Ortaya çıkan veriler, dünya çapında son 15 yılda antibiyotik direncinin artış gösterdiğini bizlere anlatıyor. Orta kulak iltihabı, menenjit ve septisemi gibi bakteriyel hastalıklar çocuklarda ortaya çıktığında, sıklıkla antibiyotik ile tedavi ediliyor. Fakat yeni sonuçlanan bir araştırmaya göre, piyasadaki antibiyotiklerin yüzde 50’sinden fazlasının tedaviye herhangi bir etkisi bulunmuyor.
Avustralya’daki Sidney Üniversitesi’nde yürütülen araştırmanın sonuçlarına göre, bakteriler, söz konusu antibiyotiklere karşı belirli bir dirence sahip. Bu, özellikle de bağışıklık sistemi henüz gelişmemiş olan yenidoğan ve çocuklar için bir tehlike teşkil ediyor. Bebek ve çocukların bağışıklık sistemi, bünyelerine giren bakterilere karşı kendini savunacak kabiliyete henüz sahip değil.
Uzmanlar, antibiyotik söz konusu olduğunda tek hangi antibiyotiğin seçileceğinin değil, dozajın da önemli olduğuna vurgu yapıyor. Çocuklara ekseriyetle, ilacı almalarını kolaylaştırmak için, haptan ziyade şurup şeklinde olan antibiyotikler veriliyor ve bu ilaçlarda dozajı ayarlamak zor olabiliyor.
Antibiyotiklere her zaman ihtiyaç yok
Antibiyotiklere her zaman ihtiyaç olmasa da bu ilaçları bazı durumlarda kullanmak gerekiyor. Örneğin streptokok gibi ağır bir bakteriyel enfeksiyon söz konusu olduğunda, üriner veya solunum yollarının olası bir enfeksiyonunu engellemek amacıyla antibiyotik kullanılıyor. Bu ilaçlar, bakterilerin büyümesini ve çoğalmasını engelliyor veya onları yok ediyor. Antibiyotikler, etkisini 24 ila 48 saat arasında, dolayısıyla hızlı bir şekilde gösteriyor.
Çocuk ve yenidoğanların sık sık geçirdiği enfeksiyonların başında, orta kulak iltihapları geliyor. Dünya Sağlık Örgütü’nün tahminlerine göre, bu dünya genelinde çocuklarda en sık görülen hastalık.
Bu hastalık söz konusu olduğunda, hastanın kulaklarının iç tabakası şişiyor ve köprüyü tıkıyor. Bu söz konusu olduğunda salgı akamıyor ve kulak zarı üstünde baskı uyguluyor. Bu da çocuklarda büyük bir ağrıya yol açıyor. Antibiyotikler sayesinde, şikayetler oldukça hızlı bir biçimde ortadan kaldırılabiliyor.
Antibiyotiğin alternatifi var mı?
Uzmanlar, güvenilir, yeni ve antibiyotikten daha etkili ilaçlara ihtiyaç olduğunu dile getirse de bu ilaçlar henüz mevcut değil.
Bazı enfeksiyon hastalıklarında semptomları rahatlatmak için antimikrobiyotik özelliklere sahip olan bazı şifalı otların kullanımı tavsiye ediliyor. Solunum yolu enfeksiyonlarında ise tuzlu su, ağrıyı belirli bir derecede dindirebiliyor. Orta kulak iltihabında da içine küçük doğranmış ve biraz ısıtılmış soğanların koyulduğu bir bez öneriliyor.
Ancak antibiyotikler, hâlâ en iyi ve güvenilir çözüm olmayı sürdürüyor. Örneğin septiseminin hızlı bir biçimde tedavi edilmesi gerekiyor ve eğer bu gerçekleşmezse, organ yetmezliği ve ölüme kadar varan şikayetlerin ortaya çıkma tehlikesi bulunuyor.
Doğru tanı çok önemli
Dünya geneline bakıldığında, durumun özellikle de Güneydoğu Asya ve Pasifik ülkelerinde çok vahim olduğu göze çarpıyor. Endonezya ve Filipinler’de her yıl binlerce çocuk, Avrupa’da mevcut olan antibiyotiklerin mevcut olmaması veya etkisini kaybetmiş olması sebebiyle hayatını kaybediyor.
Öte yandan antibiyotiklerin yalnızca bakteriyel enfeksiyonların tedavisinde kullanılabildiği sık sık unutulan bir gerçek. Antibiyotikler, viral enfeksiyonlarda hiçbir etkiye sahip değil. Dolayısıyla doğru tedavi, öncelikle doğru tanının konulmasından geçiyor. Aynı zamanda patojenin ne olduğunun yanı sıra hastanın antibiyotiğe karşı hassasiyeti olup olmadığının da test edilmesi gerekiyor.
Yorum Yazın