Can Baydarol yazdı:

ABD seçimleri yaklaşırken

  • Yazdır
  • A
    Yazı Tipi
  • Yorumlar
ABD seçimleri yaklaşırken
Abone ol

Her türlü komplo teorisine açık Donald Trump suikast girişiminin ardından, bütün dünya kamuoyu Trump’ın Kasım 2004 seçimlerini açık ara alacağına ikna olmuştu.

Hemen ardından verdiği görüntüyle hiç de itimat telkin etmeyen Joe Biden seçimlerden Kamala Harris lehine çekildi.

Peki bu çekilme ABD seçimlerini etkiler mi? Harris Trump’ın ifadesi ile “Biden’dan daha kolay lokma mı?”

Harris’in adaylığının daha ilk gününde (bir rekor niteliğinde), seçim kampanyası için 81 milyon dolar bağış toplaması, Harris’in arkasında tahmin edilenin ötesinde bir destek olduğu algısını yarattı. İfade edilenlere göre özellikle mevcut düzenin bozulmamasında yararı olan şirketler, ABD yerleşik düzeninin yönlendirmeleri bu meblağın ortaya çıkmasındaki temel etmenlerdi.

Ayrıca Harris’in bir kadın olarak siyahi ten renginin yanı sıra Asya kimliğini de bünyesinde taşıması, eşinin Yahudi kökenli olması ve özellikle ABD’deki Hint kökenlilerin Harris’e koşulsuz destekleri de şimdilik kayda geçenler arasında yer aldı.

Daha derin bir analiz yoluna gidip, Trump gelirse ne olur? Harris gelirse ne olur sorularına cevap aramak gerekirse.

Trump’ın ABD ve Dünya politikalarında ABD’nin yeri konusuna bakış açısı, daha önceki başkanlık sürecindeki uygulamalarına da bağlı olarak oldukça net.

 Trump için öncelik ABD’nin. ABD’nin refahı için dış dünyaya yaptığı harcamaların kısılması gerekiyor. Özellikle NATO bünyesindeki diğer NATO ülkeleri, daha net ifadesi ile kıta Avrupası ülkeleri, eğer ABD’nin koruma şemsiyesinin devam etmesini istiyorlarsa ellerini daha fazla ceplerine atmaları gerekiyor. Bu bağlamda Trump için esas tehdit Rusya değil, Rusya ile ilişkiler rayına oturtulmalı, diğer ifadesi ile Rusya Ukrayna savaşı bir an önce sona erdirmeli, esas tehdit unsuru olan Çin’e yönelmeli.

Bu bağlamda Trump sadece ABD’nin yerleşik düzeni ile sınırlı kalmayıp, ABD’nin Biden döneminde yarattığı dünya yerleşik düzeni için de tehdit. Bu durumda Trump’ı destekleyen dış güçlerin başında Putin Rusyası’nın yer alması da şaşırtıcı değil.

Dolayısı ile Trump’ın seçilmesini engellemek için sadece ABD yerleşik düzeninin değil, Rusya dışındaki mevcut dünya yerleşik düzeninin de sonuna kadar mücadele edeceği de açık.

Mevcut koşullarda Trump’ın dediği gibi “kolay lokma” olmayacağı anlaşılan Harris gelirse ne olacak?

İlk bakışta mevcut savaş senaryolarında pek bir şeyin değişmeyeceğini öne sürmek olası. Rusya iyice zayıflayana ya da Putin iktidardan uzaklaşana kadar Zelensky’e tam desteğe devam etmek, NATO’nun en güçlü şekliyle ayakta kalmasını sağlamak herhalde ilk sıraya yazılacak.

Önceki Biden ABD’si için de Çin önemli bir sorun olarak ortaya çıkmış, NATO belgelerine “Çin bir tehdit unsuru” olarak kaydedilmişti. Ancak anlaşıldığı kadarı ile Çin ile sıcak bir çatışmaya girmektense, Çin’I Hindistan ile dengelemek bundan sonraki ABD stratejisinin önceliği olacak. Hintlilerin Harris’I destekleme kampında yer alması bu anlamda şaşırtıcı değil. Öte yandan Çin’in kuşak yoluna karşı Hindistan üzerinden Batı’ya uzanan yeni bir yol açmak, İsrail Filistin savaşı nedeni ile şimdilik engellenmiş olsa da, İsrail ile Filistin arasında bir uzlaşmanın bulunması ABD’nin başına kim gelirse gelsin herhalde Amerikan çıkarları için ön plana çıkacak.

Yine ABD’nin başına kim gelirse gelsin, mevcut koşullarda ABD’nin içine kapanması, dış dünya ile ilgisini kesmesi pek olası değil. Kuvvetli ABD dolarının varlığını sürdürebilmesi için ABD’nin dünyanın en güçlü ordusuna sahip olmaya devam etmesi yeni bir gerçek de değil.

Peki Türkiye için hangi başkan adayının seçilmesi daha hayırlı olur? Anlaşıldığı kadarı ile bir önceki Biden – Trump seçiminde Ankara’nın arzusu Trump’tan yanaydı. Şu sıralarda Trump tercihi konusunda bir değişiklik olduğunu gösteren herhangi bir emare de yok. Ancak kim seçilerse seçilsin Türkiye süreci kendi çıkarlarına uygun olarak denge içinde sürdürmek zorunda. Çok sevdiğimiz Trump’ın rahip Bronson sürecinde Türkiye’yi nasıl tehdit ettiği henüz eskimemiş anılarımız içinde yer alıyor. Biden döneminde de ABD ile ilişkilerimizin hiç de dostane seyretmediğinin, Harris’in seçilmesi halinde de pek bir şeyin değişmeyeceğinin altını da çizmek gerekiyor.

Kasım ayı yaklaşırken daha detaylı analizlere yer vermeye çalışacağız.


Yorum Yazın