Erdoğan: Sene sonunda enflasyonu hedeflediğimiz seviyelere mutlaka indireceğiz

  • Yazdır
  • A
    Yazı Tipi
  • Yorumlar
Erdoğan: Sene sonunda enflasyonu hedeflediğimiz seviyelere mutlaka indireceğiz
Abone ol

AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, partisinin TBMM Grup Toplantısı'nda konuştu.

Erdoğan'ın açıklamalarından öne çıkanlar şöyle: 

Kıbrıs Türk halkı 1960'lardan beri haksızlığa, hukuksuzluğa ve ayrımcılığa maruz kalıyor. 1960-1974 arasında yaşanan katliamları daha dün gibi hatırlıyoruz. Yakılan köyleri, öldürülen çocukları, adanın sadece yüzde 3'lük bölümüne sıkıştırılmak istenen Kıbrıslı kardeşlerimizin dramlarını asla unutamayız. Tüm bu zulümler işlenirken batılı kurum ve kuruluşlar hiçbir şey yapmadı. Bugün Gazze soykırımını seyrettikleri gibi Kıbrıs Türk halkına yönelik etnik temizlik teşebbüsünü de uzaktan izlediler. 1974'te Barış Harekatı ile Türkiye, kirli ve kanlı elleri kırmıştır. 1983 yılında KKTC'nin ilanı ile Barış Harekatı taçlandırılmıştır. Ancak Kıbrıs Türk'ünün bağımsızlık iradesini kırmaya yönelik politikalar o günden bu yana artarak devam etti. Son olarak 2004 yılında Annan Planı'na evet diyen KKTC cezalandırılırken plana hayır diyen Rum kesimi AB'ye tam üye yapılarak ödüllendirildi. Daha sonra oturulan müzakere masalarından ne yazık ki hiçbir sonuç çıkmadı. Eski yöntemlerle bir yere varılamayacağını artık görmüş durumdayız. Federalizme dayanan tekliflere artık bizim de Kıbrıs Türk'ünün de karnı tok. Ana vatan ve garantör ülke olarak, duruşumuzu Barış Harekatı'nın 50. yıl dönümünde çok net olarak ortaya koyduk. Hedefimiz KKTC'nin tanınırlığını artırmaktır. İslam İşbirliği Teşkilatı ve Türk devletleri bünyesinde attığımız adımların devamını getirmekte kararlıyız. 

20 Temmuz'da Kıbrıs Türk halkına destek olmak için orada bulunan TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş'a, MHP Genel Başkanı Sayın Devlet Bahçeli'ye, siyasi parti genel başkanları ve milletvekillerine hasaten teşekkür ediyorum. Özellikle muhalefetin Türkiye'yi yabancılara şikayet eden eski siyasetini terk etmeye başlamasını önemsiyoruz. Hatırlanacağı üzere sabık genel başkan döneminde CHP'nin dış politikada yaşadığı savrulmalar, siyasi rekabet kavramıyla açıklanamayacak boyutlara ulaşmıştı. Kimi CHP milletvekilleri Avrupa'da ülke ülke dolaşıp, PKK'nın Suriye'deki uzantılarının gönüllü avukatlığını yapıyorlardı. 15 Temmuz ihanetinin faillerini aklama görevini de yine CHP yönetimi üstlenmişti. Milletin bir gecede 252 evladını şehit vererek yazdığı milli irade destanına 'kontrollü darbe' yaftası vuranlar da bu kifayetsizlerden başkası değildi. Türkiye'ye ve Türk siyasetine yakışmayan bu tavrın değişim işaretleri göstermesini, muhalefetin normalleşmesi adına kayda değer buluyoruz. Lefkoşa'da sergilenen birlikteliğin, başta terörle mücadele olmak üzere milli meselelerde istikrarlı bir şekilde sürdürülmesini temenni ediyorum. 

