Düşünün; elinizde bir telefon. Sonsuz bir içerik akışı. Haberler, videolar, komik kedi GIF’leri… Bir ekranın önünde saatlerce oturuyorsunuz, ama kalktığınızda aklınızda kalan tek şey bir boşluk. İşte “brain rot,” yani beyin çürümesi, tam da bu durumun ismi. Oxford Sözlüğü’nün bu yılın kelimesi seçtiği bu kavram, yalnızca dijital dünyaya sıkışıp kalan bireylerin değil, artık tüm bir toplumun hastalığı.
Dijital çağın iddiası büyük: Bizi bilgiyle donatacak, her bireyi daha bilinçli ve güçlü kılacak. Oysa ki gelinen noktada gerçeklik tam tersi. Beyinlerimizi uyuşturan, dikkatimizi yok eden bir içerik tsunami’siyle karşı karşıyayız. Kalitesiz içerik bombardımanı, bizleri yalnızca zihinsel olarak değil, ahlaki olarak da çökertiyor. Niteliği olmayan, kolay ve hızlı tüketilebilen içerikler arasında, eleştirel düşünceden azade, kaybolup gidiyoruz. Her yeni içerikle beynimizde kısa süreli bir dopamin patlaması yaşanıyor ve hemen ardından biraz daha, biraz daha istiyoruz. Bilişsel olarak geriliyoruz, dikkat süremiz kısalıyor.
Zihin bulanık, düşünceler sığ, tepkilerse... hiç.