Başka türlü soralım: Almanya`da neler olmuyor ki?
Almanya`da barış var; ama, diğer yandan Rusya-Ukrayna savaşına bulaşmış durumda... Hani neredeyse birebir savaşa sokulmaya çalışılıyor Atlantiğin öte yakası tarafından...
Almanya`da fiyatlarda bazı gıda ürünlerinde düşüş var; ama, can yakıcı fiyat artışları da var... Son yıllarda büyük kuruluşlar rekor üzerine rekor kırıyor... Milyoner ve milyarderlerin sayısı artıyor...
Almanya`da bilimsel araştırmalara büyük bütçeler ayrılıyor... Bilime, bilim insanlarına, sanata ve sanatçılara, basına ve basın mensuplarına saygı var... Ama, aynı zamanda eğitim alanında çok dikkat çekici bir kalite bozulması var... Basında bozulma var...
***
Ekonomi tıkırında ve ekonomik alandaki rekorlar kırılıyor. Ama bu alt tabakalara yansımıyor. İşsizlik oranı düşük. Enflasyon düşük. Temel gıda maddelerinin fiyatları biraz düştü. Ama, halk gelecek korkusu içersinde... Savaş korkusu içersinde...
Almanya`da iş çok. Ama işgücü yok. Kalifiye eleman sıkıntısı çekiliyor.
***
Politik arena hayli karışık... Üçlü koalisyonun seçmenlerdeki desteği her geçen gün düşüyor. Bu yılın sonbaharında üç Doğu Eyaletinde yapılacak seçimlerde, ırkçı parti AfD - ``Alternative für Deutschland (Almanya İçin Alternatif) hep birinci parti çıkıyor kamuoyu yoklamalarında...
Silik, ikinci sınıf ve hatta üçüncü sınıf politikacılar ortaya ne bir alternatif koyabiliyorlar ve ne de aralarından bir lider çıkıyor...
***
İthalat-İhracat ve rekorlar baş döndürüyor. <ihracatta gelişmeler sevindirici... İhracat fazlası ya ordunun ihtiyaçlarına ayrılıyor ya da Ukrayna`ya ve Almanya`daki Ukraynalılara yönelik projelere ayrılıyor. Avrupa ülkeleri artık NATO giderlerine daha yüksek oranlarda katılmak zorundalar. Atlantiğin öte yakası böyle istiyor...
Almanya gibi dünyanın dördüncü büyük ekonomisinde yollar perişan, köprüler restore edilmeyi bekliyor, okullar dökülüyor... Okullardaki yüzme havuzları kapatılıyor...
***
Eğitim alanında gittikçe düşen kalite çok kaygılandırıcı. O meşhur ``İkili Meslek Öğrenimi`` (Duale Berufsbildung) eski verimliliğini gösteremiyor. Aynı şekilde, ``İkili Yükseköğrenim`` (Duales Hochschulstudium) da tekliyor. Meslek öğrenecek ve okuyacak gençlerin sayısı gittikçe düşüyor. Yıllarca dışlanan göçmen kökenli çocukların ve gençlerin ahı mı tuttu ne?!.
***
Demografik durum gittikçe vahim bir hal alıyor. Nüfus gittikçe yaşlanıyor. Doğum oranı gittikçe düşüyor. Çalışan her 2 işçiye 1 emekli düşüyor. Daha 20-30 yıl önce çalışan 3 işçiye 1 emekli düşüyordu. 1960`lı ve 1970`li yıllarda bu oran 4`e 1`di...
***
Nitelikli işgücü konusu çok aktuel. Almanya`nın çok acil nitelikli işgücüne ihtiyacı var. Bu konuda kanun çıktı. Uygulama haziran ayında başlayacak. Yönetmelikler hazırlandı... Ama, politika/hükümet Almanya`yı yöneten bürokrasiye hakim olamıyor... Bürokrasi `taktir hakkı`nı kullanarak bildiğini okuyor... Almanya`ya gelip çalışmak isteyenlere, yüksek öğrenim görmek veya meslek öğrenmek isteyenlere vize vermiyor... ``Taktir hakkı`` var ya... İşte o haklarını kullanıyor bürokrasideki memurlar... Hele de T.C. yurttaşlarına karşı...