Ekonomide de sıkıntılarımızın üstesinden geliyoruz. OVP'nin olumlu sonuçlarını görmeye başladık. Enflasyondaki en kötü tabloyu geride bıraktık. Enflasyon bundan sonra inşallah daha hissedilir biçimde düşecek. Aşırı kar hırsının şişirdiği fiyat balonu, kimi sektörlerde yavaş yavaş sönüyor. Fiyatlama davranışlarının tekrar piyasa gerçekleriyle uyumlu hale gelmeye başladığını görüyoruz. Sene sonunda enflasyonu hedeflediğimiz seviyelere mutlaka indireceğiz. 

Peki bunlar yeterli mi? Değil. Türkiye'nin kapasitesi bu oranların çok çok üzerinde olduğunu biliyoruz. Kredi derecelendirme kuruluşları adaletli davrandığında bu notlar da hak ettiği seviyeye çıkacaktır.

Milletimiz gönlünü ferah tutsun. Türkiye doğru yoldadır ve hedeflerine emin adımlarla ilerlemektedir. Daha önce nasıl enflasyonu tek haneye indirdiysek, inşallah aynısını yine başaracağız. Bunu AK Parti ve Cumhur İttifakı'ndan başka yapabilecek kimse de yoktur. Her gün yeni bir vaatle arzı endam eden muhalefet, bize göre havanda su dövmektedir. Bunlar aynı riyakarlığa seçim döneminde de başvurdular. Lütfen 4-5 ay öncesini hatırlayın. Suyu ucuzlatmaktan bahsediyorlardı, şimdi suya yüzde 400-500 oranında zam yapıyorlar. Liyakatten bahsediyorlardı, şimdi belediyeleri akraba çiftliğine çeviriyorlar. Ortalıkta ne kadar boş gezen eş, dost, hısım varsa, eğitimine bakmadan hepsini belediyelere üst düzey yönetici olarak atadılar, atıyorlar. Belediye hizmetlerinin hepsinin ücretlerinde fahiş artışa gittiler. Emeklilere verdikleri sözleri zaten hatırlamak bile istemiyorlar. Daha 4 ay önce meydanlarda bol keseden para dağıtıyorlardı, şimdi emeklileri kapılarına dahi yaklaştırmıyorlar. CHP'li belediyelerin alameti farikası olan çöp, çukur, çamur, yolsuzluk, hırsızlık girdabına vatandaşlarımız tekrar sürüklendi. Dans ve vals gösterisi düzenlemeyi belediyecilik sanıyorlar. Buradan Sayın CHP Genel Başkanı'na şunu söylemek istiyorum; dürüst siyaset, verilen sözlerin arkasında durmayı gerektirir. Tutmadığınız sözlerin mahcubiyetini daha büyük vaatlerde bulunarak gizleyemezsiniz. Gücünüz yetiyorsa belediye başkanlarınıza söyleyin, bedava yapacağız diyerek milletten oy istedikleri, ancak 3 ayda 3-4 kez zam yaptıkları hizmetlerin fiyatlarını düşürsünler. Emeklilere faydanız dokunsun istiyorsanız talimat verin, belediyeleriniz sosyal güvenlik kurumuna olan birikmiş borçlarını ödesinler. Meydanlarda oy verene bedava traktör vereceğiz demek kolaydır. Zor olan, sözünün eri olmaktır, ahdine sadık kalmaktır. Şu anda belediyelerin borçlarıyla ilgili Hazine ve Maliye Bakanlığımız, kaynağında bu borçların tahsiline başlayacaktır. Öyle 25 kuruşa simit yok. Milletin varlığını değişik yerlerde harcamaya müsaade yok. Dolayısıyla Hazine ve Maliye Bakanlığı, artık bunların tahsilini kaynağında yapacaktır. Bunu böyle bilesiniz. 

