel Sekreterin taraflarla ilişkileri de yer alıyor.”
“3. Görevini Temmuz ayında tamamlayan Kıbrıs'taki Kişisel Temsilcisi María Ángela Holguín Cuéllar'ın çalışmalarına dayanarak, Genel Sekreter iki lider ve garantör Güçler olan Yunanistan, Türkiye ve Büyük Britanya Birleşik Krallığı ile temasa geçti ve Kuzey İrlanda. Bu görüşmelerin ardından Kıbrıs Rum lideri Nikos Christodoulides ve Kıbrıs Türk lideri Ersin Tatar'ı 15 Ekim'de New York'ta resmi olmayan bir akşam yemeğine davet etti.”
“4. Liderler, ileriye yönelik yolu tartışmak üzere yakın gelecekte Genel Sekreter'in himayesinde daha geniş bir formatta gayrı resmi bir toplantı yapılması konusunda anlaştılar. Ayrıca yeni geçiş noktalarının açılması olasılığını araştırmak üzere Kıbrıs'ta buluşma konusunda da anlaştılar. Dönem boyunca iki taraf, Birleşmiş Milletler'in himayesinde bu özel konuyu tartışmaya başladı.”
“5. 15 Ekim'deki gayrı resmi toplantı adanın her iki tarafında da memnuniyetle karşılandı ve Kıbrıslılar arasında, iki Kıbrıslı lider arasında Kıbrıs sorunuyla ilgili diyaloğa dönüş yönünde ilerleme kaydedilebileceğine dair umutları artırdı. Yeni geçiş noktalarının açılması ihtimali her iki toplumda da memnuniyetle karşılandı. Ayrıca, garantör güçlerin de dahil olduğu daha geniş bir formatta yapılacak gayrı resmi toplantı, barış sürecine yeniden odaklanılmasını sağladı ve Kıbrıs meselesinin esaslı yönlerine ilişkin kamuoyunda tartışma ve spekülasyonları ateşledi.”
“6. Garantör güçler Yunanistan ve Türkiye, liderler düzeyinde düzenli toplantılar da dahil olmak üzere çeşitli düzeylerde ilişkileri geliştirmeye devam etmiştir. İki başkent, ilişkilerini güçlendirmeye devam etme konusundaki kararlılıklarını defalarca yinelemiştir. Kıbrıs meselesi bağlamında barış sürecine yapıcı destek vermelerinin kritik olduğu göz önüne alındığında, bu yakınlaşma cesaret vericidir.”
“7. Kıbrıslı Rum ve Kıbrıslı Türk siyasi parti temsilcilerinin Slovakya Büyükelçiliği himayesinde gerçekleşen toplantılar, ada genelinden 15 partinin katılımıyla raporlama döneminde de düzenli olarak devam etmiştir. Siyasi partiler ortak bildirilerinde siyasi atmosferin iyileştirilmesinin, gerilimin düşürülmesinin ve müzakere masasına dönülmesinin gerekli olduğunu vurgulamışlardır. Katılımcılar, her iki toplumun liderleri tarafından yeni girişimlerde bulunulması halinde tatmin edici olmayan mevcut statükonun üstesinden gelinebileceğine inandıklarını ifade etmişlerdir. Özel Danışman Yardımcısı, mevcut siyasi durumu, Kıbrıs barış sürecinin bağlamını ve güven artırıcı önlemleri tartışmak üzere 23 Ekim'de iki tarafın katıldığı bir toplantıda hazır bulunmuştur.”
“8. İsveç Büyükelçiliği himayesindeki Kıbrıs Dini Yolu barış süreci çerçevesinde, başta adanın her iki tarafında yaşayan çeşitli dini toplulukların liderleri, özellikle Hıristiyan ve Müslüman liderler ve inanç temelli kurumlar arasındaki işbirliğinin daha da geliştirilmesi için çaba gösterilmeye devam edildi.”
“9. Önceki rapor döneminde sivil toplum gruplarının faaliyetlerinde kaydedilen artış 2024'ün sonuna kadar devam etti. Birçok kişi müzakerelerin yeniden başlaması ve yeniden birleşme ve yeni geçişlerin açılması çağrısında bulundu. Süren hayal kırıklığına ve temel şüpheye rağmen müzakere yoluyla bir çözüm mümkün olmaya devam etti”.
“10. Son olarak iki lider, 10 Aralık'ta Lefkoşa'da Özel Danışman Vekil’inin ev sahipliği yaptığı yıl sonu resepsiyonunda da gayri resmi bir araya geldi.”
