İsrail gazetesi Haaretz savaşın sorumlusu olarak Netanyahu'yu gösterdi

  • Yazdır
  • A
    Yazı Tipi
  • Yorumlar
İsrail gazetesi Haaretz savaşın sorumlusu olarak Netanyahu'yu gösterdi
Abone ol

İsrail'in seçkin gazetelerinden Haaretz İsrail - Filistin çekişmesine ilişkin cesur bir yazı yayımladı. Başeditör yazısında Gazze saldırısının ardından yaşananların tek sorumlusu olarak İsrail Başbakanı Netanyahu gösterildi.

Gazze Şeridi’nde gücü elinde bulunduran Hamas’ın askeri kanadı İzzeddin Kassam Tugayları 7 Ekim sabahı İsrail’e ‘Aksa Tufanı‘ adlı kapsamlı saldırı başlatmıştı. Gazze’den İsrail yönüne binlerce roket atılırken, silahlı gruplar yerleşim yerlerine girmişti. Bunun üzerine İsrail karşı saldırı olarak Gazze Şeridi’ni bombalamaya başlamıştı.

Resmi verilere göre ölen İsrailli sayısı 700’ü geçti, yaralı sayısı 2 bini aşkın. 750 kişi de kayıp.

‘Çuvalladı‘

İsrail, tarihinin en ağır saldırılarından biriyle karşı karşıya. Neredeyse tüm partiler hükümet etrafında kenetlenmiş görünüyor. Ancak bu ortamda bile Haaretz, sözünü esirgemedi.

Haaretz’in başyazısında ‘felaket’ olarak nitelenen Hamas saldırılarından açıkça başbakan Binyamin Netanyahu sorumlu tutuldu: “Engin siyasi deneyimi ve güvenlik konularındaki yeri doldurulamaz bilgeliğiyle övünen başbakan, İsrail’i bilinçli olarak içine sürüklediği tehlikeleri tespit etmekte çuvalladı.”

Yazıda, Netanyahu’nun ‘ilhak ve mülksüzleştirme hükümeti kurduğu’, aşırı sağcı Bezalel Smotrich ve Itamar Ben-Gvir’i hükümette kilit pozisyonlara atadığı ve Filistinlilerin varlığını ve haklarını açıkça görmezden gelen bir dış politika benimsediği yazıldı.

‘İsrail’in dış ve güvenlik meselelerinde nihai söz sahibi‘

Başbakanın ‘kesinlikle’ sorumluluktan kaçmaya çalışacağı, suçu da ordu, Mossad ve Shin Beth’in (dış ve iç istihbarat örgüteri) başkanlarına atmaya çalışacağı öne sürüldü:

“Ancak askeriye ve istihbaratın başarısızlığı Netanyahu’yu krizin genel sorumluluğundan kurtarmaz zira kendisi İsrail’in dış ve güvenlik meselelerinde nihai söz sahibidir. Netanyahu, Ehud Olmert’in (dönemin başbakanı) İkinci Lübnan Savaşı’nda olduğu gibi bu rolde acemi değil. Golda Meir’in (dönemin başbakanı) 1973’te ve Menachem Begin’in (dönemin başbakanı) 1982’de iddia ettiği gibi askeri konularda da cahil değil.”

‘İhtiyatı ‘tam sağ’la ikame etti’

Başbakanın geçmişte kendini ‘savaştan kaçınan bir lider’ olarak pazarladığı, fakat son seçim zaferinden sonra bu ihtiyatını ‘tam sağ hükümet’le ikame ettiği kaydedildi: “Batı Şeria’yı ilhak etmek, bazı kısımlarında etnik temizlik yapmak için bariz adımlar atıldı.”

Yazıya şöyle devam edildi:

“Ayrıca yerleşimler genişletildi, Mescid-i Aksa yakınındaki Tapınak Tepesi’nde Yahudi varlığı desteklendi, Suudilerle Filistinlilerin hiçbir kazanım elde edemeyeceği olası bir barış anlaşmasıyla övünüldü ve koalisyonda açık açık ‘ikinci Nakbe’ (1948’de Filistin halkının topyekun topraklarından sürülmesi) konuldu.

‘Üç yolsuzluk davasıyla suçlanan bir başbakana devlet işleri emanet edilemez‘
Her şeyden önemlisi, son yıllarda İsrail’in üzerinde beliren tehlike tam anlamıyla gerçekleşti. Üç yolsuzluk davasıyla suçlanan bir başbakana devlet işleri emanet edilemez çünkü kendisini mahkumiyet ve hapis cezasından kurtarmak için ulusal çıkarları kaçınılmaz olarak feda edecektir.”

Bu korkunç koalisyonun kurulmasının ve Netanyahu tarafından geliştirilen yargı darbesinin ve muhalif olarak nitelenen üst düzey ordu ve istihbarat yetkililerinin etkisiz hale getirilmesinin nedeni buydu. Bunun bedelini işgalin kurbanları ödedi.”


Yorum Yazın