İster kozmosda deyin, ister doğada deyin, ister Dünya`da deyin ve isterseniz de insanlık tarihinde deyin; aslolan değişim, dönüşüm ve uyum.
İnsanlık tarihinin her döneminde, bir şekilde kuşak çatışmaları olmuştur, günümüzde de bunu yaşıyoruz ve gelecekte de yaşayacağız.
Günümüzde gençlik üzerine olumsuz konuşanlar bir hayli fazla. Neymiş gençlik apolitikmiş... Neymiş gençlik tembelmiş, egoistmiş vb. vb. Yok Y Kuşağı şöyleymiş, Z kuşağı böylemiş... Aslında bütün bunlar içinden geçtiğimiz an`ın, Momentumun, sürecin bir parçası... Normal.
Normal olmayan, genç olmayanların gençleri anlamamaya çalışmaması. Gençleri anlamaya çalışmalıyız.
***
Gezi Olayları yeni bitmiş, bitirilmiş... Bu olayları yaratan çoğu genç enerji dolu kitle ne yapacağını bilemiyor... İdareciler kulaklar tetikte bekliyorlar...
Türkiye`deki politika tarihinde çok şişirilmiş, bayağı kurnaz bir politikacının adının konduğu salondayız. Gezi Olaylarını değerlendiriyor. Herkes kendi penceresinden bakıyor Gezi Olayları`na...
Anlı şanlı bir profesörümüz söz alıyor ve bir partinin adını dile getirerek, bu partinin gençlere öncülük yapması gerektiğini, yol göstermesinin çok iyi olacağını söylüyor. Daha da ileri giderek, gençlerin bu partinin deneyimlerinden yararlanmasının elzem olduğunu yüksek sesle haykırıyor adeta...
Tam bu noktada sabrım bitiyor. Söz alarak şunları söylüyorum: Sayın Hocam, sizin bu dediklerinizin hiç birisine ama hiç birisine katılmıyorum. Sizin 1960`lı ve 1970`li yıllarda İngiltere`de okuduğunuz Sosyoloji yok artık. Kendini yeniledi. O eski teoriler geçersiz artık. Siz de ben de bırak gençlere yol göstermeyi akıl vermeyi tam tersine onların bize yol göstermesine fırsat vermeliyiz. Ne haddimize? Bırakın yol göstermeyi, asıl bizim gençleri anlamak, anlayabilmek için çaba göstermemiz gerekir... Tabi ortalık buz kesiyor. Hocamız belli pozisyonlarda olduğu ve de ağırlığı olduğu için, yalaklar derhal söz alarak devreye giriyor, Hocamızı savunmaya ve hatta övmeye başlıyor...
Bu kafalar gençleri o gün de anlayamadı bu gün de anlayamıyorlar.
***
Haksızlık yapmayalım, gençleri anlamaya çalışan bir kesim de var toplumda. Hele de ``genç kalanlar`` bu konularda bayağı çaba sarf ediyorlar... Bunları sanat ve spor dünyasında olduğu kadar politik arenada da görebiliyoruz iş dünyasında da.
***
Bilindiği gibi yaşam süresi çok uzadı. İnsanların artık 120-130 yıl yaşamaları olası. İyi beslenirlerse, hareketli bir yaşam sürerlerse ve de kendilerine iyi bakarlarsa... Bu bağlamda yaş, yaşlı, kuşak vb. gibi kategoriler artık başka türlü define ediliyor: 0-60 yaş arası bebek, çocuk, ergen ve genç; 60-90 yaş arası olgunluk dönemi; 90 ve üstü yaşlılık dönemi. Bu da ilk yaşlılık dönemi, orta yaşlılık dönemi ve son yaşlılık dönemi diye üçe ayrılıyor.
Bütün bunları sosyologlar, psikologlar, gerontologlar ve tıpçılar söylüyor. Günahı onların boynuna.
***
Peki bu gençleri nasıl anlamaya çalışmalıyız? Bana göre bunun tek yolu diyalog, sağlıklı bir komunikasyon ve merak.
Gençleri durumunu, haleti ruhiyesini vb. anlayabilmek için önce merak etmeliyiz. Araştırıp incelemeliyiz. Onları gözlemlemeli, dinlemeli ve gözlemlerimizi yorumlamaya çalışmalıyız. Yargılamadan... Önyargılarımızı bir kenara bırakarak...
***
Her şeyden önce kendi gençliğimizi göz önüne getirelim. Bir neler neler yaptık gençliğimizde... Ve bu yaptıklarımızla anne ve babamızı nasıl kızdırdık ve hatta bazen de mutsuz ettik... Bizim anne babamızın da anne babalarına benzeri şeyler yaptıklarından eminim...
***
Gençlik modaya yatkındır... Gelip geçici yeniliklere yatkındır... Bazı şeyleri taklit etmeye yatkındır...
Örneğin, Johann Wolfgang von GOETHE`nin romanı, Genç Werner`in Acıları romanı yayımlandığında çok sattı... Romanın baş aktörünün intihar etmesi gençleri çok etkildedi. O kadar etkiledi ki gençler arasında hızla yayıldı ve intihar etmek moda oldu. Durumu gören idareciler romanın yeni baskısını yasakladılar.
Halbu ki durum geçiciydi. İyi ki de geçiciydi. İntiharın modası mı olur? Oldu işte... Ama bir süre sonra bu moda da geçti. İyi ki de geçti.
***
Günümüzde gençliğin yaratıcı kesimi Yapay Zeka ile uğraşıyor... İyi de ediyorlar...
Haberiniz olsun robot doktorlar yolda... Avukatların yerini tutabilecek Avukatlık-Bilişim-DataBankası yolda... Daha bunun gibi çok büyük yenilikler yolda...
Hazırlıklı olun! Benden söylemesi.
***
Biz, konuyu olumlu bir şekilde, şiirle başlayalım.
19 Yaşım
Benim ilk çocuğum, ilk hocam, ilk yoldaşım
19 yaşım
Sana anam gibi hürmet ediyorum
Edeceğim
Senin ilk arşınladığın yoldan gidiyorum
Gideceğim
Benim ilk çocuğum, ilk hocam, ilk yoldaşım
19 yaşım
Çok uzaklarda yuvarlanıyor başım
Oturuyor 19 yaşım
Yatağımın başucunda
Ellerimin avucunda
Bana diyor ki;
Kafamızda getirelim geri
O delikanlı günleri cancağızım,
O dehşetli güzel günleri...
Ne günlerdi hehehehey
Onlar ne günlerdi ahbap!..
Çok uzaklarda yuvarlanıyor başım
Duruyor karanlıkta 19 yaşım
Lambayı yakıyorum
Ve senki...
Sen,
Benim ilk çocuğum, ilk hocam, ilk yoldaşım
19 yaşım
Nazım Hikmet RAN
Yorum Yazın