Tarihin en karanlık günlerinden biri

84 yıl önce bugün 2. Dünya Savaşı başladı

  • Yazdır
  • A
    Yazı Tipi
  • Yorumlar
84 yıl önce bugün 2. Dünya Savaşı başladı
Abone ol

1 Eylül 1939’da Polonya Nazi Almanyası tarafından saldırıya uğradı. Bunun üzerine İngiltere ve Fransa’nın Nazi Almanyası’na savaş ilan etmesiyle 84 yıl önce başlayan İkinci Dünya Savaşı, 80 milyona yakın kişinin ölümüyle sona erdi.

Toplama ve imha kamplarındaki katliamlar, atom bombalarının yıkıcı etkisi, kıtlık ve hastalıkla zihinlere kazınan, dünya tarihine ”en çok can kaybı verilen savaş” olarak geçen İkinci Dünya Savaşı, bıraktığı derin izlerle hatırlanıyor.

Birinci Dünya Savaşı’nın neden olduğu yıkım ve sefaleti henüz tam anlamıyla atlatamamış dünya, 20 yıl sonra Alman diktatör Adolf Hitler’in Nazi ideolojisiyle yönettiği ülkesini bir dünya imparatorluğuna dönüştürme hevesi yüzünden, milyonlarca can kaybına, soykırıma, savaş suçuna ve atom bombalarının kullanıldığı insan eliyle meydana getirilmiş en büyük felakete tanıklık etti.

İkinci Dünya Savaşı, unutulmayacak 6 yıla mal olurken savaşta yaklaşık 80 milyon kişi hayatını kaybetti.

Savaşta, İngiltere, Sovyetler Birliği, ABD, Çin ve Fransa ”Müttefik Devletler”, Almanya, İtalya ve Japonya ise ”Mihver Devletleri” olarak yer aldı.

Savaş nasıl başladı?

Almanya’nın, Birinci Dünya Savaşı’nın ardından imzalanan Versay Antlaşması’ndan memnun kalmaması ve Hitler’in ülkesinde desteğini artırmaya başlaması İkinci Dünya Savaşı’nın temelini oluşturdu. Hitler’in Avrupa’yı Almanya topraklarına katma ve Sovyetler Birliği’ndeki stratejik noktaları ele geçirme arzusu savaşın ana sebepleriydi.

İkinci Dünya Savaşı’nın patlak vermesine sebep olan etkenler arasında, Birinci Dünya Savaşı’ndan galip çıkmasına rağmen hedeflerine ulaşamayan İtalya’nın Almanya’yla yakınlaşarak Kuzey Afrika ve Balkanlar’da ilerleme amacı, Japonya’nın Avrupa devletlerini Asya’dan çıkarma isteği ve savaşın başında tarafsız kalan ABD’nin Pearl Harbor saldırısı sonrasında savaşa katılması gibi faktörler de yer aldı.

Asıl başlangıca iten sebep ise Polonya’daki Gliwice kentinden yapılan sahte bir radyo yayını oldu. Lehçe gerçekleşen yayın tamamen Alman karşıtı söylemler içeriyordu.

Alman karşıtı bu yayın, daha önce Avusturya ve Çekoslovakya’yı sınırlarına katan Nazi Almanyası’nın, Polonya’yı işgal hareketine gerekçe olarak sunuldu ve ertesi gün işgal operasyonu başladı. Ancak Nazilerin bu operasyonu, önceki durumlar gibi yalnızca kınamalar ve tepkilerle değil, İngiltere ile Fransa’nın savaş ilanıyla karşılık buldu.

Bu yayının ardından başlayan operasyon, İkinci Dünya Savaşı’nın başlamasına yol açmakla kalmadı, yaklaşık 80 milyon şahsın hayatını kaybetmesine neden oldu. Ölenler arasında, Almanya’nın teslim olduğu gün intihar eden İkinci Dünya Savaşı’nın baş sorumlusu ve Nazi Almanyası lideri Adolf Hitler de bulunuyordu.

Japonya ve ABD

Avrupa’da gerilimler sürerken, Uzak Doğu’da eski Japonya İmparatorluğu da yayılmacı stratejiler benimseyerek öncelikle 1937’de Çin’e, ardından 1938’de sınır gerilimini gerekçe göstererek eski Sovyetler Birliği’ne saldırıda bulundu.

Kasım 1941’de Japonların ABD’nin Pearl Harbor Limanı’na düzenlediği saldırı, ABD’nin tarafsızlığını ilan etmesine rağmen savaşa dahil olmasına yol açtı.

ABD’nin savaşa dahil olmasıyla yıkım daha da arttı. ABD’nin Hiroşima şehrine 6 Ağustos, ardından Nagazaki şehrine 9 Ağustos 1945’te attığı atom bombaları, yüz binlerce şahsın ölümüne ve sakatlanmasına yol açtı.

