’’Postmodern darbe’’ olarak adlandırılan sürecin mağdurlarından Firgat Işık: ”Artık toplumun her kesimi 28 Şubat’ın bir insani mağduriyet olduğunu kabul ediyor. O dönemin gençlerine bedensel değilse bile zihinsel işkence yapıldı” ”28 Şubat’ta yaşadıklarımızı anlattığımda bir öğrencim, ’Hocam, bir daha öyle bir şey yaşanacağını düşünmüyorum. Şu an olsa öyle bir tepki veririz ki kesinlikle kimse üniversiteye girmemize engel olamaz.’ dedi. Bu gücü görmek çok hoşuma gidiyor”
İSTANBUL (AA) SEMRA ORKAN 28 Şubat mağdurlarından Firgat Işık, artık toplumun her kesiminin 28 Şubat'ın bir insani mağduriyet olduğunu kabul ettiğini belirterek, "O dönemin gençlerine bedensel değilse bile zihinsel işkence yapıldı." dedi.
28 Şubat sürecinde yaşadıklarını AA muhabirine anlatan Işık, Yıldız Teknik Üniversitesi Fizik Bölümü üçüncü sınıf öğrencisiyken bir sabah başörtülü olduğu için okuluna alınmadığını, girişin polis ve TOMA'larla kapatıldığını söyledi.
O sabahın şokunu atlattıktan sonra başörtüsü mağduru diğer arkadaşlarıyla bu durumla mücadele edebilmek için bir araya gediklerini ifade eden Işık, "Hocalarımıza ulaşmaya çalıştık, yapılan bu haksızlığa karşı seslerini yükseltmelerini istedik ama ulaşamadık. Bu ilgisizlik bizde duygusal bir çöküntü ve hayal kırıklığı yarattı." ifadesini kullandı.
Işık, 28 Şubat sürecinde yaşadıkları sorunları rektöre iletmek için randevu alamadıklarını, bu nedenle kampüs bahçesinde önünü kestiklerini belirterek, şöyle konuştu:
''Kendisinden yardım beklerken, bize bakıp, 'Benimle konuşmak için önce şu kafalarınızı aydınlatın.' dedi. Bunun üzerine ben de 'Siz bizim hocamızsınız, bizden daha büyük ve tecrübelisiniz. Ben ise 20'li yaşlarında genç ve tecrübesiz bir öğrenci olarak sizinle konuşma cesareti gösteriyorsam kafam yeterince aydınlık demek ki. Ancak siz öyle bir karanlık içinde kalmışsınız ki oradan bakınca burası da karanlık görünüyor.' diye cevap verdim."
"Tellerin üzerinden atlayarak derse girdim"
Işık, yasağın başladığı ilk zamanlarda tellerin üzerinden atlayarak derse girdiği bir gün başına gelenleri şöyle anlattı:
"Dersini çok sevdiğim bir hocam vardı. Onun dersine girmek için tellerin üzerinden bile atlamayı göze aldım. Tam ders başladığında bölüm başkanımız yanında polislerle içeriye girdi. Bana, 'Bu şekilde derse giremeyeceğinizi bilmiyor musunuz? Kimliğini çıkar.' dedi. Hiç oralı olmadım, ders dinlemeye devam ettim. Israrla başımda durmaya devam edince, kimliğimi gösterdim ve 'Hocam, ben bu okulun öğrencisiyim, siz yanınızda polisle girince ben de onlara söylüyorsunuz sandım. Zira polisin sınıfta ne işi var?' dedim. O da 'Bak bir de konuşuyor, çabuk çık, yoksa ben çıkarırım.' dedi. Baktı ki gerginlik büyüyor dersi anlatan hocam, 'Bu günlük bu kadar.' diyerek dersi bitirdi. Sınıf boşaldıktan sonra, o sevdiğim hocam yanıma gelip, 'Benim sizinle bir sorunum yok, ancak lütfen bir daha dersime gelme.' dedi."
"Okuldan atıldığımda tüm hayallerim yarım kaldı"
İlk başta bu durumun geçici olduğunu, bir süre sonra üniversiteye girebileceklerini düşündüklerini anlatan Işık, ancak 1,5 yıl beklediklerini ve durumun düzelmediğini söyledi.
Işık, bir süre sonra okuldan atıldığına dair belgenin eline ulaştığını dile getirerek, "Bu belgeyle hayallerim de yarıda kaldı. Fizik okumadaki en büyük amacım, fiziğin felsefesi üzerine kariyer yapmaktı. Bu alanda yüksek lisans, doktora yapmak istiyordum. Bir taraftan da öğretmenliği çok seviyordum hatta bir dershanede fizik dersleri de veriyordum. Birçok öğrencinin hayatına dokunma hissi beni çok mutlu ediyordu. Tüm bu hayallerim okuldan atıldığımda yarım kalınca uzun bir süre ne yapacağımı bilemedim." diye konuştu.
Bir süre bocalasa da daha sonra hayata devam etmesi ve kendine yeni donanımlar kazandırması gerektiğinin farkına vardığını belirten Işık, bu amaçla İngilizce ve Arapça kursuna gittiğini, bir taraftan da fizik dersleri verdiğini söyledi.
"Tekrar sınava girdim ve ilahiyat okumaya başladım"
Işık, yıllarca bu şekilde hayatına devam ettiğini dile getirerek, şöyle konuştu:
"Af geldikten sonra kaldığım yerden devam etmek için tekrar üniversiteye dönmek istedim. Öğrenci işlerine kayıt yaptırmaya gittim. Öğrenci işlerindeki memur, fotoğrafımı görünce, 'Bu şekilde kayıt yaptıracağınızı mı sanıyorsunuz?' dedi. Fotoğrafı bana doğru attı. O gün bir daha bu üniversiteye dönmeyeceğime karar verdim. Tekrar sınava girdim ve ilahiyat okumaya başladım. Yüksek lisansımı bitirdim ve şimdi doktora yapıyorum. Çocuklarımla birlikte okuyorum."
Şu an Diyanet İşleri Başkanlığına bağlı bir Kur'an kursunda idarecilik yaptığını aktaran Işık, "O günlere takılıp kalmadım, yoluma devam ettim, şimdi hep hayalini kurduğum gibi gençlere Kur'an eğitimi veriyorum. Onlara dokunmak beni çok mutlu ediyor. Bu anlamda birçok arkadaşıma göre daha şanslı olduğumu düşünüyorum." dedi.
"Bedensel değilse bile zihinsel işkence yapıldı"
Işık, 28 Şubat döneminde birçok hayatın ziyan edildiğini vurgulayarak, "Öğrencilere 28 Şubat'ta yaşadıklarımızı anlattığımda bir öğrencim, 'Hocam, ben bir daha öyle bir şey yaşanacağını düşünmüyorum. Şu an olsa biz öyle bir tepki veririz ki kesinlikle kimse üniversiteye girmemize engel olamaz.' dedi. Bu gücü görmek çok hoşuma gidiyor. Artık toplumun her kesimi 28 Şubat'ın bir insani mağduriyet olduğunu kabul ediyor. O dönemin gençlerine bedensel değilse bile zihinsel işkence yapıldı. İnşallah o günler tekrar yaşanmaz. Gençlere tavsiyem şu olur; lütfen yakın dönem tarihini iyi okuyun, ders çıkarın." sözlerine yer verdi.
Kaynak: AA
Kaynak: AA
Yorum Yazın