15 Temmuz gazileri İstanbul Medipol Üniversitesi’nde

  • Yazdır
  • A
    Yazı Tipi
  • Yorumlar
15 Temmuz gazileri İstanbul Medipol Üniversitesi’nde
Abone ol

İstanbul Medipol Üniversitesi İletişim Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Ali Büyükaslan: ”15 Temmuz ruhunu asla unutmayacak ve genç nesillere hatırlatmaya devam edeceğiz. Bugün de bu uğurda canını ortaya koyan kahramanları üniversitemizde ağırladık”

İSTANBUL (AA) 15 Temmuz Demokrasi ve Milli Birlik Günü etkinlikleri çerçevesinde 15 Temmuz gazileri, İstanbul Medipol Üniversitesi'nde ağırlandı.

Üniversiteden yapılan açıklamaya göre, Güney Kampüs'te bir araya gelen 15 Temmuz gazileri Levent Deveci, Üzeyir Civan, Abdullah Ergül, Musa İlhan, itfaiye şoförü Mehmet Köse ve kuzeni Mehmet Köse'ye İstanbul Medipol Üniversitesi İletişim Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Ali Büyükaslan eşlik etti.

Açıklamada görüşlerine yer verilen Prof. Dr. Ali Büyükaslan, gazilerin ülke için yaptıkları kahramanlıkların unutulmaması gerektiğini belirterek, İstanbul Medipol Üniversitesi'nin milli ve manevi değerlere sahip çıkarak bilgi ve becerileriyle donanımlı bireyler yetiştirme misyonunun devam edeceğini vurguladı.

FETÖ tarafından gerçekleştirilen ve Türkiye tarihinin en hain darbe girişimine karşı milletin, milli iradesine ve bağımsızlığına olan inancını gözler önüne serdiğini aktaran Büyükaslan, "15 Temmuz'u hep birlikte yaşadık. Hepimiz sokaklarda, hepimiz nöbetlerdeydik. Unutulan tarih tekerrür eder. Bu nedenle yaşananları ve 15 Temmuz ruhunu asla unutmayacak ve genç nesillere hatırlatmaya devam edeceğiz. O gece, bağımsızlığımızı sürdürebilme ve baki kılma hedefinde birleşen milletimiz bu uğurda canını vermekten kaçınmadı. Bugün de bu uğurda canını ortaya koyan kahramanları üniversitemizde ağırladık. İstanbul Medipol Üniversitesi adına kendilerine minnettarlığımızı iletiyorum." ifadelerini kullandı.

Darbe girişimi sırasında 15 Temmuz Şehitler Köprüsü'nde ağır yaralanan, sağlığına kavuşmak için 20'yi aşkın ameliyat geçiren Gazi Levent Deveci de 15 Temmuz gecesi askerlerin köprüde olduğunu gördüğünde bunun bir darbe olduğunu anladığını belirterek, şunları kaydetti:

"Evime gidip eşim ve çocuklarımla helalleştim. Gözlerimden yaşlar akarken uyuyan kızımın kulağına 'ben şehit olmaya gidiyorum, şehit olursam beni anlayacağını düşünüyorum.’ dedim. Sabah 04.45'te köprüye gittiğimde hava aydınlanmış, ezan okunmuş, selalar verilmişti. Köprüde adının Ahmet Taştan olduğunu öğrendiğim kişiyle konuştum ve ona darbe yaptıklarını, sivil halkı öldürdüklerini, teslim olmaları gerektiğini söyledim. O da 'öldürün' ifadesini kullandı ve ateş ettiler. Ağzımdan vuruldum. İlk ameliyatım 22 saat sürdü. Çıktığımda narkozlu haldeyken Ayetel Kürsi okuyormuşum ve 'Cumhurbaşkanımız, devletimiz ne oldu?' diye tekrarlıyormuşum."

15 Temmuz gecesi yaralanarak sol kolunu kaybeden Gazi Üzeyir Civan ise vatanın korunması için mücadele vermenin gururunu yaşadığını aktardı.

Tuzla Orhanlı gişelerinde yaralandıktan sonra vatandaşların yardımıyla Kurtköy'deki özel bir hastaneye yetiştirilen Civan, "Onlara yaptıklarının yanlış olduğunu söyleyerek kışlaya dönmeleri için ikna edebileceğimi düşündüm. İki elim havada mevzi değiştirdiklerini gördüğüm 78 askerin üzerine doğru koşarak gidiyordum. 'Durun, yapmayın. Silahlarınızı bırakın, hepimiz kardeşiz' diye bağırdım. Onlara doğru koştum, hatta öncesinde yanımdakilere de 'Asker polis kardeştir' diye sloganlar attırmıştım ancak onlar bana hedef gözeterek ateş etmeye başladılar." ifadelerini kullandı.

"O gece korku diye bir şey yoktu"

15 Temmuz Şehitler Köprüsü'nde vücuduna 5 mermi isabet eden Abdullah Ergül de halkın sabaha kadar verdiği mücadeleyi unutamadığını vurguladı.

Büyüklerinden duyduğu Çanakkale ruhunun köprüde yeniden hayat bulduğunu, Türk, Kürt, Çerkez, Laz, her kesimden insanın yan yana darbecilere direndiğini kaydeden Ergül, "O gece korku diye bir şey yoktu. Sonra hastaneden kaçtım. Pantolonum olmadığı için üzerimdeki şorttan dolayı beni 'benekli şortlu' diye aramışlar. Psikolojimiz bozulmuştu. Allah bir daha böyle belayı devletimizin başına getirmesin." değerlendirmesinde bulundu.

Kalbinin iki santimetre altına isabet eden kurşunla gazi olan Musa İlhan da "G3 mermisi... Şükürler olsun, yani ahirete götürebileceğimiz nişanemiz var. Bir vatan için bin tane Musa feda olsun. Vatan bizim her şeyimiz. O gün namusumuza sahip çıktığımızı düşünüyorum." ifadelerini kullandı.

Gazi unvanı olmasa da o gecenin kahramanlarından olan itfaiye şoförü Mehmet Köse ise o gece ve takip eden günlerde meydanlara çıkan aziz milletin bütün fertlerinin gazi olduğunu ama bazı gazilerin bir şeref nişanesi olarak taşıyacakları yaralar aldıklarını belirtti. ​​​​​​​

15 Temmuz gecesinde bir tankı güvenli alana çeken Mehmet Köse, şunları kaydetti:

"O gece hayatımda ilk defa tank kullandım. Tankın şoförünün gireceği bölümün kapağı namlunun altındaydı. Yani kapağı açamadım. Nişancının ayak bölümünün oradan girdim, ondan sonra kontağı açtım, en kolayıma gelen Türkçe yazı olmasıydı. Sökmeye başladım, daha sonra kullanım şeklini öğrenmeye başladım. Pratik olarak otomatik vites arabaya benziyordu, yani gaz ve frendi. Çalıştırdık, yukarıdaki memur arkadaşlara dedim ki tankın etrafını açın, 'hayırdır' dediler. Hayatım boyunca tankı kullanmadığımı söylemedim tabi. Hasanpaşa'ya gelerek aracı teslim ettik. Bir tane ZPT vardı, onu da teslim ettik."

Köse, 15 Temmuz'un hemen ardından kullandığı en büyük itfaiye araçlarından birini Maltepe Kenan Evren Kışlası'nın önüne çekerek, ilerleyen günlerde olabilecek yeni bir kalkışmayı engellemek için garnizon giriş çıkışını kapatmıştı.

Kaynak: AA

Kaynak: AA


Yorum Yazın