8 Mart Dünya Kadınlar Günü nedeniyle, her sene Taksim’de düzenlenen Feminist Gece Yürüyüşü, bu yıl da düzenlenmek istenmişti. Ancak etkinliğe Beyoğlu Kaymakamlığı tarafından yasak getirildi. Tüm sokaklara polis bariyerleri yerleştirildi. Kararı dikkate almayan kadınlar yasağa rağmen Beyoğlu sokaklarında bir araya geldiler. Toplanan kadınlar, "Hükümet istifa" ve "Susmuyoruz, korkmuyoruz, itaat etmiyoruz" sloganları attı.
Binlerce kadın, 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü’nde, yasaklanmasına rağmen ‘Feminist Gece Yürüyüşü’ için bir araya geldi.
Her yıl olduğu gibi bu yıl da kadınların ‘Birlikte güçlüyüz’ diyerek düzenleyeceği ‘Feminist Gece Yürüyüşü’ öncesi Taksim ablukaya alındı.
Son yıllarda valilik kararıyla yasaklanan yürüyüş, bu yıl da yasaklandı. Beyoğlu kaymakamlığı, valilik oluruyla, yürüyüşü saatler önce ‘toplumun bir kesiminde infial uyandırabileceği, toplumsal barış ve huzurunun bozulabileceği’ gibi gerekçelerle yasaklandı.
Yasak kararını tanımayacaklarını belirten binlerce kadın ve LGBTİ+’lar Taksim’in çeşitli noktalarında bir araya geldi.
Kahramanmaraş merkezli depremlerin ardından tribünlerde yankılanan “Hükümet istifa” sloganları Taksim’de de yükseldi.
Burada basın açıklaması okundu. Açıklamanın tamamı şöyleydi:
“Sokakları ve geceleri feminist isyanla, coşkuyla ve dayanışmayla doldurduğumuz Feminist Gece Yürüyüşü’nün 21.’si için buradayız, sokaklardayız. Yirmi yıl boyunca çok şey gördük; savaş, işgal, yoksulluk, ırkçılık, artan emek sömürüsü, LGBTİ+ düşmanlığı, yönetilemeyen pandemi, ekonomik kriz ve giderek güçlenen patriyarka.
Şimdi ise 6 Şubat’ta yaşanan deprem sonrasında on binlerce kişinin hayatını kaybettiği, yaralandığı, evsiz kaldığı bir dönemden geçiyoruz.
Patriyarkal kapitalizmin yol açtığı yıkım, bizlere doğal afet diye açıklanmaya çalışılıyor. Doğayı, kentleri rant uğruna mahvedenler, afete müdahale biçimleriyle de insan hayatına zerre önem vermediklerini gösteriyor. Deprem bölgesinde dayanışma kurmak için seferber olan insanları polisle tehdit edip baskı uygulayarak dayanışmayı kriminalize etmeye ve insanları birbirine düşman hale getirmeye çalışıyor.
Üzgünüz, Öfkeliyiz!
Biz kadınlar; insan hayatının hiçe sayılmasını, devletin krizleri yönetme, sorumluluğunu yerine getirme konusundaki acizliğini ve bunun sonuçlarını çok iyi biliyoruz!
Bu iktidarı;
Bir gecede İstanbul Sözleşmesi’ni iptal ederek milyonlarca kadının hayatını tehlikeye atmasından, 6284’e karşı saldırıların önünü açmasından, erkek şiddetini teşvik etmesinden tanıyoruz.
Erkek şiddetine maruz kaldığı için şikâyete giden kadınları karakollardan evlere geri göndermesinden; mahkemelerde tecavüzcü ve katil erkekleri, erkeklik indirimleriyle affetmesinden; hayatına sahip çıkan kadınlara ağır cezalar vermesinden; nafaka hakkına saldırmasından; kürtajı engellemeye çalışmasından; kamu kreşlerini kapatıp çocuk bakımını özel sektöre ve yoksulları da cemaat ve tarikat kreşlerine mecbur bırakmasından; ev içindeki tüm iş yükünü kadınların sırtına yüklerken kadınları sermayeye ucuz iş gücü haline getirmesinden tanıyoruz.
Kadınları aileye hapseden, aile dışında var olmalarını kabul etmeyen politikalarından, LGBTİ+’ları hedefe koymasından, çocuk yaşta evlilikleri meşrulaştırmaya çalışmasından tanıyoruz.
Diyanete sonsuz bütçe verip kreşleri kapatırken dini kurumlarda eğitimi teşvik edenler, bugün refakatsiz çocukları tarikatlara, dini kurumlara vermekte beis görmüyor.
Bu iktidarı, bu erkek-devleti her yıl 8 Mart’larda yüzlerce polisiyle, TOMA’sıyla, barikatıyla bizi, isyanımızı engellemeye çalışmasından biliyoruz.
Öfkeliyiz!
Yaşadığımız afetin sonuçlarının, kadınlar için katmanlı olduğunu biliyoruz; hayatı sürdürme, yeniden kurma yükünün, afet durumunda da kadınların üzerinde olduğunu, temel ihtiyaçlarının nasıl ikincilleştiğini görüyoruz ve depremin üzerinden daha 1 ay geçmişken kadınların hayatlarının daraldığına tanıklık ediyoruz.
Öfkeliyiz, yastayız. Ama isyandayız!
Tüm bu yaşananlar, bizlere bir kez daha feminist mücadelenin ve dayanışmamızın; şiddetin, adaletsizliğin ve eşitsizliğin olmadığı bir dünya kurmanın tek yolu olduğunu gösterdi. Başka bir dünya kurma talebimizin haklılığını bir kez daha gösterdi.
Her yıl olduğu gibi burada el ele, yan yana bir aradayız; erkek devlete, homofobiye, transfobiye, ırkçılığa, emek sömürüsüne, patriyarkal kapitalizmin yıkımına karşı buradayız. Sırtımızı ranta değil birbirimize yaslayarak, erkek egemen sistemin yarattığı her türlü şiddete karşı birlikte isyan ederek, dayanışarak, direnerek ve yaşamlarımızı adaletten, eşitlikten yana kurmak için buradayız.
Mücadelemizden, hayatlarımızdan, birbirimizden, feminist bir dünya kurma tahayyülümüzden vazgeçmiyoruz.
Öfkeliyiz, yastayız, buradayız, hiçbir yere gitmiyoruz.
Patriyarkal Kapitalist Yıkıma Karşı Feminist İsyandayız!”
Polis, açıklamanın ardından yürümek isteyenlere biber gazıyla müdahale etti. Polisin grubu çembere aldığı ve aralarından bazılarını da gözaltına aldığı bildirildi.
Bu anları takip eden basın mensupları da darp edilerek alandan uzaklaştırıldı.
Yorum Yazın