Henüz çok genç bir ülke olan Afrika ülkesi Güney Sudan, basketbol dünya kupasına katılarak büyük bir başarıya imza attı. Bu başarı Güney Sudan için basketboldan fazlasını içeriyordu…
Muhalif Özel – Oğuz Büber
2011 yılında bağımsızlığını kazanmış bir ülke…
Basketbolda çıkabilecekleri en büyük turnuvaya çıkarak adlarını tarihe yazdırdılar.
Bununla da kalmadı, bu turnuvada ilk galibiyetlerini de aldılar.
FIBA 2023 Dünya Kupası Filipinler, Japonya ve Endonezya'nın ev sahipliğinde düzenleniyor.
Turnuvanın en sempatik takımlarından birisi ise oyun karakterleri ve sempatik tavırlarıyla takdir toplayan Güney Sudan’dı.
Daha 2011 yılında kurulan bir ülke olmasını rağmen Afrika gibi bir kıtadan basketbolda dünya sahnesine çıktılar.
Ve ikinci maçlarında da Çin Milli Takımı’nı 89-69 yenerek bir tarih de böyle yazdılar.
Gruptaki son maçlarında Sırbistan gibi bir deve karşı pek bir şansları olmadıklarını kendileri de biliyorlardı. Ama böyle büyük bir başarının ardından onlara sadece sahada ellerinden geleni yapmak kalıyordu.
Ayrıca gelecek yıl düzenlenecek Paris Olimpiyatları’na eleme hakkı kazanma şansları da halen mevcut.
Bu başarıda pay sahibi olanlar kimler?
Takımın kaptanı Güney Sudan’da doğmuş fakat daha 9 yaşındayken Avustralya’ya taşınmış Kuany Ngor Kuany. Kaptan turnuvayı, ‘Ülkelerinin imajını destekleyen bir araç’ olarak görüyor.
Basketbol yoluyla da birliktelik sağladıklarını, barış ve kalkınmaya giden yolun da buradan geçtiğini ifade ediyor. Bu sebeplerden ötürü basketbolun kendileri için normalden çok daha önemli olduğunun da altını çiziyor.
Güney Sudan Milli Takımı’nın karma bir yapısı var. Ülkede doğanlar ve ülke dışında bu mirasa sahip olanlar şeklinde iki gruptan oluştuklarını söyleyebiliriz.
Örneğin takımın forvetlerinden Nuni Omot’un ilginç bir hikayesi var.
Kenya’da bir mülteci kampında dünyaya gelen Omot, bu kampta 3 yıl boyunca yaşamış.
Omot ve ailesinin oraya geliş sebebi de Etiyopya’daki iç savaştan kaçmak ve bu uğurda 650 kilometreden fazla yol kat etmişler.
Kadrodan iki isim Amerika Birleşik Devletleri’nde basket oynuyor. Geri kalanları ise dünyanın dört bir yanından (Avustralya, Danimarka, Tayvan, Fransa, Beyaz Rusya ve Senegal).
Takımın baş antrenörü Royal Ivey, aynı zamanda NBA’de Houston Rockets’ın da asistan koçu.
Oyuncular Ivey’i, tutkulu bir insan olarak görüyorlar ve kendilerine sahada özgürlük alanı tanıdıklarını söylüyorlar.
Takım asıl gücünü ve motivasyonunu ise eski bir NBA yıldızı Luol Deng’den alıyor. Basketbola ya da NBA’e ilgisi olan birçok kişi kendisini Chicago Bulls döneminden hatırlayacaktır.
Deng’in doğduğu ülke Sudan. Babası ise Sudan’ın eski hükümet bakanı ve bir siyasi mahkum.
Birleşik Krallık’ın babasına sığınma hakkı vermesinden sonra ise başka bir hikaye başlıyor.
Londra’da büyüyen Deng, yaşadığı ülkenin tabiatına uygun olmayan bir spor dalında başarılı olarak bir NBA yıldızı oluyor.
Tam 15 yıl boyunca NBA’de sahne alan Deng şimdi ise Güney Sudan Basketbol Federasyonu’nun başkanı.
Ulusal bütünlüğün ön plana çıkması
Basket takımının ilk resmi uluslararası maçına çıkması bundan yalnızca altı ay önceydi.
Fakat takım kaptanı Kuany, başkent Cuba’daki dev ekranlarda maçları izlemek için toplanan kalabalığın kendilerine ve ülkeye ne denli inandıklarını bu birliktelikle gösterdiklerini söylüyor.
Bu kadar önemli ve anlamlı olmasının diğer sebeplerinden birisi ne mi?
Ülkede çok fazla sorun ve çatışma var.
Basketbol takımı sahaya çıktığında ise bu farklılıklar ortadan kalkıyor; “Ben şu kabiledenim”, “ben şu bölgeden geliyorum” sözleri yerine herkes tek bayrak altında birleşiyor.
Dünya Kupası’nda daha ileriye gitme şansını kaybettiler fakat turnuvayı en üst sırada bitiren Afrika Takımı unvanına halen kavuşabilirler. Bu gerçekleşirse de Paris Olimpiyatları’nın yolunu tutabilirler.
Sıralama maçlarında başarılı olarak bunu elde etme şansları da var.
Tüm bunlara rağmen yaşananlar;
Güney Sudan için bir sonuç değil, onlar için her şey yeni başlıyor…
Yorum Yazın