Sansür yasalarıyla “terbiye edilmek istenen” gazeteciler, sektördeki sorunlar da eklenince acaba cenderede mi yaşıyor? Neler hissediyor? Kimileri “Bugüne değin böyle baskı yaşanmamıştı” diyor ama bir de deneyimli bir gazeteciden geçmişi dinleyelim ve bugünlerle karşılaştıralım mı? Ne dersiniz?
Meslektaşım ve okuldaşım (SBF-Basın Yayın Yüksek okulu) Nilay Karaelmas ile mesleğimiz üzerine sohbet ettik, 40 yıla yaklaşan “dış haberler” deneyimini, New-York’tan Peşaver’e uzanan ortamlardaki çalışma koşullarını anlatan Karaelmas, Recep Tayyip Erdoğan’la ilk kez karşılaştığı New-York’ta, dönemin BM Daimi Temsilcisi Büyükelçi İnal Batu’nun, Erdoğan için vereceği resepsiyona davet ettiği gazetecilere “Merak etmeyin, kadın eli sıkıyor” dediğini aktardı. Netflix’de yayınlanan “Kuş Uçuşu” dizisine “gazetecilik bu değil” eleştirisi getiren Karaelmas meğer Turgut Özal’a da Başbakanlığı öncesinde “ev sahipliği” yapmış, Özal, 2 yıl süreyle kiracısı olduğu evde “kirayı hiç aksatmamış…”