Hiçbir ayrım yapmadan, 85 milyonun tamamının refahı, esenliği için verdiğimiz çetin mücadeleye milletimiz şahittir. Benim çiftçim, üreticim, sanayicim, işçim şüphesiz en iyisine layıktır. Bilhassa, ömrünün en güzel yıllarını ailesine, ülkesine, milletine hizmet etmek için harcayan emeklilerimizin hakkını ödeyemeyiz. Hayatlarının ikinci baharında emeklilerimizin yanında yer almayı asli görevimiz olarak görüyoruz. Son 21 yılda emeklilerimizin hayat kalitesini yükseltecek birçok adım attık. Bizden önce emekli maaşları gerçekten insani standartların çok altındaydı. Kasım 2002'de nasıl bir ücret tablosuyla karşı karşıya olduğumuzu sizlerle paylaşmak istiyorum. En düşük emekli aylığı 66 liraydı. Yani, 43 dolardı. Yine bu dönemde asgari ücret 184 lira olarak uygulanıyordu. Bu rakam da 122 dolara tekabül ediyordu. Emeklilerimizin önemli bir kısmı, asgari ücretin 3'te 1'i civarında aylık alıyordu. Pek çok düzenlemeyi hayata geçirdik. En düşük emekli aylığını geçtiğimiz hafta 12 bin 500 liraya, yani 380 dolara yükselttik. 2024 yılında emekli maaşlarında yüzde 78 ile 86 oranında artışa gitmiş durumdayız. Yaptığımız bu artış, enflasyon beklentisinin oldukça üzerindedir. Yine geride bıraktığımız dönemde, emeklilerimize tek seferlik 5'er bin lira ödeme yaparak onlara destek olduk. Bunun yanı sıra emeklilerimize bayram ikramiyesi ödemesini biz başlattık. 2018'de bin lira olarak başlayan bu ödemeleri, son iki bayramdır 3 bin lira olarak gerçekleştiriyoruz. Emeklilerimize sunduğumuz bir diğer imkan, banka promosyonudur. Son olarak kamu bankalarında emeklilerimize ödenen promosyon tutarlarının yükseltilmesini temin ettik. Maaş düzenlemelerine göre emeklilerimiz 8 ile 12 bin lira arasında promosyon alıyor. Hatta özel bankalarda bu tutar, 18 bin liraya kadar yükseliyor. İnşallah çok daha fazlasını yapacağız.

Depremin toplam 104 milyar doları bulan faturası azaldıkça, ekonomide uyguladığımız politikalar daha fazla sonuç verdikçe inşallah ortaya çıkan ilave kaynağı başta emeklilerimiz olmak üzere halkımızın emrine sunacağız. 

Emeklilere sesleniyorum; gösterdiğimiz tüm bu çabalara rağmen Cumhurbaşkanınız olarak yaşadığınız tüm sıkıntıların farkındayım. Serzenişlerinizi duyuyorum. Sorunlarınızı çözmek için tüm imkanları seferber ediyoruz. Bizim popülizm ile hayal tüccarlığı ile işimiz yok. Biz meydanlarda söz verip sonra unutanlardan değiliz. Biz, verdiği sözün arkasında dimdik arkasında duranlardan olduk. Bizden öncekilerin yaptığı yanlışları tekrarlamamakta kararlıyız. Bu ülke, yakın geçmişte, kendi çıkarı için ülkeyi popülizm bataklığına sürükleyen siyasetçilerden çok çekti. Bu ülke, meydanlarda vaat yarıştıranlardan, sırf seçim kazanmak için vatandaşın umutlarıyla oynayanlardan çok çekti. Böyle bir hataya yeniden düşmeyiz. Amacımız, ekonomimizi, enflasyonu körükleyecek kısır döngüye sokmadan insanlarımızın refahını kalıcı olarak arttırmaktır. 

