Büyükelçi (E) Tugay Uluçevik, sosyal medya hesabından yaptığı paylaşım dizisi ile Türkiye - Yunanistan ilişkilerini kaleme aldı.
Büyükelçi (E) Tugay Uluçevik'in yaptığı paylaşım şöyle:
Sayın Cumhurbaşkanı Erdoğan "Biz, dünyanın takdirle izlediği şekilde hem bölgemizde hem dünyanın değişik coğrafyalarında nasıl barışın kök salması için çabalıyorsak, Ege Denizi'nin iki yakasında da barışın ve huzurun ebediyen hakim olması için elimizden geleni yaparız" demişler.
Türkiye ve Yunanistan'ın barış, dostluk, iyi komşuluk ve işbirliği ilişkileri içinde olmaları ve öyle kalmaları amacıyla Türkiye elinden geleni elbette yapmalıdır.
Atatürk'ün izinde barışsever bir Ülke ve Devlet olarak Türkiye için bu bir vecibedir.
Bununla birlikte, Kıbrıs uyuşmazlığının ve Ege'de halen iki Devlet arasında mevcut 9 -10 kalem sorunun ortaya çıkışında Türkiye'nin sun'u taksirinin bulunmadığı tarihî gelişimin ortaya koyduğu bir gerçektir.
Sorunların Türkiye'ye atfedilemeyecek sebeplerini oluşturan saplantıların, peşin hükümlerin ve bunlara dayalı oluşturulan hayalî ideolojilerin, çarpık siyasî hedeflerin tarihin günümüzden 571 yıl öncesindeki kaynaklarını yok etmek Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin elinde değildir.
Sözünü ettiğim kaynakların beslediği bir zihniyetle 20'inci yüzyılın başlarından itibaren yapılan tarihî hataların yarattığı sorunların halledilmesi için gerçekçi olmak zaruridir; mecburidir.
Türkiye ile Yunanistan arasında Ege'de mevcut sorunlar listesini tek bir kalem soruna indirgeyen saplantılı bir yaklaşımla ve Türk Milleti'nin dostluğa yüklediği duygusallığı bu defa da siyasî kazanç elde etmek için nasıl istismar ederim anlayışıyla dostluk, iyi komşuluk arayışı yapılmak istenirse, taraflardan birinin bu vakte kadar yapageldiği hatalara bir yenisi daha ilâve edilmiş olur.
1952 yılında Ankara Koleji’nde ortaokul 1. sınıf öğrencisiydim. İzciydim. Öğretmenlerimiz kız ve erkek izcilerin 10 Haziran Salı günü okula izci kıyafetleriyle gelmelerini istemişti. Bize Yunanistan Kralı Paulos ile Kraliçe Frederika'nın Türkiye’yi resmî ziyaret için Ankara’ya gelecekleri, izci oymağımızın da misafir Kral ve Kraliçe’yi karşılamakla görevlendirildiğini söylemişlerdi.
Ziyaret günü İzci Oymağımız, En başta İzci resmî kıyafetiyle Oymak Beyimiz Büyük Büyük İzci rahmetli İbrahim SELET Hocamız, onu takiben şanlı Bayrağımızı ve Okul Flâmamızı dalgalandıran Bayraktarlarımız olduğu halde onların arkasında yer alan güçlü boru ve trampet takımlarımızın çaldığı marşlarla Ankara caddelerinde uygun adım yürüyerek ve halkımız tarafından alkışlanarak Ankara Kızılay Meydanı'na geldik. Bakanlıklara doğru Atatürk Bulvarı’nda kaldırımda sıralandık.
Ellerimize verilen Türk ve Yunan bayraklarını sallayarak Yunan misafirleri coşkuyla selâmladık. Ankara halkı da Yunan Kral ve Kraliçesini görmek için Atatürk Bulvarı boyunca toplanmıştı. Kortej geçerken halk tezahürat yapıyordu.
O günkü ZAFER gazetesinin baş sayfası Kral ve Kraliçe’nin Türkiye’yi ziyaretinin haberlerine tahsis edilmişti. Sayfada misafirlerin fotoğraflarıyla birlikte Türk ve Yunan bayrakları yer alıyordu. Yunan misafirlerin Ankara’da karşılanmasına dair haberler ertesi günkü gazetelerde “Dost Elen Hükümdarları Ankara’da Muhteşem Tezahüratla Karşılandılar” şeklindeki başlıklarla manşetten verilmişti.
Yunan Kralı’nın ziyaretini rahmetli Cumhurbaşkanı Celâl Bayar 7 Kasım - 3 Aralık 1952 tarihleri arasında Pire – Atina – Selânik – İskeçe – Gümülcine’yi kapsayan ziyaretiyle iade etti.
Türkiye’de gazeteler ziyareti önemli tarihî bir olay olarak yansıttı. Basınımızda Bayar’ın Yunanistan’da karşılanmasına dair haberler “Cumhurbaşkanı Yunanistan’da yürekten sevgi ile karşılandı”; “Pireden Atina’ya kadar çiçek ve konfeti yağmuru”; “Türk – Yunan Dostluğu”; “Atina heyecanlı saatler yaşıyor”; “Halk Bayar’I görebilmek için geceden sokaklara döküldü” gibi başlıklar altında yayınlandı.
Yunan Kralı PAULOS’un Bayar’ın şerefine düzenlediği ziyafette yaptığı konuşmasında kullandığı “Tarih ve mukadderat bugün birleşmemizi tam ve mutlak bir hale getirmiştir” sözü öne çıkarıldı.
72 yıl önce 13 yaşındayken Türkiye ile Yunanistan arasında yaşadığım bu dostluk olaylarının bir benzerine iki Devlet arasında hayatım boyunca bugüne kadar bir daha tanıklık etmedim.
Bunun sebeplerini işbu mesajımın ilk paragraflarında açıklıkla yazdığımı düşünüyorum.
Yorum Yazın