İstanbul
Hafif kar yağışlı
4°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
36,4592 %0.37
38,1983 %-0.2
95.925,33 %-2.528
3.438,13 0,27
Ara
Muhalif. GÜNDEM TÜSİAD soruşturması - Orhan Turan ve Ömer Aras gözaltıları köşe yazarları tarafından nasıl değerlendirildi?

TÜSİAD soruşturması - Orhan Turan ve Ömer Aras gözaltıları köşe yazarları tarafından nasıl değerlendirildi?

Türk Sanayicileri ve İş İnsanları Derneği (TÜSİAD) Yönetim Kurulu Başkanı Orhan Turan ve Yüksek İstişare Konseyi (YİK) Başkanı Mehmet Ömer Arif Aras'a Dernek Genel Kurulu'nda yaptıkları konuşmalarda kullandıkları ifadeler nedeniyle yurt dışına çıkış yasağı verildi. Bu durum, TÜSİAD yönetimi için bir ilki temsil ediyor. Peki, köşe yazarları yaşananları köşelerine nasıl taşıdılar?

KAYNAK: HABER MERKEZİ
Okunma Süresi: 10 dk

TÜSİAD soruşturmasında Turan ve Aras'ın savcılık tarafından ‘içeriğini bilmedikleri konularda beyanda bulunmakla' suçlandığı aktarıldı.

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Orhan Turan ve YİK Başkanı Mehmet Ömer Arif Aras'ın yaptıkları konuşmalarda, içeriği hakkında bilgi sahibi olmadıkları olaylara ilişkin yalnızca basından öğrendikleri bilgilerle dezenformasyon içerikli ifadeler kullandıklarını öne sürdü. Hakimliğin "yurt dışına çıkış yasağı" kararı gerekçesinde ise Turan ve Aras'ın, "sırf halk arasında endişe, korku veya panik yaratmak amacıyla, Türkiye'nin iç ve dış güvenliği, kamu düzeni ve genel sağlığıyla ilgili gerçeğe aykırı bilgileri kamu barışını bozmaya elverişli şekilde yaydıkları" öne sürüldü.

Köşe yazarları ise TÜSİAD'a düzenlenen operasyonu şu şekilde değerlendirdiler:

Nefes yazarı Aytunç Erkin

TÜSİAD Yüksek İstişare Kurulu (YİK) Başkanı Ömer Aras’ın tartışma yaratan konuşmasına bakalım: “Seçilmiş belediye başkanları görevden alınıyor, yerlerine kayyım atanıyor. Bir siyasi parti lideri hakkında önce soruşturma başlatılıyor, sonra farklı bir nedenle tutuklanıyor. “Birçok sanatçının menajerliğini yapan bir iş kadını hakkında önce soruşturma başlatılıyor, sonra farklı bir nedenle tutuklanıyor. “Bir büyükşehir belediye başkanı hakkında, yaptığı konuşmalar nedeniyle basın toplantısından dakikalar sonra soruşturmalar açılıyor. “Bilirkişi görüşmesini yayınlayan gazeteciler gözaltına alınıyor, genel yayın yönetmeni tutuklanıyor…” TÜSİAD yöneticileri hakkında başlatılan soruşturma ve sonrasında Başkan Orhan Turan ve Ömer Aras için konulan yurt dışı yasağı sürecini takip ettiniz. Peki iktidarı ne/neden öfkelendirdi?

Halk TV yazarı Fikret Bila

İktidar TÜSİAD’a yapılan operasyonla işçiden, emekten yanaymış gibi bir izlenim yaratmaya çalışıyor. TÜSİAD Yüksek İstişare Kurulu Başkanı Ömer Aras ve Yönetim Kurulu Başkanı Orhan Turan, gözaltına alındılar, adliyede saatlerce ifade verdiler, yurtdışı yasağı ve adli kontrol şartıyla serbest bırakıldılar. İlk kez TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı, kollarına girmiş iki polis eşliğinde adliye koridorlarında yürütüldü. Kamuoyuna görüntü ve fotoğraf verildi. Bu görüntü kamuoyunu yanıltmasın. İktidar büyük sermayeye karşı işçiden yana bir mücadele veriyor değil. Böyle bir izlenim vermek istiyor.

