Muhalefetin gücü, ‘etki ajanlığı’ maddesinin paketten düşmesine yetecek mi? TBMM’nin hafta ortası gündeminde, etki ajanlığı maddesinin de yer aldığı torba düzelenme, İstanbul Sözleşmesi’nden sonra işlenen kadın cinayetlerinin korkutucu rakamları, İzmir’in Selçuk İlçesinde çıkan yangında 5 kardeşin ölümü ile yasa dışı bahis ve memleketin haline ilişkin konular öne çıkıyor. CHP Adana Milletvekili Müzeyyen Şevkin, Genel Kurul’da “Ülkemizde her gün en az 3 kadın öldürülüyor, en az 500 kadın her yıl cinayete maruz kalıyor” dedi. Şevkin, 1 Temmuz 2021'den, İstanbul Sözleşmesi'nin kaldırıldığı günden bugüne tam 1.113 kadın öldürüldü, 701 kadın da şüpheli şekilde ölü bulundu”. Sezai Temelli, Buğra Kavuncu, Tahsin Becan, Birol Aydın, Ömer Faruk Gergerlioğlu, Burcugül Çubuk, görüşleriyle haberde..
Muhalif- Ankara
Noterlik Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ‘etki ajanlığı’ maddesiyle Meclis’in önemli gündem konularından. Teklifin, Adalet Komisyonu Raporuna şerh koyan partilerin, muhalefet etme gücüyle ya da iktidar uzlaşmasıyla maddenin paketten çıkarılmasıyla sonuçlanıp sonuçlanmayacağı Genel Kurul görüşmelerinde belli olacak. DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan da yaptığı açıklamada, sosyal medya hesaplarından yaptığı açıklamada, temel hak ve özgürlüklerin keyfi olarak sınırlanmasına yol açabilecek her türlü düzenlemeye karşı olduklarını belirterek, “Hükûmete meşru insan hakları örgütlerini, gazetecileri ve sivil toplumu casus ve devlet düşmanı olarak yaftalama, itibarsızlaştırma ve kriminalize etme yetkisi veren bu düzenlemenin hukuk devletinde yeri olamaz. Suç fiilinin kesin olarak tanımlanmadığı, "devletin çıkarları aleyhine" gibi müphem ifadeler içeren düzenleme, ancak yeni suçlar icat etmeye yarar. Anayasa’ya açıkça aykırı olan ve ancak baskıcı otoriter rejimlerin başvurduğu bu kanun teklifi geri çekilmeli, bir daha gündeme dahi getirilmemelidir” dedi. Teklife göre, casusluk eylemleriyle daha etkin mücadele edilebilmesi amacıyla Türk Ceza Kanunu'na, “Devletin güvenliği veya siyasal yararları aleyhine suç işleme” adı altında yeni bir suç ihdas edilerek Devletin güvenliği ile iç veya dış siyasal yararları aleyhine yabancı bir devlet veya organizasyonun stratejik çıkarları veya talimatı doğrultusunda suç işleyenlerin üç yıldan yedi yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılması öngörülüyor.
Adalet Komisyonu görüşmelerinde, muhalefet partileri, Anayasaya Aykırılık Önergeleri verildi. Teklifin 1, 2, 3, 11, 14, 15, 16, 17, 19’uncu maddelerinin Anayasa’nın 2’nci, 4’üncü, 5’inci, 6’ncı, 7’nci, 13’üncü, 14’üncü, 15’inci, 19’uncu, 25’inci, 26’ncı, 27’nci, 28’inci, 33’üncü, 34’üncü, 36’ncı, 38’inci, 42’nci, 67’nci, 90’ıncı, 123’üncü, 138’inci ve 153’üncü maddelerine aykırı olduğu gerekçesiyle 3 adet Anayasa’ya aykırılık önergesi verildi. Ancak, önergeler Komisyonca reddedildi.