“11. Genel Sekreterin iyi niyet misyonu, ada içi teması, işbirliğini ve güven inşasını teşvik etmiş ve misyonun faaliyetleriyle ilgili olarak uluslararası ortaklarla etkileşime geçmiştir. (BMGS’nin) Özel Danışman Vekili, iki lider (Kıbrıs Türk ve Rum) ve temsilcileri, siyasi partiler, dinî liderler, kadın ve gençlik grupları dahil sivil toplum kuruluşları, Avrupa Birliği, Dünya Bankası ve diplomasi camiası ile 54 toplantı gerçekleştirmiştir. Bunların yanı sıra, BM üyesi devletlerin üs düzey memurlarını başkentlerde ziyaret etmiştir.”
“12. Her iki tarafın temsilcileriyle diyalog, Özel Danışman Vekil’inin Kıbrıslı Rum müzakereci ve Kıbrıslı Türk özel temsilcisi ile düzenlediği toplantılar, Genel Sekreterin iyi niyet misyonu çerçevesinde teknik komitelerin Kıbrıslı Türk ve Kıbrıslı Rum koordinatörleriyle düzenlenen toplantılar ve 12 teknik komitenin Birleşmiş Milletler kolaylaştırıcıları tarafından komitelerde temsil edilen her iki toplumdan üyelerin katıldığı toplantılar şeklinde üç düzeyde devam etmiştir.”
“13. Teknik Komite’nin çalışmalarını desteklemek, karşılıklı çıkarları ilgilendiren başkaca konuları görüşmek ve 15 Ekim’de BMGS’nin düzenlediği gayrıresmî yemekten sonra tarafların geçişler hakkındaki görüşmelerini desteklemek amacıyla Özel Danışman Vekili, Kıbrıs Rum Müzakereci ve Kıbrıs Türk Özel Temsilci arasında hemen hemen her hafta toplantılar yapılmıştır. Genel Sekreterin iyi niyet misyonu tarafından kolaylaştırılan bu düzenli toplantılar teknik komitelere siyasi rehberlik sağlanması, endişe verici konuların ele alınması ve projelerin ve girişimlerin sürekli uygulanmasının teşvik edilmesi bakımından taraflar için yol gösterici olmuştur.”
“14. İlk olarak 2008 yılında iki toplumun liderleri tarafından barış süreci bağlamında Kıbrıslıların günlük yaşamlarını iyileştirmek amacıyla oluşturulan teknik komiteler BMGS’nin misyonunun himayesinde toplanmaya ve çalışmaya devam etmiştir. İki toplum arasında diyalogun ve işbirliğinin sürdürülmesini, karşılaşılan meydan okumaların ve önemli ortak konuların ele alınmasını sağlamak üzere BM Barış Gücü’nün desteğiyle iyi niyet misyonu komitelerin işlerinin eş güdümünü sağlamış ve kolaylaştırmıştır.”
“15. Yaz dönemindeki olağan yavaşlamaya rağmen Teknik komiteler faaliyetlerine yapıcı biçimde devam etmiştir. Tüm komitelerde toplamda yaklaşık 100 toplantı gerçekleştirilmiştir. Bazı komitelerde, örneğin yayıncılık, toplumsal cinsiyet eşitliği, insani konular ve kriz yönetimi konularındaki komitelerde gecikmeler yaşanmışsa da diğerlerinde, çevre, kültürel miras, kültür ve geçişler komitelerinde yeni girişimler yapılmış ve/veya her zamanki işler korunmuştur.”
BMGS Dünyaya “pişmiş aşa su katmayın” mesajı veriyor
BMGS’nin Rapor 44 paragraftan oluşmaktadır. Yukarıdaki alıntılar BMGS’nin Kıbrıs konusunda dünyada “çözüm arayışı sürüyor. İki toplum birbiriyle kaynaşıyor” algısını yaratma amacını güttüğünü ortaya koymaktadır. BMGS’nin çizdiği bu pembe tablo ile dünyaya “işler yolunda gidiyor; bu aşamada KKTC’nin ve Türkiye’nin çağrılarına cevap verip pişmiş aşa su katmayın” mesajını vermektedir.
GKRY’nin silâhlanma faaliyetlerinden, GKRY’deki çözüm aleyhtarı tutum ve davranışlardan raporlarda söz edilmemektedir.