Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, Halk TV'de İsmail Küçükkaya'nın sorularını yanıtladı.
Realist olmak lazım ama vizyoner olmak lazım. Ben hayatta hiçbir zaman karamsar olmadım.
Dün yaklaşık 10 saat birlikteydik. Önemli olan açık yüreklilikle konuşabilmek. En büyük kazanımım ne diye sorsanız, daha önce bir araya gelmemiş liderler, 3'lü 4'lü düzenli toplantılar yapılmıyordu, şimdi yapılıyor. Bu psikolojik olarak topluma bir rahatlama veriyor.
Psikolojik bir iklim değişikliği yarattı bu masa. Geçen sene yeni bir yola çıktık. Cumhurbaşkanı adayından başlanmaz. Buradan başlarsak biz de Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nin kucağına düşmüş oluruz. Hayır Türkiye'yi bir kişi kurtarmayacak. Şu anda Erdoğan kötü duruma getirdi denilebilir ama sadece Erdoğan değil, bir kültür bu, bir zihniyet.
"GENEL BAŞKANLAR, CUMHURBAŞKANI KADAR İMZA YETKİSİNE SAHİP OLACAK"
Cumhurbaşkanı içeriden veya dışarıdan olsun, genel başkanlar doğrudan karar süreçlerinin içinde imza yetkisine sahip olarak bulunacaklar. Genel başkanlar, cumhurbaşkanı kadar her stratejik kararda imza yetkisine sahip olacak. Bu büyük bir teminat. 6 tane birbirine benzemez insan diyorlar. Bu ülkeyi birbirlerinin hassasiyetlerini görerek yönetecekler. Biz bir karar alırken CHP'nin hassasiyetlerini gözeteceğiz, Kılıçdaroğlu karar alırken muhafazakar kesimin hassasiyetlerini gözetecek. Bir süre sonra bir kültür oluşacak. Toplantıda açık yüreklilikle konuşuyoruz, sonunda çözüyoruz meseleyi.
"TEK ADAY ÇIKARACAĞIZ"
Ortak cumhurbaşkanı adayı için mutabakat kesinlikle var. Tek aday çıkaracağız.
Cumhurbaşkanı içeriden veya dışarıdan olsun şunu bilecek, 6 genel başkan da aynı imza yetkisine sahip olacak, karar süreçlerinde eşit olacak. Biri diğerinden bir adım önde olmayacak. Cumhurbaşkanı bir anlamda eşitler arasında bir ilk olacak. Mutlak yetki sahibi olmayacak.
İktidar istedi ki bu takvimi biz erkene alalım. Bundan 6 ay önce biz bir cumhurbaşkanı adayı tayin etseydik ne olurdu biliyor musunuz? Gelen cumhurbaşkanı kendisinin Erdoğan gibi yetki kullanacağını düşünürdü ve mutlaka çatışırdık. Şimdi çatışma çıkmaz. Şimdi gelecek cumhurbaşkanı adayı oyunun kurallarını bilecek.
Şu anda Cumhuriyet tarihinin en ilkesiz, en görülemez koalisyonu bugünkü AKP - MHP koalisyonu. Bir ilkesi yok, ortak bir metni yok. Bahçeli'nin öfkesine bağlı olarak devam eden, Erdoğan'ın ihtiyaçlarına bağlı olarak devam eden. Bahçeli bütün yolsuzluk iddialarından vazgeçti, Erdoğan da bütün demokratik iddialarından vazgeçti. Bundan daha kötü bir koalisyon olamaz.
Cumhurbaşkanı kim olursa olsun oyunun kurallarını koyduk. Şu andan itibaren cumhurbaşkanı ismini konuşmanın vakti geldi. Dün isim konuşmadık ama süreci konuştuk. Hiç isim gündeme gelmedi ama istişare süreci başladı. Cumhurbaşkanı adayıyla Meclis'te nasıl bir ittifak sistemiyle gideceğimizin eş zamanlı konuşulması lazım. Bu sefer cumhurbaşkanlığını kazanır ama Meclis'i kazanamazsanız o zaman cumhurbaşkanına bu dünyayı dar ederler AKP ve MHP. İnşallah ikisini de kazanacağız.