3 Kasım 2002'de yapılan genel seçimlerle TBMM, 22'nci dönem faaliyetlerine başlamıştır. 7 dönem boyunca AK Parti, 1'inci parti olarak Meclis'i sevk ve idare eden kuvvet oldu. Geride bıraktığımız 22 yılda, hükümetteki icraatlarımız kadar, Meclis çalışmaları itibariyle de rekorlar kırdık. Milletimiz bizi Meclis'e çalışmaya gönderdi, ter dökmemiz için seçti, ülkemiz için mücadele görevi verdi. Ve biz de milletimize mahcup olmamak için emaneti hakkıyla taşımanın gayreti içinde olduk. 

AK Parti hükümetlerinin de AK Parti'nin Meclis gruplarının da en temel vasfı, milletle doğrudan irtibat kurmasıdır. Bizim aracılara, vasıtalara ihtiyacımız yok. Biz, çarşıda, pazarda, sokakta, otobüste, caddede, vatandaşımızın evinde, iş yerinde onunla doğrudan iletişim kurar, derdini dinler, gelir burada o derde çare bulmanın mücadelesini veririz. 

AK Parti'yi kuran, aziz milletimizdir. AK Parti'yi bu günlere taşıyan da milletle kurduğu irtibattır, iletişimdir. Bugüne kadar milletimizin hiçbir derdine bigane kalmadık, hiçbir sorununa kulağımızı tıkamadık, görmezden gelenlerden asla olmadık.Milletimizin sevincine olduğu gibi, hüznüne, acısına da ortak olduk. Derdiniz paylaştık, milletimizle daima iç içe, yan yana yaşadık. Başkalarının ne dediği, ne düşündüğü mühim değil; millet ne diyor, millet ne düşünüyor, millet ne söylüyor biz ona dikkat kesildik. Efendim, muhalefet ne der? Bize ne muhalefetten. Efendim, medyada ne yazarlar? Bize ne medyadan. Efendim, seçkinler rahatsız oluyorlarmış, tuzu kurular gürültü yapıyorlarmış, sesi çok çıkan cazgırlar ortalığı velveleye veriyorlarmış. Bunların hiçbirine bakmayız, hiçbirine aldırmayız, yola devam ederiz. Biz, sadece milletimize bakar, milletimizin ortak hissiyatına, beklentilerine bakar, adımımızı da ona göre atarız.