Müzeyyen Şevkin: Ülkemizde her gün en az 3 kadın öldürülüyor, en az 500 kadın her yıl cinayete maruz kalıyor.
MÜZEYYEN ŞEVKİN (Adana) - Bu kürsüye kadın cinayetlerinin sona ermesi için yapacağım çağrı konuşması nedeniyle çıktığım için son derece üzgünüm. Kadınları öldürülen bir ülkede yaşamaktan da utanç duyduğumu burada ifade etmek isterim. Ülkemiz, âdeta kan gölüne döndü; nefret söyleminin alabildiğine arttığı, silahlanmanın bir tıkla bilgisayar üzerinden alabildiğine çoğaldığı bir ortamda her yerde kadın cinayeti mahalline dönüşmüş bir ortam var ne yazık ki. Ülkemizde her gün en az 3 kadın öldürülüyor ve maalesef, en az 500 kadın her yıl cinayete maruz kalıyor. Bunu bir rakam olarak ifade etmekten de çok büyük zül duyduğumu belirtmek isterim.
Bakın, 4.401 kadın sadece 2008 yılı ile 2023 yılları arasında erkekler tarafından katledilmiş bulunuyor. 2024 yılının ilk on ayında 343 kadın cinayete maruz kalıyor, 217'sinin sebebi belli değil. Türkiye'de ne yazık ki kadın cinayetleri artış gösterirken şüpheli şekilde yaşamını yitiren kadınların sayısı da her geçen gün artıyor.
Adana’da on iki saat içerisinde tam 5 kadın öldürüldü
Adana'da geçtiğimiz günlerde on iki saat içerisinde tam 5 kadın öldürüldü arkadaşlar. Geçtiğimiz pazartesi günü bir taziyeye gittiğimde -Fahriye Asena Eskikanbur iş yerinde silahla öldürüldü ve onu öldüren polis de intihar etti- annesi ne dedi biliyor musunuz arkadaşlar? "Kızımı öksüz büyüttüm, bakıcılık yaparak büyüttüm. Ben bir kör kurşuna gitsin diye mi büyüttüm kızımı?" dedi. Yine, öldürülen kadınlardan birisi Manisa'nın Demirci ilçesinde, polis lojmanında kafasından vurulmuş hâlde bulunan Yeşim Akbaş. Annesi "Mahkeme üzerindeki baskı kalksın." diyor. Değerli milletvekilleri, ne cevap vereceğiz bu annelere? Değerli AK PARTİ milletvekilleri, değerli MHP milletvekilleri; sizlerin vicdanına sesleniyorum. Aynı sayaç gibi her gün kadın cinayetleri artıyor, buna ne zaman "Dur!" diyeceğiz, bir "Dur!" demeyecek miyiz arkadaşlar? (CHP sıralarından alkışlar) Gerçekten yüreğiniz sızlamıyor mu, vicdanınız sızlamıyor mu arkadaşlar? Korkunç bir olayla karşı karşıyayız. Daha ne kadar kadının öldürülmesi gerekiyor?
İstanbul Sözleşmesi’nin kaldırıldığı günden bugüne 1.113 kadın öldürüldü.
1 Temmuz 2021'den, İstanbul Sözleşmesi'nin kaldırıldığı günden bugüne tam 1.113 kadın öldürüldü, 701 kadın da şüpheli şekilde ölü bulundu. Bunları rakam olarak ifade ediyoruz, her birinin arkasında bir hikâye var. Sözleşmeden çıkılan 2021 yılında 280 kadın cinayeti yaşanırken takip eden bir yıl sonra yüzde 20 artmış arkadaşlar. Niye İstanbul Sözleşmesi'nden çıkıyoruz arkadaşlar? Bize soruldu mu? Bu Meclisten onayla geçen İstanbul Sözleşmesi herhangi bir kadına sorularak mı kaldırıldı ? Böyle bir şeye hakkınız var mı? "6284" diyorsunuz, onun da etkin uygulanmaması nedeniyle her gün 3 kadın cinayetiyle karşı karşıya kalıyoruz arkadaşlar. Ben bu konuşmayı geçen hafta yapacaktım, o günden bugüne rakamları güncellemek durumunda kaldım. Ne acı, öyle değil mi?Yani gerçekten yüreğimiz daralıyor arkadaşlar. (CHP sıralarından alkışlar)
Kadına yönelik şiddetle mücadele etmenin tek yolu bu sorunun sebebi olan toplumsal cinsiyet eşitsizliğini ortadan kaldırmak, bu mücadelenin en net ve kapsamlı ifadesi İstanbul Sözleşmesi'ni yeniden hayata geçirmektir.
