CHP İzmir Milletvekili Türeli: 2023 bütçe açığı 1 trilyon 375 milyar değil, onun çok daha ötesinde…

  • Yazdır
  • A
    Yazı Tipi
  • Yorumlar
CHP İzmir Milletvekili Türeli: 2023 bütçe açığı 1 trilyon 375 milyar değil, onun çok daha ötesinde…
Abone ol
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) Başkanı Fatih Karahan’ın bankanın faaliyetlerine ilişkin TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu üyelerine sunumunda, CHP İzmir Milletvekili, komisyon sözcüsü Rahmi Aşkın Türeli, faizlerin, kasım ve aralık ayında düşürüleceği yönünde beklentiye ilişkin sorularla dikkat çektiği konuşmasında, Merkez Bankasının 2023 yılında kur korumalı mevduat sistemi yüzünden 818 milyar lira zarar ettiğine dikkat çekti ve “2023 bütçe açığı rakamlarının da söylendiği gibi 1 trilyon 375 milyar değil -bu rakamı bunun üzerine direkt olarak koyma ihtiyacımız var, koyduğumuz zaman- onun çok daha ötesinde olduğunu gösteriyor” dedi.

Muhalif- Ankara

Meclis Plan ve Bütçe Komisyonu’nun CHP sözcüsü, İzmir Milletvekili Rahmi Aşkın Türeli, Merkez Bankası Başkanı Fatih Karahan'ın bankanın faaliyetlerine ilişkin sunumla ilgili   toplantıda, Türkiye'de işsizliğin yüzde 30'lar seviyesinde olduğunu belirterek, “Böyle bir çerçeveyle karşı karşıyayız. Ben bu çerçevenin, bu yapının içine baktığım zaman OVP'deki büyüklüklere bu yapıyla bu dezenflasyon sürecinin olabilmesini çok mümkün görmüyorum” dedi.  Faizlerin, kasım ve aralık ayında düşürüleceği yönünde oluşan beklentileri hatırlatan Türeli, “Bundan sonra faizler inecek mi? Yüksek faiz, düşük kur politikası devam edecek mi? Sıcak paraya dayalı model devam edecek mi? Rezervlerdeki artış ne kadar daha devam edecek? KKM sistemi ne olacak? 2024'te KKM'nin Merkez Bankasına olan yükü ne kadardır” sorularını yöneltti.

Türeli’nin, Plan ve Bütçe Komisyonu’nda ki konuşmasından bazı bölümler şöyle:

RAHMİ AŞKIN TÜRELİ (İzmir):  Cari açığa bakıyoruz, bu cari açık nasıl düşecek bu kadar? Tamam, belki altın ithalatında azalma olabilir, petrol fiyatları artmamış olabilir ama onun ötesinde Türkiye ekonomisinin büyüme yapısı, dışarıdan ithal ettiğimiz üretim ve ihracat yapısı ithalata dayalı.

İşsizlik... Burada bir işsizlik rakamları var, önümüzdeki dönemde istihdam artacak gibi öngörülüyor ama onlarda geçici süreler için çalışmalar bunun içine katıldığı zaman ancak bu istihdam sağlanacak. Türkiye'nin gerçek anlamda işsizlik oranları yüzde 9, yüzde 10'lar seviyesinde değil. Nitekim, TÜİK de biliyorsunuz atıl iş gücü adı altında bu rakamları veriyor, aynı zamanda birtakım sendikalar da bunu geniş tanımlı işsizlik oranları içinde veriyor, yüzde 9, yüzde 10 değil, yüzde 30'lar seviyesinde Türkiye'deki işsizlik oranları. Böyle bir çerçeveyle karşı karşıyayız. Ben bu çerçevenin, bu yapının içine baktığım zaman OVP'deki büyüklüklere bu yapıyla bu dezenflasyon sürecinin olabilmesini çok mümkün görmüyorum.

Türkiye'deki yapıların, üretim yapısının, firma yapılarının monopolist ya da oligopolist gibi eksik rekabetçi bir yapının içinde oluşması, bunların hepsi çok büyük etkenlerdir; bu katılıklar biraz da buradan geliyor. Bu katılıklar nasıl aşağı inecek, ne olacak? Açıkçası buna ilişkin, nasıl indirileceğine ilişkin bu sunuşta görmek isterdik. Hizmetler sektöründeki katıldıkları aşağı nasıl indireceksiniz?

