CHP’li Sarıbal: Bir çiftçi olarak da bir iç sömürgenin nasıl işlediğini canlı canlı yaşadım

  • Yazdır
  • A
    Yazı Tipi
  • Yorumlar
Abone ol

CHP’nin çiftçi Milletvekili Orhan Sarıbal, tarım ve çiftçinin durumunu yerinde görmek için geçtiğimiz hafta çıktığı Mardin, Diyarbakır, Batman, Şırnak, Ankara Polatlı, Sivas, Çorum gibi Doğu-Güneydoğu Anadolu ve İç Anadolu illerine yaptığı ziyaretleri, “Bir çiftçi olarak da bir iç sömürgenin nasıl işlediğini canlı canlı yaşadım” sözleriyle değerlendirdi.

Hülya Özmen- Muhalif özel

CHP Bursa Milletvekili Orhan Sarıbal, tarım ve çiftçinin durumunu yerinde görmek amacıyla geçtiğimiz hafta çıktığı Mardin, Diyarbakır, Batman, Şırnak, Ankara Polatlı, Sivas, Çorum gibi Doğu-Güneydoğu Anadolu ve İç Anadolu ziyaretlerinde ‘çiftçinin tamamen tüccara teslim edildiği’ tespitini paylaştı. ‘Sömürü düzeni’ ve ‘mülksüzleştirme’ kavramlarına da dikkat çeken Sarıbal,” Bir çiftçi olarak da bir iç sömürgenin nasıl işlediğini canlı canlı yaşadım.  Çiftçi tamamen tüccara teslim. Açık bir sömürü düzeni” dedi.

Sarıbal, Muhalif’e 7 ile yaptığı ziyaretle ilgili değerlendirmelerini paylaştı:

“Çiftçi adeta cendereye alınıyor, yani TMO tarafından tüccarın eline mecbur bırakılıyor”.

“Geçen hafta içinde Mardin, Diyarbakır, Batman, Şırnak, Ankara Polatlı, Sivas, Çorum gibi Doğu-Güneydoğu Anadolu ve İç Anadolu illerini gezdim. Bir çiftçi olarak da bir iç sömürgenin nasıl işlediğini canlı canlı yaşadım. Buğday geçen yılın fiyatlarının altında, arpa geçen yılın fiyatlarının altında, TMO bilerek ve isteyerek açıkladığı fiyatla, çiftçinin ürününü ne yazık ki almıyor. Alamıyor demiyorum, almıyor. Çünkü bu kadar ürünü alamayacağını o da biliyor biz de biliyoruz. Tüccar da bunu bilerek geçen yılının fiyatlarının çok altında fiyat veriyor çiftçiye. Çiftçi adeta cendereye alınıyor, yani TMO tarafından tüccarın eline mecbur bırakılıyor. Mazot, ilaç, gübre, tohum… Hepsini dışardan alıyoruz. Dövize bağlı, girdiler döviz. İçerde elektrik, su tamamen özel sektöre havale elmiş yani adeta iç sömürge yaşıyoruz.

“İktidarın dayattığı politika mülksüzleştirme politikası”

Çiftçi tamamen tüccara teslim. Açık bir sömürü düzeni. Çok net bir şekilde şunu söylemek lazım; biz çiftçiler bu ülkede tarımın sürdürülebilirliği için çalışıyoruz. Ama iktidarın dayattığı politika mülksüzleştirme politikası. Modern köle bir toplum yaratıp çiftçiyi de mülksüzleştirerek başka bir hikaye örüyor. Bu liyakatsizlik değil, olamaz. Beceriksizlik de olamaz. Bu konuyu “bilmiyoruz” da olamaz. Bu işin içinde kasıt var. İktidar bilinçli, bilerek ona göre politika geliştirerek kasıtlı olarak çiftçiyi yok etmeyi kendine bir ödev ve sorumluluk olarak almış. Bu bir tercih.