Değerli milletvekilleri, kadınları şiddete karşı korumak, kadına yönelik her türlü ev içi şiddeti önlemek, kovuşturmak ve tamamen sona erdirmek amacını güden İstanbul Sözleşmesi kadınlar için yaşamsal önemdedir ve yeniden hayata geçirilmelidir. Sözleşmeyi yeniden hayata geçirmezsek, 6284 sayılı Yasa'nın etkin olarak kullanılmasını sağlamazsak daha çok kadın cinayetleri için burada konuşmaya devam edeceğiz ne yazık ki. Bakın, her gün birçok kadınmaalesef silahlı aletlerle yaşamdan koparılmakta. Bireysel silahlanmanın önü alınmamaktadır. Buna ilişkin, ruhsatsız silah sayısının 36 milyona dayandığını buradan sizlere bir kez daha hatırlatmak isterim.
Evet, Türkiye'de sadece kadın cinayetlerini değil, bu nefret söyleminin, bu nefret dilinin, cinayetlerin alabildiğine arttığı ve insanların neredeyse normal bir şekilde ölmediği bir ülke hâline dönüştürüldüğü bir süreci yaşıyoruz arkadaşlar. Derhâl bu silahsızlanma sağlanmalı, bir tıkla internetten silah alınmasının önüne geçilmeli, bu şiddet söylemine son verilmeli. Kadına yönelik şiddetin, tacizin tecavüzün sonlanması, suçluların hak ettiği cezayı almalarına dönük müeyyidelerin uygulanması, mağdurların haklarını aramasına yönelik var olan yasaların hayata geçirilmesi büyük önem arz etmektedir. Kadınların siyasete katılımı, eşit temsili ve uluslararası sözleşmelerin hayata geçirilmesi önemlidir diyorum. Artık yeter! Kadın cinayetleri son bulsun, son bulsun, son bulsun diyorum.
“Yılın başından bu yana en az 36 kadın, polise veya savcılığa başvurmasına rağmen önlem alınamadı”.
TAHSİN BECAN (Yalova) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 20 Mart 2021 günü yeni bir kararla feshedilen İstanbul Sözleşmesi, Kadınlara Yönelik Şiddet ve Aile İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye İlişkin Avrupa Konseyi Sözleşmesi'yle başlayan umursamaz politikalar sonucu kadın cinayetleri her gün, her ay, her yıl katlanarak artıyor. Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu 2024 Ekim Raporu çok vahim bir tablo ortaya koymuştur. Ekim ayındaki 48 kadın cinayeti sayısı şu ana kadar bir ayda gerçekleşen en yüksek kadın cinayeti sayısı olarak kaydedildi. Yüzde 40'ı evli olduğu erkek tarafından, yüzde 54'ü evlerinde, yüzde 69'u ateşli silahla öldürüldü. Yılın başından bu yana en az 36 kadın, polise veya savcılığa başvurmasına rağmen önlem alınamadı. Siyasi iktidar sosyal devlet olarak kadınları ve çocukları korumak...
