Muhalif yazarı İnanç Uysal, Halk TV canlı yayınında gündemde yer alan sansür yasası ve Kılıçdaroğlu’nun ABD ziyareti konularını değerlendirdi. Uysal, ABD ziyaretine ilişkin olarak; “Kılıçdaroğlu’nun kendisinin de belirttiği gibi ABD’ye icazet almak değil, bilimsel, teknolojik ve ekonomi konularında istişarelerde bulunmak için gittiğini söyledi.”
.Halk TV ‘de Seda Selek’in sunduğu ‘Gündem Özel’ programının bugünkü konukları arasında Muhalif yazarı İnanç Uysal da bulunuyordu. Uysal; sansür yasası ve Kılıçdaroğlu’nun ABD ziyareti başlıkları üzerinden siyasi gündeme yorum getirdi.
Uysal sansür yasasına ilişkin olarak şu ifadelere yer verdi:
“Sansür yasasının ben apar topar olduğunu düşünmüyorum. Kasıtlı olarak görüşülmemenin tercih edildiğini düşünüyorum zaten. Elde ettikleri, egemen oldukları bir medya var. Egemen olamadıkları medyayı RTÜK kanalıyla idare ediyorlar. Dışarıda bir tek sosyal medya kalıyor. Bu sosyal medyanın kontrolü oluyor. Bunu yaparken burada kilit noktalar önemli. Cezalar her şeyden daha önemli. Caydırıcılık yaratılmaya çalışılıyor. Birçok suç için Türkiye’de caydırıcılık talebi var ve o yerine gelmiyor. Fikir hürriyeti var, fikrimizi ifade etme hürriyetimiz yok. Yani ifade özgürlüğünün önüne caydırıcılık getirilmeye çalışılıyor. Demokratik ülkeler örnek gösteriliyor ancak o demokratik ülkelerin çalışma bicimi ile bizimki arasında uçurum var. Önce onu tespit etmek gerekir. Biz öyle çalışmıyoruz. Orada kurallar var, o kurallar herkese uygulanıyor. Dezenformasyona karar verecek mercii çok önemli. Hangisi dezenformasyon? Şu dezenformasyon oluyor mu? Benden önce buzdolabınız yoktu. Bu bir dezenformasyon mu? Değil mi?
Devlet ve hükümet birbirine karışabilir
İktidara yakın medyada çok fazla görmeye başladım. Geçen de hatta bununla ilgili bir yazı yazmıştım. Gereğini yazma meselesine de çok üst üste oturmuştu bu durum. Devlet ve hükümeti birbirine karıştırmaya başladı iktidar medyası. Devlet ve hükümet birbirine karıştığı zaman dezenformasyonun muhatabı hükümet değil devletmiş gibi olacak. Bu başka bir yöne çekilebilecek bir durum. Devlete karşı işlenmiş suçlar kapsamına sokulup sokulmayacağını da bilmiyoruz. Neresinden tutarsanız, tutsanız sansür yasası görüntüsü veriyor.”
Uysal’ın Kılıçdaroğlu ABD ziyareti’ne ilişkin görüşleri ise şöyleydi:
“Kılıçdaroğlu siyasi görüşme yapmayacağım diyorsa yapmıyordur. Aslında bakarsanız beyan esastır. Biz böyle kabul edeceğiz. Neden böyle? Çünkü sayın Kılıçdaroğlu kendisine icazet almaya gitti diyenlere Erdoğan’a sorun o bilir dedi. Şimdi yine beyan esas; 2004 yılında Amerika Savunma Konseyi Başkanı Pearl B. Halka açık bir konuşmada salonda sayın Erdoğan da varken konuşmasının bir yerinde kendisiyle 2002 yılında 2,5 saatlik bir görüşme yaptığını, dostum Cüneyt olarak tanımladığı Cüneyt Zapsu’nun kendisini arayarak başbakan olacak kişiyle konuşmak ister misin dediğini söylemişti. Üstelik bu görüşme AK Parti seçi kazanmadan önceydi. Kişi kendinden bilir işi denir ya. Oraya seçimden önce gidiliyorsa bunun için gidilir ön kabulünün nereden geldiğini buradan anlayabiliriz. Kemal Bey’in ilk dediği şu; ben icazet almaya değil, bilimsel ve teknolojik gelişmelerin geldiği noktayı, ekonominin geldiği noktayı anlamak için istişarelerde bulunmak için gidiyorum diyor.
Doran Acemoğlu’ndan icazet alacaksa doğru bir yer
Gidip görüştüğü kişilerden örnek vermek gerekir ise Doran Acemoğlu bunlar arasında. Doran Acemoğlu bütün dünyanın tanıdığı, bildiği bir ekonomisttir. Kemal Bey bu insanlardan neyin icazetini almış olabilir? Doran Acemoğlu’ndan icazet alacaksa doğru bir yerden, iyi bir icazet almış olacaktır. Ekonomide ne yapabiliriz diye konuşacak olabilir. Konudan daha önemlisi ise Kılıçdaroğlu ziyaretlerin bununla bitmeyeceğini söylüyor. Mesela Çin’e gideceğini söylüyor.
Kemal Kılıçdaroğlu bilimsel görüşmeler yapmaya gitti. İşin garip tarafı ise CHP’yi desteklediğini düşündüğümüz bazı yayın organlarının bazı yayınları şöyle cümleler kurdular, kulaklarımızla da işittik.”
Yorum Yazın