Tüm dünya tarafından sevilen iklim aktivisti Greta Thunberg’in bir etkinlikte işin içine siyaset sokması büyük tepkilere neden oldu. Yaşananlar Türk ve Alman medyasında farklı detaylarla servis edildi.
Oğuz Büber - Muhalif Analiz
Bundan dört yıl önce Time Dergisi Greta Thunberg’i yılın kişi olarak seçmiş ve bir neslin simgesi olarak görmüştü.
Hatta derginin kapağında Thunberg’in fotoğrafının yanında ‘Gençliğin gücü’ yazmaktaydı. Tarif edilen ‘gençliğin gücü’ şuydu: İsveçli küçük kız, iklim değişikliği karşısında acilen adım atılmalı demiş ve başlattığı kampanya büyük bir farkındalık yaratmıştı. Tüm dünyada farklı ülkelerden milyonlarca insan protesto gösterilerine katılım sağlamış ve bu durum siyasi figürler üzerinde baskıya sebep olmuştu.
Dünyanın Thunberg’e bakışı ekseriyetle pozitif iken Türkiye’de durum biraz daha farklıydı. Destekleyenler olduğu gibi farklı misyonlar yükleyenler de olmuştu Greta’ya.
Nobel Barış Ödülü’ne aday gösterilen İsveçli genç kızın portresi Kadıköy’de bir apartmanın dışına da resmedilmişti, terörist olarak da nitelendirilmişti.
Karşıt görüşte olanlar genç kızı Batı tarafından yaratılan sahte bir karakter, bir proje olarak görüyorlardı. Sosyal medya hesabından paylaştıklarından yola çıkarak teröristlere destek verdiği de söylenmişti.
Teröre destek verdiği iddiasındaki paylaşımda çevreyle ilgili bir eylem paylaşılırken etiket kısmına Rojava kastedilerek ‘Biji Kürdistan’ ifadesi konulması bu düşüncenin temelini oluşturmuştu.
Geçtiğimiz günlerde gerçekleşen bir olay sonrasında ise genç kız hakkında herkesin düşüncesi tam tersine döndü.
Hollanda’nın başkenti Amsterdam’da 85 bin kişinin katıldığı büyük bir iklim mitingi gerçekleştirildi.
Burada yaşanan olayın Türkiye ve Almanya’daki versiyonunda ciddi anlatım farklılığı var.
Önce Türk basınında yer alan şeklinde değinelim:
Thunberg etkinlikte konuşma yapması için Filistinli bir kadını sahneye davet ediyor ve bu durum eylemciler tarafından tepki görüyor. Hatta bir kişi Thunberg’in elinden mikrofonu almaya çalışarak “buraya siyasi görüş dinlemek için gelmedim” diyor.
Thunberg ise mikrofonunu vermeyerek konuşmasına şöyle devam ediyor: “Özgürlük ve adalet için mücadele edenlerin sesine kulak vermeliyiz. İşgal altındaki topraklarda iklim adaleti yok.”
Alman basınında ise olay daha detaylı bir şekilde anlatılıyor ve Filistinli konuşmacı hakkında da bilgilere yer veriliyor:
Thunberg’in mikrofonda Yahudi karşıtı nefret söylemlerine izin verdiği belirtiliyordu. Sahneye davet ettiği kişi ise Hollanda’da yaşayan Filistinli doktora öğrencisi Sara Rachdan’dı.
Rachdan’ın bir aşırılık yanlısı olduğu ve Hamas tarafından öldürülen İsrailliler olayını gecikmiş bir hareket olarak yorumladığı belirtiliyor. Buna kanıt olarak da saldırıdan iki gün sonra Instagram’dan yaptığı paylaşımda “Konu Hamas’la ilgili değil, Filistin direnişiyle ilgili. Filistinliler sonunda işgale karşı harekete geçiyor” ifadelerini kullanması verilmişti.
Sağcı milliyetçi siyaseti sebebiyle Binyamin Netanyahu’nun haklı olarak eleştirildiği belirtilirken Rachdan’ın Netanyahu'yu doğrudan Adolf Hitler ile kıyasladığı söyleniyordu.
Sara Rachdan’ın İsrail birliklerinin Kudüs’teki Mescid-i Aksa’da Filistinli sivilleri “ hapse attığını ve gaza maruz bıraktığı” iddiası gazete tarafından yalanlanıyordu.
Yine, genç kızın sosyal medya profilinde yer alan Filistin Kurtuluş Örgütü’nün sloganı olan, “Nehirden denize” ifadesine dikkat çekilmişti. Bu söz Ürdün’den Akdeniz Nehri’ne kadar olan toprakların Filistin’e ait olduğu anlamına geliyor ve şu anda Almanya’da kullanımı yasak.
Thunberg’in Rachdan’ın kim olduğuna dair fikri olup olmadığı bilinmiyor ancak yine de Thunberg’e fikrini yayması için fırsat verdiğinden dolayı kızgınlar. Bu durumun Thunberg’in asıl misyonuna da zarar verdiği belirtiliyor.
Genç kızın ‘Gelecek için Cumalar’ (Fridays for Future) hareketine de Yahudi karşıtlığını sızdırdığı ifade ediliyor. Hareketin Almanya ve Avusturya şubeleri, “Greta Thunberg’in şu anda konumlandığı yer pek çok insanı incitiyor” açıklamasında bulundular.
İklim hareketini başka hiç kimsenin olmadığı kadar somutlaştıran Thunberg gittiği her yerde saygıyla karşılanırken bu hareketiyle yaptıklarını temelinden sarstı deniliyor.
Thunberg’in ilk defa beş yıl önce Stockholm’deki İsveç Parlamentosu önünde iklim adaleti protestosu yaparken yapayalnız olduğu belirtilirken bugün de yine yalnızlığı tercih ettiği ifade ediliyor.
Greta Thunberg birçokları için artık ‘Persona Non Grata’ (İstenmeyen kişi) ifadesine atıfla ‘Persona Non Greta’ olarak geçecek.
Thunberg’e karşı görüşü olumlu yönde değişen yok mu peki?
Türkiye’da daha öncesinde terörist ve proje olarak nitelendirilen Greta Thunberg, Filistin’e destek açıklamasının ardından ‘iklim aktivisti’ unvanına kavuştu.
Yorum Yazın