***
Almanya Federal Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı`nın Sayın Frank Walter STEINMEIER`in Türkiyeyi ziyareti biraz da Türkiye`yi yeniden `kazanmaya` yönelikti... Hem Türkiye`nin Batı`dan kopmasını yavaşlatmak için ve hem de kalifiye işgücü kazanmak üzere hazır tutmak için... Ayrıca Türkiye`deki yaklaşık 13 milyon mültecinin ve sığınmacının orada tutulması konusu da unutulmamalı...
Aslında bu konuda yazılacak çok şey var. Önümüzdeki haftalarda döneriz bu konuya.
***
Aslında Almanya vakti zamanında Türkiye`yi ve Ukrayna`yı Avrupa Birliği`ne almayarak treni kaçırdı. Ukrayna-Rusya savaşı`na zamanında dur demeyerek başına belayı aldı. Halbuki Almanya-Rusya ilişkilerinin önü çok açıktı. Eğer Şansölye Olaf SCHOLZ, Irak Savaşı`nda olduğu gibi, tıpkı o Şansölye Gerhard SCHRÖDER gibi tavır koyup ``Biz bu işte yokuz!`` diyebilseydi, Avrupa`daki durum/lar çok başka olurdu...
Tüm dünyada olduğu gibi Almanya`da da silik politikacılar sahnede... Risk alabilen köşeli politikacılar gittikçe azalıyor...
Önümüzdeki dönemde, Almanya eski Şansölye Gerhard SCHRÖDER`i barış elçisi olarak Rusya Cumhurbaşkanı Wladir PUTIN`e göndermek ister mi dersiniz? Sakın olmaz demeyin, olmaz olmaz...
***
Bana göre, Almanya biraz da 16 yıllık Angela MERKEL döneminin kısa vadeli, öngörüsüz politikalarının cezasını çekiyor... Bu, zamanında bir hayli cilalanıp cilalanıp politik arenada ``Dünyanın en güçlü kadın politikacısı`` diye lanse edilen Şansölye Almanya`yı sadece bir memur gibi yönetti, bir politik lider gibi değil... Daha çok şeyler yaşayıp göreceğiz bu bağlamda. İlerde bu konuya da döneceğiz elbet.
***
Almanya göçmenler konusunda da acı tecrübeler edinmeye başladı: Geçen cumartesi günü, Almanya`nın `gizli başkenti` ve ikinci büyük şehri Hamburg`da yaklaşık bin (1 000) kişilik radikal İslamcı bir grup ``Almanya`da Hilafet`` istedi iyi mi? Yıllarca sola göz açtırmayan, ama İslamcılara folklorik-etnografik bir yaklaşım içersinde olan Almanya`da nihayetinde şafak attı... Günaydın mı diyelim yoksa tünaydın mı?
Hele bekleyin, turpun büyüğü heybede...
***
Bütün bunlara parelel olarak aşırı sağcı-ırkçı Almanlardan oluşan``İmparatorluk Vatandaşları`` grubunun davası başladı bu hafta. Geçen yıl tutuklanan bu grupta kimler yok ki? Aşırı sağcılar, işçiler, polisler, soylular, politikacılar vd. En tehlikelisi de bunların arasında, halen orduda görev yapan, yani tutuklandığında Alman Ordusu ``Bundeswehr``de görev yapmakta olan subaylar var. Bu grubun üyeleri tutuklanırken bir hayli de silaha el kondu. Durum çok ciddi... Daha doğrusu çok tehlikeli. Bu gruba açılan davada ileri sürülen suç: ``İmparatorluk Vatandaşları``nın ihtilal yapıp hükümeti düşürerek başa gelmek istemeleri. Alman İmparatorluğu`nu yeniden canlandırmak istemeleri hedefleriymiş... Tehlikeye bakar mısınız?
***
Bizim gibi ``EMEK EN YÜCE DEĞERDİR!`` diyen mavi ve beyaz yakalıların umudunu yitirmeden çalışmaya ve üretmeye devam etmesi gerekiyor...
Daha çok çalışmalı ve daha çok üretmeliyiz. Daha adil ve daha demokratik bir dünya için; daha temiz ve yaşanılası bir çevre için; çocukların taciz edilmediği ve hayvanların işkence görmediği bir dünya için daha çok çalışmalıyız...
Bu bağlamda, 1 Mayıs İŞÇİ ve EMEKÇİ BAYRAMI kutlu olsun!
Yorum Yazın