CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu'nun 26 Ağustos'u anmaması büyük tepkilere neden olmuşu. Kılıçdaroğlu, 30 Ağustos Zafer Bayramı için ise Cumhuriyet Gazetesi'nde bir yazı kaleme aldı.
Büyük Taarruzun başlangıcı olan ve Türkiye Cumhuriyeti'nin kurulmasında kritik öneme sahip olan 26 Ağustos CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu tarafından anılmamıştı.
Hatta bu duruma en çok tepki gösterenlerden birisi deneyimli gazeteci Uğur Dündar olmuştu.
Uğur Dündar, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın bile paylaşım yaptığını hatırlatarak, "Atatürk'ün kurduğu CHP'nin Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, 26 Ağustos'ta, aziz milletimizin istiklâlini kazanmasıyla sonuçlanacak Büyük Taaruz'u ve Atatürk'ü anmadı! Evet Tayyip Bey andı, Kemal Bey anmadı! Hayal kırıklığımı anlatmakta sözcükler yetersiz kalıyor!.." dedi.
CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu, ‘30 Ağustos’ için ise Cumhuriyet Gazetesi'ne ‘Bağımsızlığın ölümsüz anıtı’ isimli bir yazı yazdı.
Yazının bir bölümü şöyle:
Büyük önder Mustafa Kemal Atatürk’ün, Nutuk’ta ifade ettiği şekliyle hem strateji hem bir taktik baskını şeklinde gerçekleşen Büyük Taarruz ve Başkomutanlık Meydan Muharebesi, (26- 30 Ağustos 1922) 26 Ağustos sabahı saat 05. 30’da topçu ateşiyle başladı.
İki gün içinde düşman cepheleri düşürüldü ve 30 Ağustos’ta yapılan savaşın sonunda düşmanın ana kuvvetleri yok edildi. Düşman ordusunun başkomutanlığını yapan General Trikopis de tutsaklar arasındaydı.
“Demek ki tasarladığımız kesin sonuç beş günde alınmış oldu” der, Atatürk ve bu beş günün sonunda ulaşılan zaferin anlamını şu sözcüklerle açıklar:
“Her safhasıyla düşünülmüş, hazırlanmış, yönetilmiş ve zaferle sonuçlandırılmış olan bu harekât Türk ordusunun, Türk subay ve komuta kurulunun yüksek kudret ve yiğitliklerini tarihte bir kez daha saptayan ulu bir eserdir.
Bu eser, Türk ulusunun özgürlük ve bağımsızlık düşüncesinin ölümsüz bir anıtıdır. Bu eseri yaratan bir milletin evladı, bir ordunun başkomutanı olduğumdan mutluluğum sonsuzdur.”
Dünya askeri tarihinin en önemli taarruz ve meydan muharebelerinden birini, kurmay zekâsı ve tecrübesiyle kazanmış olan Atatürk’ün ağzından dökülen bu sözcükler, mütevazılığının ve milletine duyduğu derin sevgi, saygının bir sonucudur. Öyle ki “Bütün dünyayı hayretlerde bırakan, bütün dünyayı ister istemez övgülerine sevk eden; topraklarımızı ve kutsal vatanımızı çiğneyen düşman ordularını yok eden bir zafer” olarak nitelendirdiği bu büyük başarıyı kendisine değil, millete ait kılar. Zaferin sahibi olan milletin sıradan bir evladı olduğu için de onur duyar. Büyük Atatürk’ün ölümünün üzerinden geçen onca yıla karşın yüreğimizden ve aklımızdan silinmeyişinin; mevcut siyasi iktidarın tüm çabasına rağmen silinmeyişinin nedenlerinden biri milletimizle kurduğu bu tertemiz ilişkidir.
Peki, Atatürk için 30 Ağustos’un sadece bir askeri zaferin ötesinde “Özgürlük ve bağımsızlık düşüncesinin ölümsüz bir anıtı” olmasının nedeni nedir?
Atatürk’ün bir anıt olarak nitelendirdiği 30 Ağustos zaferinden sadece altı ay sonra Şubat 1923’te toplanan İzmir İktisat Kongresi’nde yaptığı açılış konuşması bu sorunun yanıtını veriyor. Şöyle diyor Atatürk:
“Siyasi, askeri zaferler ne kadar büyük olursa olsunlar, iktisadi zaferler ile taçlandırılamazlarsa meydana gelen zaferler devamlı olamaz, az zamanda söner.
Bu bakımdan en kuvvetli ve parlak zaferimizin bile sağlayabildiği ve daha sağlayabileceği yararlı kazançları belirlemek için ekonomimizin, iktisadi hâkimiyetimizin sağlanması ve sağlamlaştırılması ve genişletilmesi gerekir.”
Yazının tamamını Cumhuriyet Gazetesi'nden okuyabilirsiniz.
Yorum Yazın