Hiroşima şehrinin yüzde 70’ini yok eden uranyum katkılı bomba, 1,5 kilometre çapındaki alanda tamamen yıkıma neden oldu. Atom bombası ilk aşamada 80 bin, 1945 sonuna kadar ise 140 bin şahsın hayatını kaybetmesine yol açtı.

Nagazaki’ye bırakılan atom bombası, Japonya’nın teslim olmasına yol açtı. Bombanın etkisiyle yaklaşık 74 bin kişi yaşamını yitirdi.

Atom bombalarının etkisine girmeyen bölgelerde bile radyasyon kaynaklı kanserler, halkın büyük bir kısmının hayatını kaybetmesine neden oldu.

ABD, 6 Ağustos’ta Hiroşima’ya ve 9 Ağustos’ta Nagazaki’ye attığı atom bombalarıyla yüz binlerce şahsın ölümüne ve sakatlanmasına yol açtı.

Savaş Japonya’da sona erdi

İkinci Dünya Savaşı’nın sonu, Almanya’nın teslim olmasıyla değil Japonya’nın teslimiyetiyle geldi. Naziler, Sovyetler’e karşı geniş bir coğrafyada savaşırken ikmal ve tedarik sorunlarına ek olarak zorlu kış koşullarıyla da başa çıkmak zorunda kaldılar.

Aynı dönemde Müttefiklerin etkisi arttı ve 1943’te Naziler en geniş sınırlarını yavaşça kaybetmeye başladı. İtalya da teslim anlaşması imzalamıştı. Öncelikle Rusya’dan çekilen Naziler, daha sonra Normandiya Çıkarması ile Fransa’dan da geri çekildi.

1944’ün son günlerinde Naziler için sonun başlangıcı gerçekleşti. Hitler, Batı Cephesi’nde Müttefik hatlarını yarıp ana ikmal limanı olarak Belçika’nın Anvers kentine ulaşmayı amaçlayarak savaşı masada sona erdirmeyi hedefliyordu.

Bu başarısız girişimi takip eden olaylar arasında, Müttefiklerin İtalya ve Polonya üzerinden yürüttüğü operasyonlar yer aldı. Hitler’in en büyük destekçisi olan İtalyan diktatör Benito Mussolini, 28 Nisan 1945’te İtalyan partizanlar tarafından öldürüldü ve Müttefik güçleri Berlin’i ele geçirerek Almanya’yı savaş dışı bırakma aşamasına yaklaştı.

Hitler’in Berlin’deki sığınağının yakınında Müttefik bombaları patlarken, Hitler 30 Nisan 1945’te intihar etti ve hayatta iken cesedinin yakılmasını emretti.

Hitler’in intiharından birkaç gün sonra şehir teslim oldu. Ancak savaşı bitiren olay, ABD’nin Hiroşima ve Nagazaki’ye atom bombası atması sonucu ağustos ayında Japonya’da meydana geldi.

Japonya’nın teslim olmasıyla İkinci Dünya Savaşı resmen sona erdi.

En çok can kaybı verilen savaş

Savaşın sürdüğü 6 yıl boyunca asker ve sivil 60 milyondan fazla kişi öldü. Yahudi düşmanı Naziler 6 milyonu aşkın Musevi’yi öldürerek onlara yönelik bir soykırım gerçekleştirdi. Ölenlerin sayısı, 1940’lı yıllarda 2,3 milyar olan dünya nüfusunun yüzde 3’ünü oluşturuyordu.

Savaşın sebep olduğu kıtlık ve hastalıklar sebebiyle hayatını kaybedenler de eklendiğinde ölü sayısı, sonraki yıllarda 80 milyona yaklaştı.

Savaşın etkilediği ülkelerde yaşanan sınır dışı uygulamaları ve zorunlu tahliyeler, milyonlarca kişiyi yerinden etti.

Nazi Almanyası’nın ırkçı politikaları yüzünden Avrupa’nın çeşitli bölgelerindeki çok sayıda Yahudi yerlerinden edilirken Finlandiya, Polonya, Baltık ülkeleri, Sırbistan ve Macaristan’dan da birçok sivil göçe zorlandı.

Savaşın en büyük utancı: Toplama kampları

İkinci Dünya Savaşı’nın insanlık tarihine bıraktığı en karanlık izlerden biri, Nazilerin toplu katliam yapmak için çeşitli ülkelerde kurduğu toplama ve imha kampları oldu.

Bu kampların en büyüğü Polonya’daki Auschwitz-Birkenau kampıydı. Kampa gönderilen 1,3 milyon kişiden 1,1 milyonu katledildi.

