İstanbul Barosu Başkanı İbrahim Özden Kaboğlu, Birgün gazetesindeki yazısında, yenidoğan çetesi davasının, devletin “planlama tekeli” ve “denetleme” yükümlülüklerini yerine getirmediğini gösterdiğini, devleti yönetim anlayışının payının da belirleyici olduğunu ifade etti.
“2017’de Devleti temsil ve Yürütme yetkisinin bir kişide birleştirilmesi, aynı kişinin parti başkanlığı görevini üstlenmesi ile Devletin kamu tüzel kişiliği ve partinin özel hukuk tüzel kişiliği içiçe geçti: Parti Başkanlığı Yoluyla Devlet Başkanlığı ve Yürütme (PBDBY). 2017 kurgusu, kendine özgü uygulamaları da beraberinde getirdi: okullar sahibi MEB, hastaneler patronu Sağlık Bakanı, oteller zinciri maliki kültür ve turizm bakanı” eleştirisi getiren Kaboğlu, “Bu ortam ve koşullarda Yenidoğan çetesi, Anayasa madde 56’nın sonucu değil, tam tersine, bu hükmün Devlet için öngördüğü planlama, düzenleme ve denetim yükümlülüğü ihlalinin ürünü” dedi.
“Hükümetin, siyasal sorumluluğun ve karar alma düzeneklerinin tasfiye edildiği bir kurguda, görev + yetki + sorumluluk zinciri işletilebilir mi? Daha genel olarak Devlet’in yasama, yürütme ve yargı işlevlerine denk düşen erkler ayrılığından söz edilebilir mi?“ sorularını gündeme getiren Kaboğlu, “Anayasa’ya sistematik saygısızlığın ve mutlak siyasal çürümüşlüğün mahkeme salonuna yansıyan kısmı, adeta aysbergin görünen yüzü” diye yazdı.
Kaboğlu, “DİB’in kılıç kuşanmasına seyirci kalan, ama teğmenleri kılıçtan yoksun kılmada kararlı olan PBDBY, Yenidoğan çetesi ve duruşma salonuna taşınabilen uzantıları karşısında sessiz. Duruşma başladıktan sonra, 'çeteyi çökerttik' beyanı (Sağlık Bakanı) ise, çetenin ve çürümüşlüğün itirafı” sözlerini kaydetti.
Kaboğlu davaya katılma taleplerinin reddedilmesine de değindiği yazısında, "Anneler ve babalar, mağdurlar ve yurttaşlar, Bakırköy 22. ACM’den adil yargılama bekliyor. Hangi ACM? İstanbul Barosu’nun bile davaya katılma istemini reddeden..." ifadelerini sarf etti.
Yazının tamamını okumak için tıklayın.
Yorum Yazın