MEHMET SATUK BUĞRA KAVUNCU (İstanbul) - İzmir'in Selçuk ilçesindeki yangın hepimizin vicdanını mahvetti, yaraladı. Maalesef bu yangında yaşları 1 ile 5 arasında olan 5 çocuğumuzu kaybettik. Anneleri hurda toplamaya gitmiş, kapıyı da kilitlemek durumunda kalıyor; 2024'ün Türkiyesinde yaşanıyor bunlar, bunlar sizin iktidarınızda yaşanıyor. Bu kaybettiğimiz çocukların canından sorumlusunuz. Saç kurutma makinesiyle çocuklarını ısıtmak zorunda kaldığı için intihar eden Emine Akçay'dan da siz sorumlusunuz, Bakanınızın cebine sıkıştırmaya çalıştığı parayı "Ben dilenci değilim." diye reddeden kanser hastası Dilek Özçelik'ten de siz sorumlusunuz, atanamadığı için intihar eden, cebinden 6 lira çıkan öğretmen İbrahim Yeşilbağ'dan da siz sorumlusunuz; ezcümle, Fırat'ın kenarında kaybolan koyundan siz sorumlusunuz.
SEZAİ TEMELLİ (Muş) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; İzmir yangınında 5 kardeş yaşamını yitirdi; bu kardeşlerinin isimlerini size okumak istiyorum unutmayın diye: Fadime Nefes 5 yaşında, Funda Peri 4 yaşında, Aslan Miraç 3 yaşında, Masal Işık 2 yaşında ve Aras Bulut Akcan 1 yaşında. Anne gözaltında, ihmalden. Ama siz o evi gördünüz mü? Esas ihmalde bulunan sizlersiniz, keşke fırsat olsa da sizi ihmalden gözaltına alsak çünkü ihmalinizin belgesi nerede mi? İşte bütçede, Bütçe Komisyonunda görüşülüyor. Neyi ihmal ettiğiniz için o çocuklar yanarak can verdi biliyor musunuz? Bütçeden o çocuklara para ayırmak yerine kaynakları silaha ayırdığınız için, bütçeden o çocuklara kaynak ayırmak yerine, yoksullukla mücadele etmek yerine o kaynakları sermayeye ayırdığınız için. Belgesi bütçede, gidin, bakın; sermayenin 3 trilyon lira vergi borcunu siliyorsunuz, sonra da anne gözaltında! "Annenin ihmalinden çocuklar öldü." Hayır, sizin ihmalinizden bu ülkede çocuklar ölüyor ve o çocuklara bir öğün yemeği çok gören zihniyet sermayeye 3 trilyon lirayı peşkeş çekebiliyor. Bunu kabul etmiyoruz. Bu ihmalin sorumlusu bu iktidardır, bu iktidarın aslında ekonomi politikalarıdır, bu iktidarın yaratmış olduğu zulümdür. Savaştan, şiddetten beslene beslene her yere bu yangını yaydınız; işte, bu yangının içinde de çocuklarımızı kaybetmeye devam ediyoruz.
SEZAİ TEMELLİ (Muş) - Kayıtlara geçsin diye... Tabii, şimdi, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığının gitmesi, 18 defa görüşmesi, kurumsal işleyişe yönelik çalışmaları bir tarafa, çocuklarını vermek istemeyebilirler. Yani siz gideceksiniz, illaki zorla mı çocukları alacaksınız? İşte, zihniyet burada zaten sorun olarak karşımıza çıkıyor. Önemli olan, yerinde, sosyal yaşamı içinde ve yoksullukla baş edebilmiş bir şekilde o ailenin korunması. Hani hep lafa gelince "ailenin bütünlüğü, ailenin bütünlüğü..." aklınıza soyadında mı geliyor ailenin bütünlüğü? Ailenin bütünlüğü, sosyal yaşam meselesinde karşınıza çıkmalı. Yoksullukla mücadele edecek bir programınız var mı sizin? Yok. Siz o evi gördünüz mü hiç? O ev gibi evlerde yaşayan yüz binlerce çocuğumuz var. 4 milyon aile yoksulluk sınırı altında, sosyal yardım alıyor. Dolayısıyla Türkiye'deki fotoğraf budur.
