İnanç Uysal yazdı:

Haksızlık etmeyelim o ürünün fiyatı düştü!

  • Yazdır
  • A
    Yazı Tipi
  • Yorumlar
Haksızlık etmeyelim o ürünün fiyatı düştü!
Abone ol

İnanç Uysal'ın kaleme aldığı 'Haksızlık etmeyelim o ürünün fiyatı düştü!' başlıklı yazı...

Bilin bakalım Türkiye’de Türk lirası dışında değeri düşen tek emtia nedir?  

Özellikle emtia kelimesini seçtim ki kastettiğim şeyin enflasyonist ekonomilerde oluşan ahlaki yozlaşma ile direk ilgisi kurulmasın diye.

Ama elbette soru hakkında böyle bir açıklama yapınca, cevap üretmek oldukça zor oluyor. Bahsettiğim ürünün reel değerinin neden düştüğünü bilmiyorum, ama sağlığa zararlı olması nedeni ile kendisinden bahsedince mesela RTÜK ceza kesiyor.  

Zannımca bu sağlığa zararlı olma durumu emtianın, ekonominin harika gittiğini iddia edenler tarafından örnek olarak kullanılmasını da engelliyor.  

Zaten bu özelliği nedeni ile olsa gerek Avrupa ile falan da kıyaslama mümkün olmuyor diyeceğim ama oralarda her açıdan daha pahalı. Belki de ulaşılmasını engellemek içindir.  

Bizde de güya bu sebeplerle ciddi de vergi yükü var üründe ama son 10 yıllık süreçte değeri nominal olarak artsa da her parametrede reel olarak düşmüş bir ürün.  

Hem de her markası böyle, dünya devleri ülkemizde grup olarak satıyor bunları. Hatta bir grubun son satıcılara verdiği kar marjı artık mevduat faizinin altına düştüğü için satış yapmayı bıraktı bayileri.  

Fiyatlar gerektiği gibi yükselmeyince ülkedeki satış hacmi artıyor, ama firmalar için üretimin devam etmesinin anlamı kalmıyor. Fiyatlar daha da yüksek olsa aynı şekilde sağlığa zararlı diğer üründeki gibi olsa yani bu sefer de kaçak rakamları artıyor.  

Diğer ürünün kaçağı daha zor ulaşılır olduğundan, ya da daha az günlük tüketildiğinden veya Nas onu direk haram kıldığından olsa gerek onun fiyatlarının artması idarecileri çok da rahatsız etmiyor sanırım.  

Ama ilk bahsettiğimiz ürünün ciddi bir tüketimi var. İslam fıkhı onunla ilgili de iyi şeyler söylemiyor ama ya haramdan uzak ya da harama yakın mekruh diyor.  

Zaten tiryakiler başta olmak üzere herkes anladı hangi emtiadan bahsettiğimizi artık. Ama yeniden belirtelim ki sağlığa zararlıdır kendileri. Tuhaf olan mesela bu emtiadan 2013 rakamları ile bir asgarî ücretle sadece 80 paket falan alabiliyor olsanız da bugün asgarî ücretle yaklaşık 300 paket alabiliyorsunuz, ama hala birçok insana yine de çok pahalı geliyor.  

Yani bir ürünün reel fiyatı her parametre ile düşmüş olmasına rağmen nominal olarak artmış olması bile insanların hissettikleri enflasyon nedeni ile pahalı olma hissi doğuruyor. Bunun sebebi geri kalan neredeyse hemen her şeyin fiyatının alım gücünü ve yaşam standardını düşürdüğü yerden böyle reel nominal artış ayrımı falan yapacak mecalin kalmaması sanırım.  

Buradan pahalılığın bizi günahtan uzak tuttuğu şeklindeki yorumları yapan din-ekonomisti alimlerimizi de anmış olmakta da fayda var. Ama asıl sorunumuzun neyin pahalı, neyin ucuz olduğuna dair var olan algımızı yitirmiş olmak olduğu bu örnekle net olarak ortaya çıkıyor.  

Enflasyonun en önemli toplumsal etkilerinden birinin ahlakı bozması olduğunu da hepimiz biliyoruz. Fırsatçılık, stokçuluk, yolsuzluk böyle zamanlarda insanların vicdanlarında daha az mahkum ediliyor ne yazık ki. Resmi düzenlemelerle satılmak ya da değerlenmek durumunda olmayan her şey konusunda inancımızı kaybettik. Ortada bir ekonomik kriz olmadığını söyleyenler ise haklı elbette, krizler bu kadar uzun sürmez, bu kadar belirsizlik üretmez ve alınan kararlarla tedavi başlar. Burada ekonomik kriz değil alenen servet transferi var çünkü.  

Toplumun en kolay ulaşabileceği sağlığa zararlı ve dinen de en azından mekruh olan bir ürünün fiyatının neden reel olarak düştüğü sorusuna ben hala tam bir cevap bulamıyorum elbette ama o faizler düşürülüp döviz baskılanırken yatırım aracı olarak emlak değerlerinin nasıl ve neden reel olarak 5-6 kat arttığını mesela çözebiliyorum. Türkiye’nin en büyük sorunu haline gelen gelir adaletsizliğinin en büyük sebebinin o faiz dolar sarmalında yaşarken parası olana servet aktarımı olarak kullanılan Kur Korumalı Mevduatlar olduğunu da biliyorum. Memlekette bütün oteller kafeler dolu nereden geliyor bu değirmenin suyu diyen arkadaşlara ben de TCMB’nin 818 milyar zararı nerede diye soruyorum.  

Bu soruların cevabını ben de biliyorum siz de biliyorsunuz onlar da biliyor. Ama koca koca şirketlerin çok büyük vergi yükleri altında kalıp mevduat faizinin bile altında kalan kar marjlarına hala neden katlandıklarını anlamıyorum.  

Elbette bu da dış güçlerin oyunu şüphe yok ama dış güçler şu an kime oyun oynuyor işte bunun cevabını en azından ben bilmiyorum. O sektörlerde çalışan işçi arkadaşlarımız da dahil herkesin 1 Mayıs’ını kutlarım bu arada... 


Yorum Yazın