Savaş, insanlık tarihinin gördüğü en korkunç bilimsel araştırmaların yapıldığı bir dönem olarak da tarihte yerini aldı.

Nazi kamplarında insanlar üstünde deneyler yapıldı, ölenlerin cesetleri krematoryumlarda yakıldı. Nazi Almanyası’nın üstün Alman ırkını yaratmak için yürüttüğü politikalar çerçevesinde başta Yahudiler olmak üzere farklı ırklardan milyonlarca kişi öldürüldü.

Savaş sırasında 6 milyondan fazla Yahudi katledildi. Bu katliamlar, daha sonra Birleşmiş Milletler (BM) tarafından Yahudi Soykırımı (Holokost) olarak kabul edildi.

Pasifik cephesinde Amerikalı ve Japon askerler sıtmayla mücadele ederken, Avrupa ve Kuzey Afrika cephelerinde ise yüzlerce insan tifüse yakalandı.

Savaştan sonra ne oldu?

Savaşın ardından kurulan Nuremberg Askeri Ceza Mahkemesi’nde üst düzey Naziler yargılandı. Yargılamalar sonucunda bazı mahkumlar idama bazıları ise ömür boyu hapse mahkum edilirken Japon suçlular için Uzak Doğu Uluslararası Askeri Ceza Mahkemesi kuruldu.

Japon yetkililerden İmparator ve veliahdı dışındakilerin tamamı yargılanırken ikisi eski başbakan olmak üzere 6 kişi idam edildi.

Savaş sonucunda aynı acıların bir daha yaşanmaması için savaş suçları ve soykırım suçları tanımlamaları yapılırken dünya siyaseti de yeniden şekillendi.

Soykırım ve insanlık suçlarının yeniden tanımlandığı bu süreçte savaşın kazananları İngiltere, ABD, Sovyetler Birliği, Çin ve Fransa’nın daimi üye olduğu Birleşmiş Milletler kuruldu.

Savaş sonrasında Avrupalı ülkeler ciddi anlamda güç kaybederken ABD ve Sovyetler Birliği atom bombasının da etkisiyle iki süper güç olarak öne çıktı.

Birleşik Krallık, Fransa, Hollanda gibi Avrupalı ülkelerin Afrika’daki çok sayıda sömürgesi ayaklanarak bağımsızlıklarını ilan etti.

Komünist Rusya ve kapitalist ABD arasındaki ideolojik çatışma Soğuk Savaş döneminin başlamasına yol açarken dünya iki kutba ayrıldı.

Soğuk Savaş döneminin hemen başında 1949’da ABD’nin başını çektiği kapitalist blok, Kuzey Atlantik Antlaşması Örgütü (NATO) adı verilen uluslararası askeri ittifakı kurdu. Buna karşı eski Sovyetler Birliği’nin öncülüğünde 8 sosyalist ülke 1955’de Varşova Paktı’na imza attı.

Almanya ve Kore gibi ülkelerin bölündüğü bu süreç, 1989’da Berlin Duvarı’nın yıkılması ve 1991’de Sovyetler Birliği’nin dağılmasıyla sona erdi.

Polonya’nın tazminat talebi gündemde

İkinci Dünya Savaşı’nın üzerinden yıllar geçse de Polonya’nın Almanya’dan talep ettiği tazminatla etkileri ve ödenmesi gereken bedeller yeni tartışmalara yol açıyor.

Polonya hükümeti, 1 Eylül 2022’de, İkinci Dünya Savaşı sırasında Polonya’nın maruz kaldığı maddi kayıpları ayrıntılarıyla anlatan kapsamlı rapor hazırlayarak Almanya’dan 1,3 trilyon avro tazminat talep etti.

Polonya Başbakanı Mateusz Morawiecki 26 Mayıs’ta yaptığı açıklamada, Almanya ile ilişkilerinin uzun yıllar süreceğini ancak ülkesinin İkinci Dünya Savaşı’nda yaşanan kayıplar sebebiyle istediği tazminattan vazgeçmeyeceğini söyledi.

Almanya hükümeti son gelişmeyle ilişkin olarak henüz kamuoyuna bir açıklama yapmadı. Ancak Eylül 2022’de Şansölye Olaf Scholz, Polonya’ya tazminat ödenmesi fikrini reddetmiş ve konunun zaten yasal olarak çözüldüğünü belirtmişti.

Almanya Dışişleri Bakanı Annalena Baerbock, ertesi ay Varşova’ya yaptığı bir ziyaret sırasında ”Almanya tarihi sorumluluğunu kabul ettiğini ancak tazminat konusunun Alman hükümeti açısından kapanmış olduğunu” söyleyerek bu mesajı tekrarlamıştı.


Yorum Yazın