Nefes Yazarı Nevşin Mengü

Erdoğan’ın TÜSİAD’a asıl yanıtı, Endonezya-Malezya gezisi sonrası vermesini bekliyordum. Cevap beklediğim sertlikte geldi. Erdoğan, TÜSİAD’ı klasikler arasında yerini alan “vesayet, darbecilik” vesaire ile itham ettikten sonra biraz da rakam verdi. “Kişi başı gelir 15 bin doların üzerine çıktı” dedi. “Bu AK Parti iktidarının döneminde oldu. Siz ya hesap bilmiyorsunuz ya da hesabınız bozuk. 6100 km olan bölünmüş yol uzunluğumuz 30 bine yaklaştı. Sosyal yardımlarımızla ihtiyaç sahibi vatandaşlarımızın yanında olduk. Refahı tabana yaydık” diye devam etti. Buraya kadar her şey normal. Zaman zaman TÜSİAD benzer çıkışlarda bulunuyor, Erdoğan da çıkışıyor. Sivil toplum, dernekler üzerindeki siyasi baskı, bunun piyasaya etkisi falan buraları zaten çoktan geçtik. Ancak işleri birkaç gömlek yukarıya taşıyan, Erdoğan bu açıklamaları yaptıktan birkaç saat sonra TÜSİAD Başkanı Orhan Turan ve YİK Başkanı Ömer Aras’ın gözaltına alınması oldu. İş dünyasının iki isminin adliye koridorlarında, polisler kollarına girmiş, mahkemeye götürülürkenki videoları da ülkemizin görsel arşivinde yerini aldı.

Hürriyet yazarı Ahmet Hakan

Eskiden TÜSİAD’ın ayağına yanlışlıkla taş değse... Almanya’sıyla, Fransa’sıyla, İngiltere’siyle, İtalya’sıyla tüm Avrupa ayağa kalkardı. Avrupa Birliği, sopa gösterirdi. Türkiye’yi idare eden hükümet kara listeye alınırdı. Tehdit üstüne tehdit gelirdi. “Türkiye’ye artık yatırım yok” derlerdi. Ama artık Avrupa, kendini kurtarma derdinde ve TÜSİAD’la ilgilenecek dermanı yok. Eskiden TÜSİAD, hükümete ayar verdiğinde... Devlet bürokrasisinin arkasında duracağından gayet emin olurdu. Askerle arayı sıkı fıkı tuttuğundan kendini güvence altında hissederdi. Yargının kendisine asla dokunamayacağını bilirdi. Ama artık Türkiye, böyle bir ülke değil, ancak ne TÜSİAD bunun farkında ne de polis farkında.

Halk TV yazarı Mehmet Tezkan

İktidar öyle muğlak yasa maddeleri çıkartıyor ki savcılar istediği yöne çekebiliyor… Ne olduğu anlaşılmayan, belge ve bilgiye dayanmayan iddialarla ceza istiyorlar! (Örnek, TÜSİD Başkanı Turan ve YİK Başkanı Aras’a yurt dışı yasağı konulması talebi) TÜSİAD’ın üst düzey iki yetkilisi ne yapmış? İçeriğini bilmediği konuda beyanda bulunmuşlar… Suçlama bu… Peki hangi konunun içeriğini bilmeden konuşmuşlar? Şimdilik bilmiyoruz. Savcı biliyor mu? Hakim biliyor mu? Hakim sorma gereği duymuş mu?

Halk TV yazarı İsmail Saymaz

13 Şubat’ta TÜSİAD Genel Kurulu’nda Turan ve Aras’ın yaptığı açıklamalar Erdoğan’ın sahte cennetine çizik attığı için, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, soruşturma başlattı. Operasyon için 19 Şubat günü beklendi. Erdoğan’ın “Haddinizi bileceksiniz” sözü talimat kabul edildi. Nasıl İmamoğlu’na konuşması biter bitmez soruşturma açıldıysa… Bu kez de Erdoğan kürsüden iner inmez Turan ve Aras’a polis gönderildi. Bu, yargıyı etkilemek değil de nedir? İkinci müdahale adliyede gerçekleşti. Turan’ın savcılığa bir eli cebinde girmesi Erdoğan’ı öfkelendirdiği için misilleme yapıldı. Turan ve Aras, savcılıktan hakimliğe polisler eşliğinde götürüldü. Gazeteciler davet edilerek, bu ‘geçiş törenini’ çekmeleri sağlandı. Sanırsınız… 15 Temmuz bombacıları teşhir ediliyor.

