Sadık Çelik yazdı:

Eğitimde sessiz çöküş

  • Yazdır
  • A
    Yazı Tipi
  • Yorumlar
Eğitimde sessiz çöküş
Abone ol

Millî Eğitim Bakanı, Sinop'ta bir okul açılışı sırasında, Türkiye’nin eğitimde son yirmi yılda sessiz bir devrim gerçekleştirdiğini iddia ediyor.

Peki, biz bu devrimi hissediyor muyuz? Eğitimde son yirmi yılda ne gibi "sessiz" değişiklikler yaşandı, yaşanıyor, birlikte bakalım.

Verilere göre, Türkiye’de öğrenci başına yapılan devlet harcaması 5.000 dolar civarındayken, OECD ortalaması 12.000 dolar. Aradaki fark aslında, eğitimin geleceğe en büyük yatırım olduğunu unuttuğumuzu gösteriyor. Eğitimden tasarruf olmaz. Ülkenin yarınları bu şekilde çalınamaz.

Ne yazık ki ilkokullarda bile okulların en temel ihtiyaçları karşılanamıyor. Temizlik hizmetleri dahi eksik bırakılıyor, hatta bazı yerlerde öğrenci velileri ya da bizzat öğrencilerin okulları temizlediğine dair duyumlar alınıyor. Kayıt sırasında öğrenci velilerinden talep edilen “bağışlar” ise korkunç boyutlara ulaşmış durumda, oysa temel eğitimin ücretsiz olması anayasal bir haktır. Bu durum, eğitimin yalnızca nitelik değil, maddi erişim açısından da giderek büyük bir krize sürüklendiğini açıkça gösteriyor.

Son 20 yılda yaşanan diğer bir gelişme de 20 bin köy okulunun kapatılması. Cumhuriyet’in, en ücra köylerde dahi eğitime erişimi sağlama amacı, adeta ters yüz ediliyor. En büyük darbeyi de haliyle yine kız çocukları yiyor. Aileler, uzak bölge okullarına kız çocuklarını göndermekte tereddüt ediyor ve sonuç olarak bu çocuklar eğitimden mahrum kalıyor.

Ülkemizde okullaşma oranları hâlâ istenilen düzeyde değil. Batı’da yüzde 100 okullaşma sağlanmışken, biz bu seviyenin çok gerisindeyiz. Üstelik ekonomik tablo ağırlaştıkça okulu terk edenlerin sayısı da artıyor. Lise seviyesinde yüzde 30'luk bir kitle ne okulda ne de işte. Peki bu çocuklar nerede? Uyuşturucu kullanma yaşının sınır bölgelerinde 10’a, ülke genelinde ise 12’ye kadar düştüğünü göz önünde bulundurursak, gençlerin bu karanlık çemberde kayboluşunu nasıl durduracağız?

Sorunlu eğitim sistemi sadece sınıflarda değil, sokaklarda da çürümenin, yozlaşmanın temellerini atar. Geçtiğimiz günlerde polis memuru Şeyda Yılmaz’ın, 26 suçtan kaydı bulunan bir madde bağımlısı tarafından şehit edilmesi, sistemdeki çöküşün ve toplumun derin yaralarının acı bir yansıması. Nitelikli eğitimden mahrum kalmış, türlü çeşit suçlara bulaşan ve defalarca sokağa salıverilen bu zavallılar toplumu birer birer tehdit eder hale geliyor. Güvenlik güçleri bile kendi canlarını koruyamıyor. Polisin canını koruyamadığı bir yerde, vatandaşın güvenliği nasıl sağlanacak? Eğitimdeki bu darboğaz, toplumun güvenliğine ve geleceğine atılmış en büyük darbelerden biri.

Bu tablo, sadece eğitim değil, aynı zamanda toplumun geleceği adına korkutucu bir tablo çiziyor. Eğitim sisteminde yaşanan "sessiz" devrim, sessizlik içinde kaybolup gitmek üzere olan binlerce genç mi demek olacak yoksa?

Yazının devamını okumak için tıklayın…