Düşününki sürdürülebilir bir tarım şu anda mümkün değil. Seneye buğdayın, arpanın daha az olacağı şimdiden belli. Peki 85 milyonun gıda hakkı, gıda güvencesi, çiftçinin halkın gıda egemenliği, bunlardan söz eden kimse var mı? Çünkü tamamen ithalata bağlı bir süreçle sistemi yönetmeye çalışıyorlar. Bir taratan tahıl koridoru dedikleri ithalat koridoru, bir taraftan ilk 5 ayda tarihin en büyük ithalatını yapıp tüccarın ve TMO’nun depolarını doldurup, diğer taraftan fiyat verip ama ürünü almayarak, randevu, sıra, “yer yok” gibi gerekçeler uydurmak, bunların hepsi bilinçli, programlı işlerdir.

“Modern köle, sömürge bir toplum, iç sömürge”

Yani modern köle, sömürge bir toplum, iç sömürge. Elbette bunlar iktidar tarafından kasıtlı bir şekilde topluma dayatılmaktadır. Bu bilerek isteyerek Türkiye’nin tarımını, çiftçiyi yok etme, içerde şirketlere dışarda çokuluslu şirketlere bu ülkenin bütün egemenliğini teslim etmektir.

 Sarıbal’ın TMO değerlendirmeleri de şöyle:

TMO’nun tmo’nun randevu sistemi kaplumbağa hızıyla çalışıyor

Ülkemiz, gen merkezi olduğu buğdayda büyük bir çeşitlilik ve zenginliğe sahiptir. Ancak buğday üretiminin yüzde 78’i kuru tarım alanlarında yapılmakta olup; verim dünya ortalamasının altında kalmaktadır.

Buğday, Türkiye’nin hemen her bölgesinde yetiştirilmekte olup, tarla ürünleri içerisinde ilk sırada yer almaktadır. Özellikle İç Anadolu ve Güneydoğu Anadolu Bölgelerinde yaygın olarak üretilmekte, 2022 yılı itibariyle ekim alanlarının yarısından fazlası bu iki bölgede bulunmaktadır. Üretimde ilk üç sırayı ise Konya, Şanlıurfa ve Ankara almaktadır.

TÜİK, 2023 yılında üretimin geçen yıla göre yüzde 3,8 artışla 20,5 milyon ton olarak gerçekleşeceğini açıkladı. Son 30 yılda Türkiye’nin nüfusu yüzde 50 oranında artmasına rağmen buğday üretimi 20 milyon ton civarında sabitlendi; Türkiye ürettiğinin yarısından fazla buğday ithal eder hale geldi.

TÜİK verilerine göre Türkiye’nin yurt içi buğday kullanımı 19 milyon ton civarındadır. 2021 hasat döneminde üretimin yaklaşık 17,7 milyon ton olmasına karşılık, 2021 piyasa yılında (1 Haziran 2021-31 Mayıs 2022) 9,4 milyon ton buğday ithalatı yapılmıştır. 2022 hasat dönemindeki üretim 19,8 milyon ton, piyasa yılındaki (1 Haziran 2022-31 Mayıs 2023) ithalat ise 12 milyon ton olmuştur.

AKP’nin 21 yıllık iktidarında (2003-2023) buğday ithalatında rekorlar kırılmış; yapılan toplam 96 milyon tonluk ithalat karşılığında 26,7 milyar dolar ödenmiştir. 2023 yılı itibariyle ithalatın yüzde 70’i Rusya Federasyonu’ndan yüzde 28’i ise Ukrayna’dan yapılmıştır.

6 Haziran 2023 tarihinde Toprak Mahsulleri Ofisi (TMO) ekmeklik buğday ve diğer hububatta alım fiyatlarını açıkladı. Önceki yıl 1.000 TL alım primi dahil ton başına 7.450 TL olan ekmeklik buğday alım fiyatı, bu yıl prim dahil 9.250 TL olarak ilan edildi. Alım fiyatlarındaki artış yüzde 24,2’de kaldı. Oysa TÜİK’e göre 2023 yılı Mayıs ayında Tüketici fiyat endeksi (TÜFE) bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 39,6 ve on iki aylık ortalamalara göre %63,7’ye ulaşmıştı. Dolayısıyla açıklanan alım fiyatı enflasyonun çok altında kaldı.