Yeni Akit yazarı Ali Karahasanoğlu

"Kim bilir belki yarın da, 63’ündeki Fatih Altaylı’ya sorulacak: “Ömer Aras ile, Orhan Turan ile bu muhabbetin kaynağı ne. Bunların attıkları yalanı savunmanın arkasında ne yatıyor?” Hani diyordun ya, elinde kelime-i tevhid olan bir vatandaşımıza, yumruk atan üniversiteli için: “Eline sağlık” diye.. Hesabı tam sorulmadı, o “eline sağlık”ın.. Onun için efeleniyorsun.. Ve diyorsun ki: “Sanki koşarak kaçacaklarmış gibi kollarına giren polislerle mahkemeye götürülmeleri olayın tamamı kadar çirkin bir görüntüydü.” Sahtekar. O polisler, ne yaptıklarını, ne yapmaları gerektiğini çok iyi biliyorlar.. Bakın, Orhan Turan’ın da, Ömer Aras’ın da, adliyeye girişlerinde, polislerden koluna giren yok.."

Türkiye yazarı Cem Küçük

Aynı şey TÜSİAD Başkanı Orhan Turan ve YİK Başkanı Ömer Aras için de geçerli. Orhan Turan, "Yalnızca basından ve Anadolu'yu gezdiğim sırada öğrendiğim bilgiler kapsamında konuştum. Olayların ayrıntısını bilmiyorum, zaten bu olaylar da benim konum değildir. Beyanlarımın herhangi bir yargı mensubuna yönelik olması söz konusu değildir. Herhangi bir yanlış bilgi verdiğimi düşünmüyorum. Benim zaten kamuoyunu bu konulara ilişkin bilgilendirme amacım yoktur. 42 yıllık sanayiciyim ilk defa bir savcının karşısına çıkıyorum. Diyeceklerim bunlardan ibarettir" demiş. Teğmenlerin ihracını konuşmak sizin işiniz mi? Size mi kaldı siyaset?..  

Mehmet Ömer Arif Aras ise korkudan ölmüş savcılık ifadesinde “Konuşmamın amacı, dünyada ve ülkemizde geçtiğimiz yılın bir değerlendirmesini yapmak ve daha güçlü ekonomiye sahip bir Türkiye için yapısal hangi reformlara öncelik vermemiz gerektiğini vurgulamaktı. Konuşmada kastettiğim sorumlular, görevden ayrılmasının doğru olduğunu düşündüğüm de özel sektör ve kamuda görevli olan bu kişilerdir. Siyaset kurumunu asla kastetmedim, ima bile etmedim” demiş.  Ömer Aras bal gibi seçilmiş meşru hükûmeti kastettin. Hükûmete, Erdoğan’a laf attın. Ama dava adamı olmadığınız için korkundan geri adım attın...

Yeni Şafak yazarı Yusuf Kaplan

TÜSİAD’ın hükümete “ayar veren” açıklamalarından, Ayşe Barım üzerinden “kültürel çeteler”e yapılan operasyonlardan sonra “Türkiye’nin muhalifleri susturmaya çalıştığını” iddia ederek Türkiye’ye iğrenç bir şekilde saldırması bir hayli düşündürücü bu derginin. The Economist’i ve kapağını kınayalım. Ama bununla yetinmeyelim, bu kapağı, bu yayını yabana atmayalım. Türkiye’de ve dünyada darbe öncesi bütün söylemler bu şekilde geliştiriliyor. “Darbenin ayak sesleri mi bu?” diye sorulacak olursa, elbette ki, paranoya geliştirmeyelim ama darbe üstüne darbe yiyen bir ülke olarak da yan gelip yatmayalım, derim. Türkiye, gerek hükümetiyle gerekse muhalefetiyle küresel sistemin borazanlığı rolünü üstlenen organların küresel çetelerin silahşörü gibi yayın yapmalarına aslâ sessiz kalamaz, sessiz kalmamalı!

Sabah yazarı Melih Altınok

TÜSİAD Başkanı Orhan Turan ve TÜSİAD Yüksek İstişare Konseyi (YİK) Başkanı Mehmet Ömer Arif Aras hakkında, "halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma" suçundan yurtdışına çıkış yasağıyla birlikte adli kontrol kararı verildi. TÜSİAD'ın gediklileri nerede? Adı geçen iki kişinin soruşturma konusu olan konuşmasını alkışlıyorlardı? Muhtemelen kürsüye çıkarken de sırtlarını tapışladılar. O hâlde, kamuoyunun isimlerini ilk kez duyduğu bu adamlar ifade verirken onlar niye sessiz? Çıkıp sahiplenseler ya. TÜSİAD'ın bir vesayet kurumu olduğunu düşündüğüm hâlde ben başkanların içeriğini eleştirdiğim konuşmaları yüzünden yargılanmalarını yanlış bulduğumu açıkça ifade ediyorum. Ömer Koç ne diyor mesela?

