Leyla Emeç Tavşanoğlu yazdı:

Danışıklı dövüşler

  • Yazdır
  • A
    Yazı Tipi
  • Yorumlar
Danışıklı dövüşler
Abone ol

Ülkeler arasında ilişkiler evlilikler gibi. Hiç bir şey dışardan göründüğü gibi değil. Evli bir çifte bakarsınız;dış görünüşte kumrular gibi sevişirler. Oysa acaba gerçek öyle mi? Üç gün sonra adamın karısını her gece gebertinceye kadar dövdüğünü, bu yüzden boşanmak için mahkemelik olduklarını duyarsınız. Ya da karı koca sürekli kavga eder. Oysa durum tam tersidir. Kadın yakın arkadaşına,”Kocam değil mi, gündüz döver, gece sever,”der. Böylesine garip ilişkiler...

Bunları neden mi yazdım? Geçen gün ABD’nin bir önceki Başkanı Donald Trump seçim kampanyası kapsamında gittiği Teksas eyaletinde çıktı, bellekleri tazeleyen bir konuşma yaptı. Konuşma ABD’de ve dünyada bomba etkisi yaptı. Oysa aynı Trump benzer bir açıklamayı 2020 yılında da yapmıştı. Gelelim Trump’ın açıklamasına...

İngiliz Independent gazetesinin haberi şöyle:

“Eski ABD Başkanı Donald Trump Teksas’ta yaptığı seçim konuşmasında başkanlığı döneminde İran’la yaşanan gerilime ilişkin önemli iddialarda bulundu.

“İran Devrim Muhafızları Komutanı Kasım Süleymani’nin 20 Ocak 2020’de ABD tarafından öldürülmesinin ardından İranlı yetkililerin kendisiyle temasa geçtiğini öne süren Trump Tahran’ın bazı ABD üslerine düzenleyeceği saldırıyı önceden haber verdiğini öne sürdü. Trump,’Bizi aradılar ve başka seçeneğimiz yok, sizi vurmak zorundayız, çünkü saygınlığımızı korumak zorundayız, dediler. Bunu anlıyordum. Onları vurmuştuk. Karşılığında misilleme yapmaları gerekiyordu,’ dedi.

“Trump ayrıca İranlı yetkililerin Amerikan üslerine füze saldırısında isabet kaydedilmeyeceğini söylediklerini de iddia etti. İran’dan fırlatılan 18 füzenin beşinin havada infilak ettiğini, diğerlerinin de üslerin çevresine düştüğünü belirten Trump aslında bu füzelerin çok hassas ve isabet kaydeden silahlar olduğuna da dikkat çekti. Trump,”Füze saldırısı haberi duyulduğunda tek telaşlanmayan bendim,’ diye de ekledi.

Haberi okurken bazı anılar aklıma düştü. Örneğin 1990’ların başındaki Azerbaycan-Ermenistan savaşına... Savaşın sona ermesinden hemen sonra  Baku’ya gitmiştim. Ermenistan’ın işgal ettiği özellikle Karabağ’dan yüz binleri bulan Azeri kaçkın (mülteci) Azerbaycan’a sığınmıştı. Ortam çok gergindi. Azeri bir siyasetçiyle sohbet ediyorduk. Bana,”Hiç bir şey göründüğü gibi değil. Mesela gecenin bir saatinde Baku tren istasyonundan petrol dolu yük trenleri bilinmeyen bir yere hareket eder. Nereye gittiklerini söyleyeyim: Ermenistan’a,” dediğinde ağzım açık kalmıştı. Meğer Sovyetler Birliği döneminde Sovyet Komünist Partisi Politbüro üyesi olan sonranın bağımsız Azerbaycan’ının Cumhurbaşkanı Haydar Aliyev, zamanında Ermenistan’ın Elektrik İdaresi Müdürü Telman Ter Petrosyan’la (bağımsız Ermenistan’ın ilk Cumhurbaşkanı Levon Ter Petrosyan’ın ağabeyi) çok yakın dostluk kurmuş. Bu yakın dostluk adına da savaş haline rağmen Azerbaycan’dan Ermenistan’a gizli petrol sevkiyatı yapılırmış.

Bir başka anı. Kıbrıs’ta KKTC Kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş’la Kıbrıs Rum Yönetimi Lideri Glafkos Klerides’in birbirlerinin can düşmanı olduğu sanılırdı. Oysa tam tersine... Kıbrıs  İngiliz sömürgesiyken Londra Mason Locası üyesi olan ve İngiltere yıllarından oluşturdukları arkadaşlıklarını sürdüren bu iki lider el altından birbirlerine haber gönderir, dış görünüşte çok gergin olan ilişkilerin bir halat oyununa (tug of war) dönüşmemesi için ellerinden geleni yaparlardı. Hatta KKTC dış dünya tarafından ambargo altındayken de Kuzey Kıbrıs’a el altından İngiliz malları girmesine Klerides’in yardımcı olduğu söylenirdi.

Mesela, bazı ülkelerin liderlerinin eyyy, bilmem kim, seni ezerim, sen teroristsin, gibi cümleler kullandıklarına bakmayın. Kapalı kapılar ardında,”Abi, ben iç kamuoyum için bunu yapıyorum. İdare et artık,” dediklerini, ya da dış görünüşte can düşmanı olarak gösterdikleri ülkelere el altından petrol sattıklarını dünya alem biliyor.

Sanıyor musunuz ki Gazze savaşının çıkacağından, İsrail’in Hamas’a orantısız bir güçle misilleme yapacağından hiç bir dünya liderinin haberi yoktu da 7 Ekim’de gözlerini kötü bir sürprize açtılar? Gazze’de tezgahlanan oyun yavaş yavaş açığa çıkıyor. Olan da giden canlara, öldürülen küçücük çocuklara, masum insanlara oluyor.

Oyunun  adı bu (the name of the game). Ya da danışıklı dövüş. Öte yandan da altta kalanın canı çıksın.


Yorum Yazın