Birol Aydın: Münferit bir hadiseymiş gibi görünen bu olayın aslında ..
Saadet Partisi Parti Sözcüsü ve İstanbul Milletvekili Birol Aydın: İzmir'de elektrik sobasının devrilmesi sonucu çıkan yangında beş evladımızın hayatını kaybettiğini üzüntüyle öğrendim. Çocuklarının karnını doyurmak için hurda toplamak zorunda olan bir annenin, eve döndüğünde karnını doyuracak bir evladının kalmamasını neyle tarif edebiliriz!
Yaşanan acının tüm yönleriyle ele alınmasını; eşi hapishanede olan bir annenin, kapısının bir kez olsun çalınıp çalınmadığının ortaya çıkarılmasını bekliyoruz.
Münferit bir hadiseymiş gibi görünen bu olayın aslında toplumumuzun ciddi bir kesiminin gerçeği olduğunu; kendisine israf düzeni kuran iktidara bir kez daha hatırlatıyorum!
"Dağlara buğdaylar serpin Müslüman ülkede kuşlar aç kaldı demesinler." hassasiyetiyle devlet yönettiğini iddia edenlerden, beş evladımızın hesabını soruyor ve hesap vermelerini bekliyorum!
BURCUGÜL ÇUBUK (İzmir) - İzmir Selçuk'ta hayatını kaybeden, Nefes, Peri, Aslan, Masal ve Bulut için herkese başsağlığı diliyorum. Bu ölümlerden, bu cinayetten, katliamdan üzüntü duyan, ar edenlere tabii ki başsağlığı diliyorum. Anne Sinem Akcan hedef gösterilerek, hedefe konularak hiç kimse sorumluluğundan kurtulamayacaktır. En nihayetinde, yoksulluk ve bunun etkilediği çocuklar bu Hükûmetin temel sorumluluğudur. Çocukları, sosyal hizmetlerin alması gibi çözümlerin çözüm olmadığını, çocukların sevildikleri ve saygı duyuldukları ortamlarda yaşatılmaları gerektiğini biliyoruz. Sürekli "kutsal aile" vurgusu yapan iktidarın, 5 çocuğun yoksulluk içinde ölümündeki payını elbette anneye atarak hesap vermekten kaçınacağının farkındayız ama elbet hesap döner ve gelip o hesap sizi bulur.
SADULLAH KISACIK (Adana) - Bir annenin evlatları için verdiği zorlu hayat mücadelesi hayatının felaketine dönüştü. Bir annenin çocuklarını güvensiz bir biçimde ardında bırakarak geçimini sağlamak için gece hurda toplamaya çıkması reva mıdır? Yaşanan bu olayda şu durumu kabul etmeliyiz ki İzmir'de devletimizi temsil eden tüm kurumlar sınıfta kalmıştır. Her zaman söylüyoruz: Ülkemizin birinci gündemi açlıktır, yoksulluktur çünkü halkımızın öncelikli derdi geçim derdidir, gelecek kaygısıdır. Kim bu gündemi görmezden geliyorsa, üstünü örtmek için...
Gergerlioğlu, “Yasa dışı bahisin gerçek patronu iktidardır!”
Genel Kurulda Konuşan DEM PARTİ Kocaeli Milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlu, iktidarın bahisi teşvik ettiğini söyledi. Yılda 50 bin kişinin yasa dışı bahis oynadığını vurgulayan Gergerlioğlu, reklam yüzü olan fenomenleri gözaltına alarak bu işin çözülmeyeceğini, gerçek patronların ortaya çıkarılması gerektiğini ifade etti.
50 bin kişiyi Kıbrıs’ta kumar oynamaya teşvik eden kim?