SİNAN ATEŞ CİNAYETİ
Sinan Ateş'in hala faili meçhul. Birileri İstanbul'dan Ankara'ya götürülüyor. Bunun arkasında kim varsa, esas fail odur. Bunlar tetikçi. Olanlara dokunmak yetmez, esas faili bulmak ve o failin üstüne gitmek lazım.
Bizim hedefimiz toplumsal barışı sağlamak. Geçmişte bütün o tecrübeleri yaşayan liderler olarak bu konunun üzerinde niye çok durduk? Çünkü birincisi, eğer Türkiye'de bu karşıtlıklar üzerinden iktidarını sürdürmek isteyenler çıkarsa, Türkiye'yi kötü bir senaryoya hazırlamak isterse. Neden 12 Eylül öncesi gençler sağdan soldan toprağa düşerken arkasından darbe geldi. O gençler kazanması, Türkiye de kazanmadı.
Ola ki bazı çevreler, şu veya bu senaryoyla, elimizdeki güç gidiyor diyerek sokak çetelerini harekete geçirir, bırakın karşıt grupları aynı camia içinde. Cinayetin üzerinden 1 hafta geçti daha cumhurbaşkanından tek bir kelime yok. Çünkü Bahçeli'nin ne diyeceğini merak ediyor. Hukukun, adaletin ne diyeceğini merak etmiyor. Sadece merakı Bahçeli'nin ne diyeceği. Ben bir şey söylersem, o ne diyecek diye düşünüyor. Toprağa düşen Sinan Ateş bu ülkenin evladı. Her konuda konuşuyorsunuz, bu konuda neden konuşmuyorsunuz? İçişleri Bakanı 4-5 gün gecikmeli konuştu.
Peki o cenazede nerede MHP yetkilileri, nereden ülkenin yetkilileri? Mesele Sinan Ateş meselesi değil.
Örneğin, Selçuk Özdağ'a saldırı yapıldı. Genel Başkan Yardımcısı Selçuk Özdağ da kafasından yaralandı, öldürülebilirdi.
Bu yaygınlaşırsa, bu yaygınlaşma üzerinden Erdoğan çıkıp 'Ülke dış mihrakların tehdidi altında bir teröre götürülüyor' diyerek olağanüstü bir durum ilan etmeye kalkarsa... Bunları hep konuştuk.
1 hafta geçti, değişik rivayetler dolaşıyor. Bu cinayetin örtülmesi için birilerinin yurt dışına gitmesi gibi... Biz bunları masada konuştuk. Önemli olan aldatılmış genci yakalamak değil. Önemli olan onu oraya kim götürdü. MHP milletvekili gerçekten bu işin içinde mi? MHP Genel Başkan Yardımcısı içinde mi? Çıktılar biz içinde değiliz diyemediler. 1 saate yakın bu meseleyi konuştuk. Gençlerin heba edildiği 70'li yıllara da 80'li yıllara da faili meçhullerin olduğu 90'lı yıllara da Türkiye'nin götürülmesine asla izin vermeyeceğiz.
Selçuk Özdağ'ın faili yakalandı. Doğrudan siyasi baskı yapıldı, hakim salıverdi. Daha sonra Selçuk Özdağ'a saldıran kişi ülkü ocaklarında üst düzey bir göreve geldi. Öldürebilirdi Selçuk Özdağ'ı. Bu saldırı yaşanıyor, failine bir şey olmuyor.
BAŞÖRTÜSÜ SORUNU
Başörtüsü sorununu da konuştuk. Hukuki teminat verilmeli. İktidar öylesine bunu istismar aracı haline dönüştürdü ki psikolojik etkisi daha ağırlık taşımaya başladı.
"ERDOĞAN'IN İLKESİ KALMADI"
Şunu herkes görmeli Erdoğan'ın ilkesi yok, kalmadı. Yarın Bahçeli'yle tekrar kavga edip Bahçeli'nin karşısında konum almasına da kimse şaşırmaz. Şu andaki sessizliğin sebeplerinden biri de muhtemelen senkronizasyon yapamıyorlardır. Bahçeli, Erdoğan, Soylu arasında nasıl bir senkronizasyon yapacaklarını tayin edemedikleri için. Sinan Ateş konusu benzer şekilde.
Yorum Yazın