Cannes, sadece ünlü festivali sırasında, oraya doluşan ünlüler ve yarattıkları skandallarla gündeme oturur. Bodrum, Halikarnas Balıkçısı’nın onu Türkiye’nin hatta dünyanın dikkatine getirdiğinden beri, her daim gündemdedir. Hem de nasıl! Sadece minicik bikinileri ve ünlü sevgilileri veya eşleri ile her an bir kamera onları çekecekmiş gibi şuh pozlarla dolaşan starlar veya heyula gibi motor yatlarını, diledikleri yere demirleyen Arap şeyhlerinden, Rus oligarklardan söz etmiyorum. Diğer insanlar da onlardan geri kalmıyorlar.
Yaz-kış yaşadığım Bodrum’da geçen gün, kıyıda bir gölge bulmuş, Michelle Nijhuis’in, “Türleri Kurtarmak” kitabına dalmıştım ki, hoşsohbet bir dostum, “Bir kahve söyle. Sana anlatacaklarım var.” diye çıkageldi. “Hoş geldin.” dedim. Kahveler gelince anlatmaya başladı.
Dallas dizisi mi? Monşerler sitesi mi?
“Bodrum’un gözde koylarından birinde yıllar önce, aralarında bir iki paşa, vali olsa da monşerlerin kurduğu iki siteden birinde neler olduğunu biliyor musun?”