Prof. Dr. Ahmet Özer'in kaleme aldığı "CHP’de değişimin ana kodları ne olmalı?" başlıklı yazı
CHP’nin tabanı başta olmak üzere değişim isteyen yönetici kadroları bir süredir yaptıkları konuşmalarda “demokrasi ve değişim” kavramları ile topluma mesaj vermeye çalışıyorlar. Bu iki kavram, hem günümüz hem de gelecek için son derece önemli iki düşünceyi temsil ediyor. “Demokrasi” dışa yönelik bir mesajı içerirken, “değişim” ise CHP’nin içine yönelik mesaj veriyor. Cumhurbaşkanı adayı Kılıçdaroğlu’nun seçim sürecinde yoğunlukla üzerinde durduğu hak ve özgürlük ihlalleri, baskı ve sindirilmeler, AKP iktidarlarının demokrasi karnesinin zayıfladığını sergilemek, Türkiye’nin gerçek bir demokrasiye olan ihtiyacı vurgulamak içindi. O halde soru şu: Peki bu demokrasiyi Türkiye’ye kim getirecek?
"Antidemokratik AKP iktidarını değiştirmesi için öncelikle kendisinin değişmesi gerekmez mi?"
Son kongrede genel başkan yaptığı konuşmada bunun CHP’nin görevi olduğunu vurguladı ve bu görevi başarmak için ne gerekirse yapacaklarını belirtti. O zaman bu noktada ikinci kritik soru gündeme geliyor: Peki mevcut CHP bunu yapabilir mi? Bu soruya gönül rahatlığıyla “evet” denmiyorsa, o halde CHP’nin antidemokratik AKP iktidarını değiştirmesi için öncelikle kendisinin değişmesi gerekmez mi?
Ne ki ve ne yazık ki uygun koşullara rağmen bir tarihi fırsat olan 2023 genel seçimleri topyekûn kaybedildi. AKP ve Cumhur İttifakı beş yıllığına hem Meclis çoğunluğunu ele geçirdi hem de cumhurbaşkanlığını kazandı. Bu durum kazanma beklentisi özellikle muhalefet tarafından yükseltilen seçmende derin bir hayal kırıklığı ile birlikte değişim taleplerini gündeme getirdi. CHP’nin seçmeni ve parti tabanı madem bu yol ve yöntemle olmuyor o halde değiştirmek için değişime önce kendimizden başlamalıyız diyerek sesini yükseltti.
Yorum Yazın