Gergerlioğlu, “Ortada bir canavar var, yasa dışı bahis canavarı. Bağımlılık içinde olanların yüzde 36'sı yasa dışı bahis ve kumar bağımlısı. "Web" siteleri günde 5-6 milyon lira kazanıyor. Siz, bu canavarı birtakım fenomen isimlerle, Mehmet Ali Erbil, Serdar Ortaç ve benzerlerinin üstüne yıkamazsınız! Onlar reklam yüzü, işin gerçekliği başka. Ünlüler reklam yüzü, aklayanlar Dilan Polatlar ama ben buradan soruyorum: Bu işin, yasa dışı bahis meselesinin gerçek patronu kim? Gerçek patronu, AK PARTİ-MHP cumhur zulüm ittifakıdır. Son yirmi yıldır Kıbrıs'ta 2,5 milyar dolarlık yasa dışı bahis ve kumar dönmektedir. Bu, nereden gidiyor? Yılda 50 bin kişi yasa dışı bahis oynuyor Kıbrıs'ta, bunu teşvik eden kim? Cumhur zulüm ittifakı, başka kim olacak!” ifadelerini kullandı.
Çeteler, yargı mensuplarına para veriyor!
Yasa dışı bahisi yargının durdurması gerektiğini belirten Gergerlioğlu, "Biz yargıdan, adaletten bu meseleyi bitirmesini bekleriz. Fakat o yargının ne yaptığı ortaya çıktı. Daha bugün medyaya düştü: Eski Ankara Cumhuriyet Başsavcısı, şimdi Yargıtay Üyesi Yüksel Kocaman, Ayhan Bora Kaplan çetesinden para almış. Dekontta diyor ki: "Kira parası." Yüksel Kocaman bu arkadaşlara malını mülkünü kiraya vermiş herhâlde, inanan var mı buna? Ben daha öncesinde Yüksel Kocaman hakkında burada çok önemli gerçekleri beyan etmiştim, erişim yasağı getirtmişti; yargı elinizde ya. Sedat Peker de bunu açıklamıştı. Halil Falyalı neden öldürülmüştü arkadaşlar? Yasa dışı bahis ve kumarın yüzde 80'ini yapan Halil Falyalı öldürüldü. Sedat Peker bağırdı, Süleyman Soylu'ya çok önemli ithamlarda bulundu. Bu ülkenin bir tek savcısı çıktı da Süleyman Soylu hakkında bir işlem yaptı mı? Süleyman Soylu savcılara meydan okudu da bir tek savcı çıktı mı? Çıkmadı! O hâlde "Yasa dışı bahis neden devam ediyor?" diye sormayın, "Gençler niye zehirleniyor?" diye sormayın ey iktidar! İşte, bundan dolayı oluyor.”
MEHMET AŞILA (Kocaeli) - Maalesef bırakın vatandaşını korumayı, üretimi teşvik edip helalinden para kazanmak varken "Şans oyunlarının cazibesini artıracağız." diyen idareye sahibiz. Şans oyunlarından, bahis oyunlarından değil de yasa dışı bahis oyunlarından rahatsız oluyorlar. Memleketi açık hava kumarhanesine çevirdiniz, devlet eliyle yasal düzenlemeyle kumar kapsamından çıkarılan şans oyunlarının da aslında kumardan hiçbir farkı yoktur çünkü bunlar da şans üzerine kurulu ve insan emeğinin zarara uğratıldığı oyunlardır. Dolayısıyla ne devlet eliyle ne de devlet kontrolünde kumar oynatılmasına izin verilmemeli, şans oyunlarıyla insanların emeğinin zarar görmesi önlenmelidir. "Kumardan gelen haram parayı ben milletime hizmet olarak sunamam." diyerek kumarhaneleri kapatan Erbakan Hocamız gibi bu işi sonlandırmak da bize düşecek galiba diyor, teşekkür ediyorum
Yorum Yazın