Bugün bazı şeyleri açık açık konuşmamız gerekiyor. Birileri ısrarla görmezden gelse de Türkiye'de bir başıboş köpek sorunu var. Daha önce de ifade ettim, dünyanın hiçbir medeni ülkesinde, modern şehrinde göremeyeceğiniz bir sokak köpeği popülasyonu ile karşı karşıyayız. Maalesef bu sayı, her yıl asimetrik bir şekilde katlanarak artıyor. Üstelik bu başıboş köpekler, çocuklara, yetişkinlere, yaşlılara, başka hayvanlara, koyun sürülerine, keçilere saldırıyorlar. Trafik kazalarına sebep oluyorlar. En değerli varlıklarımız olan çocuklarımızı parçalamak suretiyle bizden kopartıyorlar. Artan kuduz vakalarına, yabancı ülkelerin Türkiye'ye gelen vatandaşlarına yaptığı uyarıları burada saymıyorum bile. Müdahale edilmedikçe sorun daha büyüyor, kötüleşiyor, mesele tam anlamıyla çığrından çıkıyor. Milletimiz bu sorunu çözmemizi istiyor. Çocuklarımız gönül rahatlığıyla okula gitmek, parkta oynamak istiyor. Vatandaşımız hem şiddetin, hem sağlığımıza yönelik tehdidin, hem de istismarın sona ermesini arzuluyor. Bizim bu isteklere, ülkemizin dört bir yanından yükselen feryatlara tepkisiz, sessiz, bigane kalmamız düşünülemez. Daha önce de ifade ettim; hayvanlar konusunda kimse bize merhamet dersi vermeye kalkışmasın. Hele hele bölücü terör örgütünün beşikteki bebeği katletmesine, canlı bombaların şehirlerimizde masum sivilleri aramızdan almasına, Gazze'de şu anda sayısı 16 bini bulan masum çocuğun, sayısı 40 bini geçen masum insanın katledilmesine ses çıkarmayanlar, kalkıp da bize merhametten bahsetmesin. Dağdaki eli kanlı katil sürülerine methiyeler düzenler, kimse kusura bakmasın ama bize vicdan ve merhamet nutku çekemez. Unutmayın, timsahın gözyaşları merhametten değildir. Komisyon çalışmaları sırasında, köpek yüzünden hayatını kaybetmiş 10 yaşındaki kızının acısını yüreğinde taşıyan annenin üzerine yürüyen bir karakter fukarasının diline en son alacağı kelime merhamettir. Değil insana, değil masum çocuklara, herhangi bir canlıya karşı yüreğinde zerre kadar merhamet olan biri, kalkıp da o densizliği yapamaz. Ciğer paresini kaybetmiş, yüreği yaralı bir anne ile empati kuramayan, başka canlılarla nasıl kursun? Eşref-i mahlukat olan insana sevgi göstermeyen, başka canlılara nasıl sevgi beslesin? İnsan sevmiyorlar ki; bir köpeği nasıl sevecekler? Ayrıca, birileri muhalefet milletvekillerinin desteği ile kalkıp geliyor, daha doğrusu buraya mECLİS'e taşınıyor, Meclis koridorlarını işgal ediyor, utanmadan sıkılmadan, Meclis çatısı altında milletvekillerine katil diye bağırabiliyor. Milletvekili milletin temsilcisidir. Milletvekili sadece kendisini seçenlerin değil, 85 milyonun tamamının vekilidir. Milletvekiline, hem de yüce Meclis çatısı altında katil diye bağıran da onu oraya getirip o cesareti veren de bütün millete karşı sayısızlık, edepsizlik yapmıştır. Biz, bu densizliğe, bu edepsizliğe, bu şımarıklığa pabuç bırakacak, boyun eğecek bir grup değiliz. Biz, 3-5 marjinal karakterin çığırtkanlık yaparak, çağırarak, bağırarak Meclis'i çalışamaz hale getirmesine eyvallah etmeyiz. Burası gazi bir Meclis'tir, milletin Meclis'idir, milli iradenin tecelligahıdır. Kimse gazi Meclis'in şanına ve konumuna gölge düşüremez. Böyle bir edepsizliğin tekrar yaşanmaması için gerekli tedbirler çok daha sıkı bir şekilde alınmalıdır. Utanç verici tüm sahnelere rağmen yasa teklifi dün komisyonda kabul edildi. Sadece insanları değil, sokak hayvanlarını da yaşatmayı amaçlayan kanun teklifimize evet diyen tüm milletvekillerini tebrik ediyorum. Bu meseleyi Meclis tatile girmeden önce inşallah GenelKurul'un da takdirine sunacak, orada da taşkınlıklara prim vermeden inanıyorum ki, Cumhur İttifakı olarak teklifi yasalaştırarak sokaklarımızı güvenli hale getireceğiz. Bu konuda tüm grubumuzdan, milletin vekili olarak bu yüce çatı altında bulunan her bir arkadaşımdan kararlı bir duruş bekliyorum. Asla taviz yok ve bu işi Allah'ın izniyle bitireceğiz. Tabii, teklifin yasalaşması sadece bir başlangıçtır. Bundan sonra esas önemli olan, sahiplenme sürecidir. Son bir haftadır ortalığı ayağa kaldıran sanatçılar, dernekler, medya mensupları başta olmak üzere, tüm hayvanseverlerden başıboş köpekleri sahiplenme kampanyamıza güçlü destek bekliyoruz. Burada sergilenen yüksek hassasiyetin çok daha fazlasını sahiplenme sürecinde de göreceğimize inanıyorum. 


Yorum Yazın