Başta TMO Genel Müdürü olmak üzere bazı çevreler açıklanan fiyatların dünya fiyatlarının üzerinde olduğunu belirtiyorlar. Bu çevreler ülkeler ve bölgeler arasında ve kuru-sulu üretim şartlarında maliyetin çok farklı olduğu dikkate almamaktadır. Öte yandan kişi başı tarımsal hasıla dikkate alındığında Türkiye dünyada mazot, gübre, ilaç gibi tarım girdilerinin en pahalı kullanıldığı ülkelerden birisidir.

31 Aralık 2022 tarihli Resmî Gazete’de yayınlanan Cumhurbaşkanı Kararı ile 30 Nisan 2023 tarihine kadar hububat ithalatında gümrük vergisi sıfırlanmıştı. Resmi Gazete'de yayımlanan yeni bir kararla hasat öncesi 1 Mayıs 2023 tarihinden itibaren hububatta gümrük vergisi yüzde 130'a yükseltildi.

Hasat öncesi 1 Mayıs 2023 tarihine kadar gümrük vergisi sıfır olduğu için çok yoğun ithalat gerçekleşti. Örneğin 2022 yılının ilk beş ayında (Ocak-Mayıs 2002) 3,1 milyon ton olan buğday ithalatı, 2023 yılının aynı döneminde 6,2 milyon tona ulaşmıştır. Bu nedenle gerek TMO’nun gerekse özel sektörün depoları hemen hemen dolu olduğu belirtiliyor. Öte yandan TMO’nun un regülasyonu kapsamında sanayicilere düşük fiyatla buğday satışı da hasada kadar devam etmiştir.

TMO ürün bedeli ödemelerinin, ürünün teslimini izleyen 30 gün içerisinde yapılacağını açıklamıştır. Ülkenin değişik yörelerindeki üreticiler, TMO alım merkezlerindeki randevu sisteminin kendilerini beklettiğini, randevu taleplerinin geri çevrildiğini, adeta tüccara yönlendirildiklerini belirterek, feryat etmektedirler. Çiftçilerimiz, TMO’nun Ekmeklik Buğday için açıkladığı fiyatın alım primi hariç ton başına 8.250 TL olmasına rağmen, özel sektörün kendilerine 6.000 TL civarında bir fiyat dayattığını belirtmektedirler.

TMO Genel Müdürü 14 Haziran 2023 tarihinde yaptığı açıklamada “Çiftçilerin acele etmemesini, ürünlerini ucuza satmamasını” istemiştir. TMO bu beyanında samimi ise; gerekirse çiftçinin elindeki ürünün tamamını almalı, randevuları daha erken tarihe vermeli, yaptığı alımları hızlandırmalı, ürün bedellerini daha kısa sürede ödemelidir. Bunun yanı sıra öncelikle çiftçilerin üretim maliyetlerinin düşürülmesi için tedbirler alınmalı, TMO ithalat ofisi gibi değil, çiftçileri destekleyen ve piyasayı regüle eden bir yapıya kavuşturulmalıdır.

Öte yandan TMO, un piyasalarındaki dengeyi muhafaza etmek için 21 ay önce “Un regülasyon çalışması” başlatmış ve bu kapsamda elindeki buğday stoklarını un sanayicilerine makul bir fiyatla satmıştır. Ancak un regülasyon uygulaması Mayıs ayı sonu itibariyle fiilen sonlandırılmış, bu konudaki resmi açıklama ise 21 Haziran 2023 tarihinde yapılmıştır. Basında söz konusu uygulamanın sona ermesiyle un fiyatlarının yüzde 50, ekmek fiyatlarının yüzde 30 civarında arttığına dair haberler çıkmaktadır. Buğday ve ürünleri insanlarımızın beslenmesinde çok önemli bir yere sahiptir. O nedenle iktidar halkımızın ekmeğe daha ucuz ulaşabilmesi için gerekli tedbirleri almalıdır.


Yorum Yazın