Bazı konular var, sorularım var; bunları da iletmek isterim, yönlendirmek isterim. Şimdi, bundan sonra faizler ne olacak, inecek mi? Kamuoyunda bir beklenti var, özellikle kasım ya da aralık ayında... Tabii, baz etkisinden kaynaklı bir biçimde enflasyon aşağı doğru iniyor. Ne olacak? Yıllık, on iki aylık bazı söyledim. "Yüksek faiz-düşük kur" politikası devam edecek mi, nereye kadar? Sıcak paraya dayalı bu model ne olacak? Bu model sıcak paraya dayalı bir model. Bu dönem AKP'nin ilk iktidar olduğu dönemdeki sıcak paraya dayalı bir modelin bir biçimde sürdürülmesidir. Rezervlerdeki artış ne zamana kadar devam edecek? Çünkü hatırlarsınız, Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek yaklaşık dört ay önce demişti ki: "Piyasadan döviz almazsak lira 30'un altına, 20'li rakamlara düşerdi. Merkez Bankası gelen dövizi satın almasaydı lira nominal olarak değer kazanacaktı. Biz rezerv biriktirdik çünkü rezerv pozisyonumuzu güçlendirmemiz lazım." Nedir, buna ilişkin bir şey nedir? Ama tabii ben o arada merak ettim rezervi, rasyolara da bir bakayım dedim... Aslında kısa vadeli dış borçlarla Merkez Bankası brüt rezervlerini karşılaştıran bir kısım rasyolar var, ona baktım, Merkez Bankası rezervlerinin kısa vadeli dış borçları karşılama oranı 2002 yılında, AKP'nin ilk iktidara geldiği dönemde yüzde 171'miş, 2013'te yüzde 101'e düşmüş, şu anda yüzde 85.

Ama tabii baktığımız zaman, sadece alındığı zamana değil, orijinal vadesine bakılmaksızın, vadesinin ödemesine bir yıldan az kalmış olan rakama baktığımızda yüzde 64. Yani bu rakam nedir, rezerv politikası nedir? Ne yapıyoruz bu konuda? Devam mı edeceğiz rezerv biriktirme yoksa bırakacak mıyız? Faizlerle iç içe olan bir ilişki zaten bu. Bugünkü yüksek faiz politikası bir anlamda dışarıdan döviz girişini tetikliyor ve buna dayalı bir politika oluşuyor.

Kur korumalı mevduat sistemi ne olacak? Merkez Bankası bu yıl da mı zarar edecek, sormak istiyorum? Öyle anlaşılıyor ki bu yıl da zarar edecek. Ne kadarlık bir zarar? Basında da buna ilişkin şimdi bir kısım haberler çıktı kur korumalı mevduat sisteminin Merkez Bankasına maliyetini yaklaşık 230 milyar TL olduğuna ilişkin. Sayın Başkan, sizden ilk altı aylık rakamları açıklamanızı bekliyoruz. Hatırlarsanız, bir yıl önce siz de buradaydınız -o dönem Sayın Erkan- sonuç itibarıyla düzenli olarak izliyorsunuz, belki dokuz aylık olmayabilir ama altı aylık da en azından, bunu görmek isteriz. Şu ana kadar, 2024 yılında kur korumalı mevduat sisteminin Merkez Bankasına olan yükü ne kadardır? Çünkü biz şunu biliyoruz, 2023 yılında 830 milyar Türk lirasıydı. Merkez Bankası 818 milyar lira zarar etti, siz de açıklamanızda, sunuşunuzda "830 milyar dolar." dediniz. Bu daha ne kadar oldu, nereye kadar çıktı?

Ondan önceki beş yılda ortalama 250 milyar lirayı topladığımız zaman, 250 milyar lira kâr eden Merkez Bankası 2023 yılında kur korumalı mevduat sistemi yüzünden 818 milyar lira zarar etti.

Hâlbuki zarar etmemiş olsaydı -Merkez Bankasının en büyük hissedarı hazine- bu kârlar hazineye aktarılacaktı. Sonuç itibarıyla ihtiyat akçeleri konusu var, kurumlar vergisi verilecekti, böyle bir politika varken biz sonuçta bir zararla karşılaştık. Bu aslında 2023 bütçe açığı rakamlarının da söylendiği gibi 1 trilyon 375 milyar değil -bu rakamı bunun üzerine direkt olarak koyma ihtiyacımız var, koyduğumuz zaman- onun çok daha ötesinde olduğunu gösteriyor. Bu aynı zamanda şeffaflığı da engelleyen bir şey. Sayın Başkan, bu anlamda kur korumalı mevduat sisteminin 2024 yılında elinizdeki hangi rakamı vardır, varsa nedir? Şu ana kadar gerçekleşen yükümüz var mıdır, varsa ne kadardır? Bunları da burada sizden açıklamanızı bekliyoruz.


Yorum Yazın