AK Parti Genel Merkezi'nde İnsan Hakları Eğitim Programı'na katılan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Instagram'ın kapatılmasına dair açıklamalarda bulundu.
Erdoğan'ın açıklamasından satır başları şöyle:
"İnsan hakları fikrinin muhafazası toplumsal barışın teminatıdır. İnsan Hakları Eğitim Programımız bu amaca hizmet edecektir. Programımızı coğrafyamızda son derece ağır insan hakları ihlallerinin yaşandığı bir dönemde icra ediyoruz.
Hepimizi ürkütmesi gereken kan, savaş ve çatışma sahneleri adeta sıradan hale geldi. Bu kötü gidişatı tersine çevirecek adımlar da atılmıyor. Gerekli dersler çıkarılmıyor. Bu kayıtsızlık karşısında patlak veren her kriz bir öncekini aratıyor. Gazze kriziyle beraber küresel sistem iflas bayrağını çekmiştir, Gazze tüm dünyada maskeleri indirmiştir. Gazze'de yaşanan soykırımı anlatmaya artık kelimeler yetmiyor. Soykırım başlayalı tan 10 ay oldu. İsrail Gazzelileri sade bom, kurşunlarla öldürmüyor. Aç, susuz bırakarak ölüme mahkum ediyor. Gittikçe 2,3 milyon insana karşı barbarlığın her türlüsünü sergiliyor. Normalde insanlığı ayağa kaldırması gereken bu zulüm karşısında Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nden çıt yok.
Dünya siyaseti en sert virajlarından birini dönüyor. Uluslararası sistemde ciddi güç boşluğu var, ahlak ve vicdan kaybıyla karşı karşıyayız.
Batı, Netanyahu yönetimi daha çok çocuk öldürsün diye her türlü desteği sağlıyor, katilleri avuçları şişinceye kadar alkışlıyor. Günümüzün Hitler'i Netanyahu'nun yalanlarını ayakta alkışlayanlar, ellerine yapışan o kara lekeyi ömür boyu temizleyemeyecek.
Mazlumların özellikle acıları üzerinde sevinç çığlıkları atan fukaraları tarih affetmeyecek.
Antisemitik yaftası ile belki bizi susturmaya çalışacaklar. Ama haksızlık karşısında susan dilsiz şeytanlardan olmadık, olmayacağız. Birilerine şirin görünme peşinde değiliz. Bedeli ne kadar ağır olursa olsun hakkı tutmanın peşindeyiz. Filistin sınavından hem şahsen hem de ülke olarak alnı açık
Kim ne derse desin, soykırımcıların olması gereken yer meclis kürsüleri değil, işledikleri suçların hesabını verdikleri mahkeme salonlarıdır. Onları kırmızı halıyla karşılamak vicdansızlıktan öte basiretsizliktir.
Hamas Siyasi Büro Başkanı İsmail Heniye kardeşimizin Tahran'da katledilmesini alışlardan bağımsız göremeyiz. Bütün dünya İsrail'in ateşkese ikna edilmesini beklerken sonuç bu olmuştur. Akıl ve izan sahibi kimse böyle bir durumu normal karşılayamaz.
Bundan 3,5 ay önce torunları ve çocukları şehit edilmişti. Bu sefer şehitler kervanına kendisi katıldı. Yakınları şehit oldu ama Heniye yüzündeki tebessümü hiçbir zaman kaybetmedi. Biz kendisinin gayretine, milletimize olan samimi muhabbetine yakinen şahittik. Biz ayın 15'inde Meclisimizde Mahmud Abbas'ı konuşturmanın gayreti içindeydik. Aynı şekilde Heniye'yi de davet etme planı içindeydik. Kendisi aynı zamanda Filistin'in son seçilmiş başkanıdır.
Bazı cibiliyeti bozuk olanlar bizim ona gösterdiğimiz bu ilgili kabul edemiyor. Yani sizden mi izin alacaktık, biz milletimizden izin aldık.
Mesele Türkiye olunca aslan kesilen ne kadar kurum ve kuruluş varsa hepsi İsrail karşısında süt dökmüş kediye dönüyor. Gelinen noktada, sosyal medya şirketlerinin çıkarlarına dokunan her hususta mafya gibi davrandıklarına bizzat şahit oluyoruz, gemi azıya çekti, azgınlaştılar. Filistinli şehitlerin fotoğraflarına bile tahammül edemeyip anında yasaklayan, bunu da özgürlük olarak pazarlayan bir dijital faşizmle karşı karşıyayız. Suç ve terör şebekeleri bu mecralarda istedikleri propagandayı yapıyorlar. Ama bu şirketler ellerinde her türlü imkan olduğu halde mağduriyetlerin önünü kesecek hiçbir adım atmadı. Amerika ve Avrupa'daki kurallara uyma noktasında gösterdikleri özeni, mesele Türkiye olunca bilinçli şekilde esirgiyorlar. Daha önce defalarca görüştük ancak gereken işbirliğini tesis edemedik.
Burada başka bir mesele de Türkiye'deki muhalefetin kaypak tutumudur. Muhalefet partileri hemen ayağa kalkıyor. Sosyal medya platformlarına bir çift laf etmeyenler klavye ve ekran başına geçip Türkiye'yi Batı'ya şikayet sırasına giriyorlar. Sosyal medya platformlarının rezilliklerini eleştirmeyenler, estirdikleri faşizme laf etmeyenler, Türkiye'yi Batılılara şikayet sırasına giriyor. Özgürlükleri savunmak böyle olmaz. Bunun adı 'ev zenciliği'dir. Batıdan çok batıcı, ev zencilerinin tek gayesi sahiplerine şirinlik yapmaktır. Bizim onlarla işimiz yok. Mücadelemizi onların sahiplerine karşı yürüttük. Bugün de kuklalarla zaman harcamıyor, işimiz asıl kukla oynatanlarla.
Yaptığımız anayasamızın el verdiği ölçüde vatandaşımızın hakkını korumaktır. Hassasiyetlerimize özen gösterirlerse mesele zaten yoluna girecektir.
Hükümet olarak bizim kimsenin özgürlüğüyle, ifade hürriyetiyle, işiyle, aşıyla, ticaretiyle, hayat tarzıyla herhangi bir sorunumuz yok."
Yorum Yazın