Milliyet yazarı Zafer Şahin

15 Temmuz FETÖ’cü darbe girişiminden üç ay önce. Dönemin TBMM Başkanı İsmail Kahraman “Yeni anayasada laiklik ilkesi yer almamalı” diye bir demeç veriyor. Zaten yeterince karışık olan siyasi atmosfer iyice geriliyor. Kahraman’a ilk tepki TÜSİAD’dan geliyor.. Dönemin CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu önce TÜSİAD’ı tebrik ediyor, sonra TOBB Genel Kurulu’nda Başkan Rifat Hisarcıklıoğlu ve üyelere “TÜSİAD kadar yürekli olamadınız” diye fırça atıyor. Kılıçdaroğlu muhtemelen CHP’nin tek başına kurduğu son hükümet olan (5 Ocak 1978-12 Kasım 1979) Ecevit azınlık hükümetinin TÜSİAD tarafından gazete ilanlarıyla yıkıldığından habersizdi. Yoksa niye sosyal demokrat bir partinin bir lideri olarak patronları övgüye boğsun! Öyle değil mi? TÜSİAD, CHP’nin son hükümetini “Pazar ekonomisinden giderek uzaklaşan politikalar izlediği” gerekçesiyle yıktı. Asıl sebep ise yıllar sonra bizzat Ecevit tarafından açıklandı: ABD, o dönemde SSCB’yi gözetlemek için Türkiye’den casus uçaklar kaldırmak istiyordu. Ecevit bunu kabul etmeyince TÜSİAD ilanlarıyla tasfiye edildi!

Karar yazarı Akif Beki

Hukuk ve demokrasi düzeltilmeden ekonominin düzelmeyeceğini de Erdoğan ve Şimşek başta, iktidar yetkililerinin açıklamalarından biliyoruz. 2020'de bu amaçla yargı reformu ve insan hakları eylem planı hazırlanmış, TÜSİAD'dan da fikri sorulmuştu. Şunun kabul edildiğini gösteriyordu: Hukuk ve demokrasiden yani kurallı yönetimden uzaklaşmak, yatırım ortamını bozup bizi yoksullaştırmış. Halkımız da durumun farkında, sorunu iliklerinde hissediyor, hukuk ve demokrasinin toparlanmasını bekliyor. E TÜSİAD başkanlarının dediği de bu değil miydi? Ne istemişlerdi? Yatırım ortamını iyileştirmek için hukuka üstünlük, kanun önünde eşitlik ve yargıya güvenin sağlanmasını. Başka? Keyfi soruşturma ve tutuklama garipliklerine son verilmesini. Bunun için halkı yanıltıcı bilgi ve karamsarlık yaymakla suçlanıyorlar.

Ekonominin, hukuk ve adaletin iyi yönetilmediğini, kötüye gittiğini TÜİK sorunca halk da söylemiyor mu? Halk, gerçek sorunlarının ne olduğunu bilmiyor da kendi kendini mi yanıltıyor? İktidara göre Türkiye, çok süper yönetiliyor. Ekonomi şahlandı, Türkiye Yüzyılı başladı, emekliyle asgari ücretli de bayram ediyor... Aksini söyleyenler gerçek dışı bilgiyle, dezenformasyonla karamsarlık yaymaktan soruşturulacak mı şimdi? Adalet ve hukuk uygulamalarından şikâyet edenler de yargıyı etkilemeye teşebbüsten mi yargılanacak? Öyleyse halkın büyük çoğunluğu okka altına gider, benden söylemesi, savcılara Allah kolaylık versin, TÜİK anketine baksanıza. Yani başkanları Aras'la Turan'ı savcılığa çekmek, TÜSİAD'ı haklı çıkarıp TÜİK'i doğrulamaktan başka neye yarar? Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın had bildirme çıkışının hemen üstüne TÜSİAD'çıların kapısına polis göndermek, yargının tarafsız ve bağımsızlığını mı ispat eder?

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *